- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Kültür ve Halk Kültürü

Herkes kültür konusunda ahkâm keser ama “kültür nedir?”, “Halk kültürü neye denir?”, “Kültürün özellikleri”, “Kültürün türleri”, “Toplumda kültür katmanları-nelerdir?” vb. soruların ve başlıkların cevabı verilmez.

Ben bu yazımda kültürün sadece sosyolojik bir tanımını yapacağım. Ve de “halk kültürü” konusunda birkaç doğruları sizlere vermeye çalışacağım.

Kültür kelimesi Latince kökenlidir. Ekilmemiş bir tarlayı ekip biçmek için hazırlamak, ziraat yapmak ve de sonunda elde edilen hasat anlamına gelen bir kelimedir. Dilde yenilik taraftarları, bu nedenle kültür kelimesi karşılığında “ekin” kelimesini kullanırlar. Ziya Gökalp, kültür kelimesi yerine “hars”ı önermiştir. Hatta cumhuriyetin ilk yıllarında bu kelime, resmi olarak da kullanılmıştır. Mesela; 1925 yıllarında Maarif Vekaletine (Milli Eğitim Bakanlığı) bağlı bir Harsiyat Direktörlüğü (Kültür İşleri Müdürlüğü) bile bulunuyordu. İlk Müdürü de Dr. Hamit Zübeyr Koşay’dı.

İnsanların biyolojik kalıtımlarının ötesinde; ihtiyaçlarının, doyumlarının ve doyumsuzluklarının ortaya çıkardığı, biçimlendirdiği, içerik kazandırdığı, insanların öğrenme yoluyla edindiği, yarattığı ( ürettiği), inşa ettiği maddi ve manevi birikimi, değerleri, yönelimleri, duygu, düşünce ve dünya görüşleri, sosyal davranışları, teknolojileri ile sanatlarının tamamına kültür denir.

Sanat (zanaat ve güzel sanatlar), müzik, mimari, edebiyat, düşünce gibi beceri ve aklın ortaya koyduğu ürünler de kültürün içinde yer alır. Güzel sanatlar; fonotik (müzik), görsel (tiyatro-opera sinema), plastik (resim, heykel, mimari) ve edebi (edebiyat ) sanatlar gibi başlıklar altında 7 bölüme ayrılır.

Kültür; edinilir, öğrenilir ve yeniden şekillendirilir. Kültür süreklidir ve tarihi geçmişi vardır. Bir sosyal mirastır, bireyler arasında paylaşılır. Bu nedenle toplumsaldır ve toplumun ortak malıdır. Kültür, uyumlu ve dengeli bir bütündür. Toplumu bütünleştirici yanı ağır basar. Değişebilir. Gerçi değişmeyen ve değiştirilemeyen kültürler olsa da başka kültürlere dönüşebilir. Kültür önce yereldir. Bunun milli kültür haline gelmesi için uğraş verilir. Daha sonra evrensel bir kültüre dönüştürülmesi arzu edilir. Ölü kültürler de vardır ama toplumda kabulü devam eden kültür dinamiktir ve doğaldır. Kültür toplumlarda maddi ve manevi ihtiyaçları karşılar, insanları doyuma ulaştırır, tatmin sağlar.

Mahalli kültür, milli kültür, evrensel kültür, halk kültürü, genel kültür, alt kültür, kitle kültürü, popüler kültür, yüksek kültür, maddi kültür, manevi (somut olmayan) kültür, yazılı kültür, din kültürü vb. onlarca tür ve bölümlere ayrılır. Bunların ayrı-ayrı neler olduğunu anlatmak için uzun tanımlar ve metinler oluşturmak gerekecektir.

Bir olay ve bir kültür ürünü halka ait ise, anonim ise, sözlü geleneğe dayalı ise, yazılı bir kaynağın tekrarı değilse, nesilden nesile toplumdan topluma geçerek yayılmış ise; halk kültürü olarak kabul edilir ki bunlar folklorik malzemedir.

Halk kültürü, gündelik bilgi olarak bilinen bir bilgi çeşididir. Sözel ortam bilgisidir yani sözlü kültürdür. Duyum ve algıya dayanan bir bilgidir. Deneme-yanılma ile elde edilir. Yani sezgisel ve empirik (deneyimsel) bir bilgidir. Akla uygun olsa bile, bilime uymayabilir. Doğru kabul edilir. Objektif değil subjektif duygular daha ağır basar.

Bu ayrımı yaptıktan sonra şunu söyleyebiliriz: Kuşaklar boyunca; birinden diğerine aktarılan; uygulama, deneyim (tecrübe), bilim, teknoloji, görgü ve duygu birikimleri ve bunlara ait bilgi öğeleri de kültür kavramı içerisine girer.

Ancak; kültürün kaynakları ve özelliği bakımından, kuşaklar arasında aktarılan bu yaşantı tarzı ve bilgi öğeleri arasında; değişimin ve gelişimin bir sonucu olarak toplumda bazı farklar olur. Bu da toplumda iki katmanlı bir kültür oluşturur.

1.Yüksek kültür (ilmi kültür, sanat kültürü, kitabi kültür, eğitim kültürü, resmi kültür)

2.Halk kültürü

Yüksek kültür, bilimsel yöntemler kullanılarak elde edilen bilgilerdir. Bilgiler, bilimseldir ancak yöntemsel ölçütlerle elde edilir. Bilgiler objektifdir, eleştiriye açıktır, sistemlidir, tutarlıdır. Eğitimle (örgün, yaygın vb.) elde edilir. Eğitim kuramsaldır; empirik değildir.

Kültürü bir dikdörtgen olarak düşünürsek; yüksek kültür, bu dikdörtgenin çok az bir bölümünü, halk kültürü ise çok büyük bir bölümünü oluşturur. Mesela; Türkiye’de %20 yüksek kültür ve %80 halk kültürü gibi kapsama alanlarına sahip olduğu düşünülmektedir. Bu oranlar; toplumdan topluma, ülkeden ülkeye, devletten devlete değişir. Mesela; Fransa’da bu oranın %45 yüksek kültür, %55 halk kültürü olarak göründüğünü söyleyebiliriz. Aslında toplumlarda yüksek kültür ve halk kültürü arasında bir katman daha vardır ki bu katmandakiler iki kültür katmanı arasında bocalayan, gidiş-gelişler yaşayan insan topluluğudur. Bilim, bu ara katmanı kabul etmemekte, halk kültürü katmanına dahil etmektedir. Ülkemizde, yüksek kültür ile halk kültürünün görüntüsünü daha açık örneklerle başka bir yazımda ortaya koymaya çalışacağım.

Bir toplumda yüksek kültürün yüzdelik oranı ne kadar çok artarsa uygarlık o denli gelişir. Bir ülkede; insan hakları, hukuk, demokrasi, dil, bilim, ahlâk, sanat, edebiyat, vatan anlayışı, eğlence-spor, hayat felsefesi (dünya görüşü), tarih, din vb. ancak yüksek kültürün kapsadığı alanla doğru orantılıdır. Toplumlar; yüksek kültürle, özellikle büyük Atatürk’ün 10. yıl nutkunda söylediği gibi “Milli kültürümüzü muasır (çağdaş) medeniyet seviyesinin üzerine” çıkarmakla uygar (medeni) olabilirler.