Kültür Evleri Yapalım
KÜLTÜR EVLERİ YAPALIM
Dün Esenyurt’ta Kültür Merkezinin açılışında izdiham yaşandı. Açılış konuşmasında Dr. Çapan’ın söylediği “Kültür bir kentin soyadıdır” cümlesi çok dikkatimi çekti. Bugün Türkiye’de kentlerin soyadları var mıdır? Sorusuna benim yanıtım, vardır ve kültürsüzlüktür diyorum. Yaratıcılık yok, yazma kültürü yok. Tiyatro, sinema, okuma kültürü yok. Zaten ihtiyaçta hissedilmiyor.
Ülkenin okuyanlarını, düşünenlerini tehlikeli gördük, kitapları suç aleti olarak televizyonlara çıkardık. Toplumun karşısında sergiledik. Yasak kitap diye bir kavram yarattık. Yasak kitap olunca, yasak düşünce oldu. Yasak kitap olunca, sakıncalı insan oldu. Yasak kitap olunca; farklı düşünenler, inananlar, konuşanlar düşman oldu. Yasak kitap olunca, şiddet toplumda egemen oldu.
Bu ülkenin topraklarında geçmiş zenginliğimiz sayılsaydı; bu topraklarda böylesine beyin ve fikir kıtlığı yaşanır mıydı? Tarihin büyük medeniyetlerinin yaşadığı bu toprakları ancak biz kısırlaştırabilirdik. Ve yine biz yeşertebiliriz. Ama nasıl?
İşte Esenyurt Belediye Başkanı Dr. Gürbüz Çapan’ın Esenyurt’ta yaptığı gibi. Yeni Kültür Merkezleri yapamıyorsak, belediye binalarının atıl bodrum katlarını kültür merkezlerine çevirebiliriz. Kültür bir kentin soyadı ise, bunu ancak belediyeler yapabilir. Esenyurt Belediye Başkanının ortaya çıkardığı eserin, diğer belediye başkanlarına da örnek olmasını diliyorum.
Yollar, kaldırımlar bir gün eskiyor. Yeniden yapılıyor. Kültüre yapılan yatırım ise, insanlığın ortak mirasına katkı oluyor.
Tüm belediye başkanlarının insanlığın ortak mirasına katkı yapmaya çağırıyorum. Haydi yeni kültür merkezleri yapamıyorsanız, belediye binalarının alt katlarını kültür evlerine çevirin. Soğuk duvarların arasına neşe, yaratıcılık ve mutluluk gelsin. Hadi biraz cesaret, biraz vizyon…
