content Güney Marmara Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
26 May

Kene Şehirlere İnmişmiş!..

Önceki gün Hürriyet’in orta sayfasında kocaman bir manşet; “Kene şehirlere indi” diyor.

Televizyonda da keneye karşı ilaç ve korunma önlemleri sıralanıyor.

Hepsi boş ki ne kadar boş...

Oysa bu ülke tam tamına yarım yüzyılı geçen bir süreçtir kenelerle yaşıyor, ama hâlâ “kenelerle birlikte yaşamaya” alışamadı!..

Ya farkında değiliz, ya da bu keneleri görmezden gelmek, milletçe işimize geliyor.

Kene nedir? Kan emerek beslenen ve bunun karşılığında da ölümcül hastalık saçan bir asalak.

Canlıların hem kanını emerek yaşamını sürdürdüğü yetmiyormuş gibi bir de onların ölümüne neden olan bir böcek. Hem de hain ve gaddar bir böcek.

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de onlarca kişinin kanamalı Kırım-Kongo ateşli hastalığından ölmesine neden olan bu asalaklar, yukarıda da belirttiğimiz gibi artık kırlardan, çayırlardan, meralardan, şehirlere kadar inmiş.

Üstüne üstlük de, havaalanlarının VİP salonlarına kadar girerek, burada sanatını icra etmeye başlamış.

Bunlara ilaç milaç da çok fayda etmiyormuş.

Hem gittikçe çoğalarak popülasyonlarını arttırıyor, hem de kendilerini yok etmeye yönelik ilaçlara karşı da bağışıklık kazanıyorlarmış.

Bakalım, devlet ve millet bu asalaklarla nereye kadar mücadele edip de başarılı olabilecek?

Fakat, bir başka gerçek var ki, bu kene denilen asalak böceklerin popülasyonuna benzer, ama iki ayaklı olarak bilinen cinsleri ile hiçbir şekilde mücadele edemediğimiz de ayrı bir gerçek.

Ne yazık ki, onlar da her geçen yıl artan bir çoğunlukla ürüyorlar ve işin kötü tarafı da bunlar zaten öteden beri şehirleri kendilerine mesken tutmuş durumdalar.

Yıllar yılı da bu milletin, bu devletin kanını emmeye devam ediyorlar. Gerçi bunların beslendikleri kan, bildiğimiz damarlarımızda akan kırmızı kandan biraz daha farklı. Bunlar yeşil yeşil akanlardan, çil çil olanlardan daha çok hoşlanıyorlar!..

Şehirlerde yaşamaya uyum sağlayan bu kenelerin sadece bazı cinslerinin, kanlarını emdiklerini öldürmesiyle biliniyor. Tek iyi yanları da bu olsa gerek!..

Tabii sadece büyük şehirlerde görülmüyor bu tür keneler. Cüsselerine göre, büyük şehirlerde oldukları gibi küçük şehirlerde, ilçelerde, beldelerde, köylerde de bulundukları oluyor.

Çaplarına göre kan emdikleri için, boy boy sınıflandırmak da mümkün bu keneleri.

En büyükleri ve en çok kan emicileri ise devlet kanını emmekten çok hoşlanıyor.

Devletin damarlarında dolaşan yeşil yeşil, çil çil besin maddelerine karşı öylesine bir bağımlılık kazanmışlar ki, onlarsız bir yaşam sürmeleri de mümkün olmuyor doğal olarak.

Haa, bu arada bu keneleri beslemeye özen gösteren kimi devlet görevlilerinin bulunduğunu da söylemeye gerek yok sanırım.

Bu kene besleme uzmanları da, besledikleri kenelerin emdikleri yeşil yeşil, çil çil kanlardan arta kalanlarla beslenmeye gayret ediyor, sonuçta.

Söz konusu keneler ile onları besleyen keneseverler arasında öylesine bir anlaşma ve uyum gözleniyor ki, her iki tarafta birbirlerini tamamlayan biyolojik bir organizma oluşturmuşlar sanki. Çoğunlukla keneseverlerin gösterdiği kan depolarına doğru hareket eden şehirli keneler, ihtiyacından çok daha fazlasını emerek, kendisini koruyan ve kollayan kenesevere de payını verip, yaşamsal faaliyetlerini sonsuza kadar sürdürmenin de gayretini sergiliyor.

Hepimizin bildiği gibi yıllar yılı bu milletin ve devletin kanını, son damlasına kadar emmeye yeminli şehir keneleri ve onların koruyucu ve kollayıcısı keneseverler, bu toplumun kanını emmelerine karşın, toplum içerisinde çok fazla görülmemeye de büyük özen gösteriyorlar.

Biliyorlar ki, emdikleri yeşil yeşil çil çil besin maddeleri ile toplum içerisinde çok fazla dikkat çekecek ve belki de tepki toplayacaklar.

Fobi haline gelen bu korkuları nedeniyle de, genelde perde gerisinden sanatlarını icra etmeye de büyük özen gösterdikleri yine bilinen gerçekler arasında yer alıyor.

Unutmadan, bu kenelerin en büyük beslenme alanları dediğimiz gibi devletin yol, köprü, baraj, okul ve benzeri her türlü imar ve inşaat işleri ile gelişip genişlediği için, keneseverler tarafından da özel koruma alanlarına da dönüştürülmüş gibidir.

Böylesine özgür ve bağımsız bir alanlara sahip olan keneler de, her geçen yıl emdikleri yeşil yeşil çil çil kanların boyutlarını arttırdıkça arttırmaya ayrı bir özen gösteriyorlar.

Çünkü, artık bir önceki yıl emdikleri kan yeterli olamadığı için, bir sonraki yıla çok daha fazlasını emmek için hacimlerini daha kapsamlı bir şekilde büyütmenin de gayreti içerisindeler.

Yukarıda da değindiğimiz gibi bu tür kenelere hiçbir ilaç fayda etmediği için, bir de biz millet olarak alıştığımızdan olsa gerek, herhangi bir önlem alma gerekliliği dahi duymuyoruz.

Sağolsun devletimiz de bunu bildiğinden olsa gerek, bu kenelerin gelişmesine özen gösteriyor

Etiketler : , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank