content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

11 May

Kendi Tarihinden Korkanlar…

Aslında Başbakan'ın özgürlük anıtına ''Yıkın bu ucubeyi'' dediğinde anlamıştım, görmüştüm yaklaşan tehlikeyi. Barış ve sevginin paylaşımını simgeleyen bir anıta yıkın diyen bu anlayışı, Afganistan'da tarihi heykelleri yok eden, Taliban zihniyetinden ayırmak mümkün mü? Sanattan bu kadar rahatsız olmak, sanatçının emeğine bu kadar duyarsız kalmanın adını yazmaktan da korkar oldum, yazdığım bir kitap var, adı ''Sabahın Altısında Uyanmak'', işte düşüncesini, fikirlerini toplumla paylaşmak isteyenlerin başına gelecek zamanın adı. Bu ülkede yazmaktan, konuşmaktan, anlatmaktan, özgür düşünce haklarının adını, Atatürk'ü devrimlerini savunmaktan korkar hale gelmiş bir toplum yaratıldı. Tiyatro işte korktukları tek sanat dalı, çünkü gizli kalmış gerçekleri yaşanır biçimde halka sunmaya çalışan bir sanat dalı. Orada gizlenmiş gerçekleri saklayamazsınız sizi yüzlerce göz görür, ama bu değerleri yıkarsanız kimse ne yaptığınızı göremez, güdülmüş toplum olmanın bereketini burada almanız kolay olur.

KÜLTÜRSÜZ TOPLUM!

Aydın, okumuş, bilgili, araştıran, bilen, gören, sorgulayan bir toplumdan rahatsızlık duymak, işte işin başı burada. AKP kendisinin sorgulanmasından rahatsız, her şeyden rahatsız, tarihten, Atatürk'ten, onun devrimlerinden, çağdaşlıktan, Cumhuriyet'ten rahatsız. Sanattan, sanata can veren sanatçıdan, yazardan, şairden, bilim adamından, tüm çağdaş değerlerin yansıtılmasından rahatsız. Bağnazlık, kültürsüz bir toplum olmak güdülmüşlüğün içinde kalmak adına kuzuların sessizliği demek daha doğru olacak istediği bu. Peki, Batı'nın çağdaş değerleriyle buluşmanın neresindeyiz acaba? Avrupa Birliği'ne (AB) ''Hıristiyanlar kulübü'' diyen ve bir Başbakanın asla yansıtamayacağı biçimde posta koyan AKP başkanı, bu davranışıyla Türkiye'ye zarar verdiğinin ne zaman farkına varacak?

Tiyatro insanları bir ara da sevginin barışın değerlerini paylaşmada buluşturan bir sanat dalı. Tiyatrolar tüm gerçeklerin canlı olarak sergilendiği bir yer, tiyatrolar vaaz verilecek yer değil, tiyatrolar insanlara saklanan gerçeklerin canlı olarak sunulduğu bir yer. Şimdi sanattan sanatçıdan ve tüm çağdaş değerlerden rahatsızlık duyan bir anlayışın, tiyatroya bakış açısının içine yerleştirmeye çalıştığı bağnaz kültürden başka ne olabilir. Görmeyen, bilmeyen, duymayan ya da duyduğuna inanan, neye neden kime oy verdiğini bile anlamayan, sorgulama cesaretini bile kendinde göremeyen sessiz, güdülmüş bir toplum, birilerinin işine geliyor. İnanç siyasetiyle duyguları körelmiş bir toplum, şimdi neyi, neden sorgulasın bunu yapacak halde değil ''Güdülmüş toplum, korkan bir toplum'' ve konuşamayan sadece tek bir adamın konuştuğu bir meclis, siyasi iradenin yansıtılamadığı bir yer.

İnanç saygınlığına bağlı bir ülke Malezya, ama bugün o Malezya da 60 üniversite de 15 bin yabancı ülke vatandaşı öğrenim görüyor, benim ülkemde Türkiye'de 170 üniversite var, üç bine yakın yabancı öğrenci eğitim görüyor. ''Bunlar nasıl aydın, yarım porsiyon aydın, bunlar kültürden ne anlar, onlar için kültür viski içmektir '' Bir Başbakan kendi ülkesinin tiyatro sanatçısına böyle öfke kusuyor! Neden? Tiyatro sanatçıları, tiyatronun sanattan anlamayan bürokratlara teslim edilmesine karşı çıktıkları için. Bugün tarihte hiç bir Başbakanın kendi sanatçısıyla bilim insanıyla kavga ettiği görülmemiştir. Tayyip Erdoğan bunu da yaptı. Sanatın sanat için yapıldığını hala anlayamadılar anlamak istemiyorlar sanattan sanatçıdan rahatsız oluyorlar. Bu iktidarın kafa yapısı, klasik Batı müziğine de, operaya da, baleye de, tiyatroya da karşıdır! Bale onlara göre edepsiz bir sanattır! ''Çıplak, çıplak, bacaklarını tavana dikiyorlar, atlayıp zıplıyorlar, orasını burasını görüyorsunuz, sergiliyorlar. Kaldır gitsin öyle sanatı'' Özgürlük anıtı da bu anlayışla yıkılmadı mı? Tek bir adam çıkıp '' yıkın bunu'' diyor ve sanat yerle bir ediliyor. Bugün tüm dünya da Tayyip Erdoğan heykel yıkan Başbakan olarak tarihe yazılmadı mı?

DÜNYADA SANATA DESTEK

Türkiye sanatı yok eden, heykeli yıkan, sanatçıya istediğin yere git diyen, sanatçısıyla kavga eden bir ülke, Batı şimdi böyle bakıyor bize. Kültür bakımından çok gelişmiş olan Almanya, Fransa, İngiltere başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde devlet tiyatroları ve belediyeler tarafından desteklenen tiyatrolar vardır. Onlar sanatın ve sanatçının kendi ülkesine kazandırdığı saygınlığa değer biçemez. Bu ülkelerde sanatçı insanca yaşar, toplumdan saygı görür, ama benim ülkemde Başbakan'dan korkar, onun bağırıp çağırmasından, öfkesinden, hışmından korkar. 75 milyon bir ülke de 2000'lerde kalan bir kütüphane sayısı, ama bugün 84 milyonluk Almanya da 15-16 bine yaklaşan bir kütüphane sayısına bakacak olursak, işte özellikle son on yılda ülkenin nasıl bir kültür politikası çarkına sürüklendiğin resmi, bunun başka bir açıklaması var mı? Kültür yönünden geri kalan ülkelerin yalnız sanatı değil, ekonomisi de, siyaseti de gelişemez! Bizde Ertuğrul Günay gibi bir Kültür Bakanı olursa, kültürümüzün geleceği yer de budur! Atatürk akıl ve bilimi sanatı çağdaş kültür değerlerini miras olarak bırakmış, ama biz bu değerleri Atatürk' e bile dil uzatarak yok etmeye çalışıyoruz, tarihimizi de yok ediyoruz. Büyük Şair Mehmet Akif '' Zulmü alkışlayamam, zalimi sevemem, gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem'' diyor. Başka söze gerek var mı?

Türkiye dilerim kısa zaman da bu tıkanmadan kurtulur, zira yaşananlar ve yaşanacaklara baktığımda korkularımı daha da artıyor, bu hangi ülke diye soruyorum kendi kendime. Asıl şimdi kendi tarihimize, dinimize, sanatımıza, sanatçımıza, sarılma zamanıdır.

 

Etiketler : , , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank