- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Konuk Dursun ÖZDEN ve Bir Demet Şiir

Dursun Özden, dünyanın 66 haline tanıklık etmiş; yol eri, gezgin ve sevgisini sebil eyleyen şair, yazar, eleştirmen… Şiir, gezi, araştırma ve deneme gibi çeşitli edebi türlerde eser veren ve almış olduğu ödüllerle, edebiyatımıza can veren Özden, son kitabı Kuşatılmış Yazılar I’de, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dizeleriyle selamlıyor okurunu...

 Hayat kısacık / Birazcık hayal / Biraz da sevgi / Derken merhaba / Hayat anlamsız / Birazcık hüzün / Biraz da umut / Derken elveda!...

Yol eri şair; 12 Aralık 1996’da Uluslararası Edebiyat Yarışması’nda ödül almak üzere gittiği Havana’da, Kumandan Fidel Castro ile görüşmesinde, Fidel’in Atatürk tutkusuna tanık olmuştur. Hikayeyi, Dursun Özden şöyle anlatıyor…

Kendisine Türkiye’den götürdüğüm çeşitli hediyeler verip, birlikte fotoğraflar çektirdikten sonra; Castro’ya,  yaptığım röportaj sırasında  şöyle bir soru sormuştum: “Türkiye’de solcu, ilerici ve devrimci gençler; Che  Guevara ve Fidel Castro’ya tapıyorlar, sizleri tek ve mutlak önder olarak kabul ediyorlar. Sizin şarkılarınızı, marşlarınızı ve kitaplarınızı dillerinden düşürmüyorlar…” diyerek sürdürdüğüm sorumu tamamlamadan; Kumandan Castro sözümü kibarca kesti ve : “… Övgün için teşekkür ederim. Atatürk’ün ülkesinden gelen genç bir Türk Şairi Dursun Özden’i konuk etmekten çok mutluyum. Ama söyledikleriniz yanlış…Devrimci Kemal Atatürk varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar… Biz, Atatürk’ün devrimci savaşından esinlendik ve 1959’da Granma Gemisi’yle Havana’ya çıktık. Ülkemizden emperyalistleri ve işbirlikçi  Faşist Batista rejimini yıkmak için. Biz de tıpkı Atatürk ve askerleri gibi zafere eriştik. Bizim ve tüm mazlum halkların esin kaynağıdır Devrimci Kemal Atatürk. Kendinize başka önder aramayın…”

Atatürk ve vatan tutkunu gezgin yazar Dursun Özden; kitabın farklı bir bölümünde, bir Bektaşi fıkrasıyla, - malûm nedenlerden dolayı - Nobel Ödül’lü Orhan Pamuk’a sesleniyor…

“Bektaşi dedesi Bor pazarına gelir. Ne görsün… Pazar sona ermiş ve toplanmaktadır. “Ben bir keklik alacaktım ama; pazar sona ermiş, şimdi ne yapayım?” diye kendi kendine söylenirken; esnaflardan biri dizelerle yanıt vermiş: “Esti kavak yelleri / Döndü birer iğdeye / Geçti Bor’un pazarı / Sür eşeğini Niğde’ye…” Bektaşi, tutmuş Niğde’nin yolunu… Kuş pazarına yaklaştığında satıcı, yüksek sesle bağırarak kekliklerin hünerinden bahsediyormuş. Bektaşi, kekliklerin ederini sormuş. Satıcı, tüm keklikler için 10 Lira eder söylerken, biri için ise 50 Lira demiş. Bektaşi dayanamamış sormuş. “Bu kekliğin özelliği ve hüneri nedir ki, diğerlerinden çok pahalı?” Satıcı, saymaya başlamış...” Bu kekliği alırsın, bir kaynak suyun başına koyarsın, keklik kafesin içinde şaklaya şaklaya öter, bunun sesini duyan öteki keklikler su başına gelir, sen de pusuda tüfeğini doğrultursun ve onları vurursun...” demiş. Bektaşi, 1 Lira’lık keklikler dururken, 50 Lira’lık kekliği almış. Çevredekiler şaşırmışlar. Bektaşi, kafesin içinden kekliği çıkarmış ve boynunu koparıp, dereye atmış. Sormuşlar; “Neden bu kadar para verip aldığın kekliğin boynunu koparıp attın?” Bektaşi’nin yanıtı, satıcıyı ve çevredekileri iyice şaşırtmış: “Kendi sınıfını kandıran, yurduna ve halkına ihanet edenin sonu budur...”

Dileriz, “Keklik Pamuk” yurduna, halkına ve insanlığa ihanet etmez...

Eserin orta yerine gelindiğinde, yazarın yüreğine bir ateş düşüyor. Seher Tolga’yı saygıyla anıyoruz...

Dünyada, bölgemizde ve ülkemizde yaşanan tüm kirlilikler; özellikle duygusal ve duyarlı güzel insanlarımızı derinden üzüyor... Çıkarcı bireyler ve örgütsüz toplumların çözümsüzlüğü, sorunları sorun yumağına dönüştürdü. İnsanlarımız içsel dünyalarına yöneldiler... Her şeyden uzakta, her şeyin içinde  alkol ve sigara ahtapotunun kollarına teslim olmak... Ölümü yeğlemek...Sevgili Seher Tolga; alkol, sigara ve kirli düzenin kurbanı oldu. Bir bir yakınlarını yitirdi. Sıranın kendine geldiğini biliyordu... Seher’i çok seven ve onu yanına alan Şaman Anam şöyle derdi: “Rahmeti ve toprağı bol olsun... Nur içinde yatsın... Mekanı cennet olsun!..”

Yazar Dursun Özden; ilerleyen bölümlerde, bir dönem birlikte çalıştıkları Onat Kutlar için şunları söylüyor...

“Sevgili Onat Kutlar öldürüleli tam 13 yıl oldu (5 Ocak 1995). Ama o, hiç ölmedi. Yalnızca fiziksel değişime uğradı. O bizim düşlerimizde, barış ve sevgi savaşımızda hep yaşıyor. Çocukların ve masal kuşlarının arasında… Sanki dün gibi… ABD ve eşkurumu AKP’nin elinde ülkemiz 95’e doğru sürükleniyor. Katiller aramızda… Yeni operasyonlarla yurtseverler susturulmaya çalışılıyor. Yeni cinayetler işleniyor ve yeni kirli oyunlar planlıyorlar. Suçlular, suç işlemenin rahatlığı ve acımasızlığı içinde, iyi ve güzel olan ne varsa aramızdan, sıramızdan alıyor… Halkımız ve ülkemiz üzerine oynanan bölücü ve hain, kirli oyunlara karşın; sevgimizi sebil eyleyelim… Akıllı Anka ve Barış Kuşları hep yaşasın diye… Birlik ve sevgi dolu umudumuz ve ütopyamı koruyarak… Dostlukla!..”

Unutulanlar, unutturulanlar; bir an olsun düşmüyor Özden’in kaleminden. Sırada Çivit Mavisi’yle Bülent Ecevit var…

“Yerin yedi kat altında, Zonguldak kömür ocaklarında Grev Sözcüsü önlüğünü giyen ve demokrasi savaşımında Yurtsever Devrimci geleneğini sürdüren Kemalist bir öncüydü… Adam gibi adamdı… İnsancıl değerlerle yüklü duygusal ve nesnel bir insandı, gazeteciydi Ecevit… Şair Bülent Ecevit’in yazdığı İnsan şiiri bir başka anlamlı…

Elbette senden güzel olacaktı resim / Yaptığın heykel / Senden büyük olacaktı / Senden yakışıklı / Elbette senden doğru söyleyecekti / Yazdığın şiir / Elbette senden doğru duyacaktı / Söylediğin türkü / Sen olduğundan büyüksün / Sen olduğundan iyisin / Sen olduğundan güzel…

Bülent Ecevit, hep kalbimizde yaşayacak… Anadolu aydınlığında ve çivit mavisinde, ak günlerde umudumuz hep yaşasın diye…”

Edebiyatın, engellerle dolu bir yol olduğunu çok iyi bilen Dursun Özden, umutla haykırıyor…

“… Satış olmuyor uydurmacasını ileri süren pek çok yayınevi; ticari kaygılarından ötürü, şiir kitaplarını basmaz oldular. Şiir okurlarının, yayıncıların bu kirli duruşlarını ne zaman kınayacaklarını ve nasıl tepki göstereceklerini merakla beklemekteyiz… Boyalı basının, dağıtımcı-yayın patronlarının ve kendi reklamlarını büyük miktarlardaki paralarla yayın yapan kimi yazarların tuzağından ne zaman kurtulacağız ? Taşrada, bir bir kapanan  dergiler ve okuruyla buluşmak için, elinde dosyalarla yayınevlerinin kapısını aşındıran şair ve yazarların çilesi ne zaman bitecek… Toplumun bu aydın kesimi, ne zaman örgütlenecek ?”

Dursun Özden’in; Kuşatılmış Yazılar 1 adlı eserinden bazı önemli noktaları, birkaç başlıkla sizlere sunmaya çalıştım. Çağımızın Evliya Çelebi’si olarak nitelendirilen Dursun Özden’in; Edebiyat Koop-Yön Yayınevi ortaklığıyla, edebiyat dünyamıza kazandırılan bu eşsiz eserini, mutlaka okumanızı önerirken, aradığınız daha bir çok şeyin, yazarın akıcı ve yalın diliyle, bu sayfaların derinliğinde bulacağınızı belirtmek isterim. Dursun Özden’e sonsuz teşekkürler…

BİR DEMET ŞİİR

MEMLEKETİM

Memleketim/memleketim/memleketim

Ne kasketim kaldı senin ora işi

Ne yollarını taşımış ayakkabım

Son mintanın da sırtımda paralandı çoktan

Şile Bezi'ndedi...

Sen şimdi yalnız saçımın akında

Enfarktında yüreğimin

Alnımın çizgilerindesin memeleketim.

Memeleketim/memleketim/memleketim... (Nâzım Hikmet RAN)

Comments Disabled (Open | Close)

Comments Disabled To "Konuk Dursun ÖZDEN ve Bir Demet Şiir"

#1 Comment By Tevfik Kaymaz On 04 Ağustos 2009 @ 21:09

Yazınızı Kendi sınıfını kandıran keklik hikayesini ararken buldum. Ben bu hikayenin Castro için biraz farklı olarak anlatıldığını sanıyordum. Ama yazınızda bu hikaye dışında çok derin ve anlamlı bir içerik buldum.
İzninizle yazıyı

[1]

adresinde paylaşıyoruz.

Yazınızın bu sitede paylaşılmasını uygun bulmazsanız bunu belirten bir ileti gönderdiğiniz taktirde derhal kaldırılacaktır.

Saygı ve selamlar

#2 Comment By Yavuz YAVUZER On 05 Ağustos 2009 @ 14:36

Tevfik Bey Merhaba...
Yazının paylaşılmasında ve yayınlanmasında benim adıma herhangi bir sorun olmayacaktır, aksine memnun olurum. Teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim... Saygılarımla...