- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Kanlı Çizme

Çizme zulmü, zalimi simgeler. Kanlı çizme işgal ve işgalcinin zalimliğini ve zulmünü anlatır diye başlığıma yerleştirdim. İçinde bulunduğumuz Muharrem ayı Hz. Ali ve onun ardıllarına inanan yani tanrıya ulaşma yolu olarak Hz. Muhammet’le

birlikte Ama daha da önemli bir şekilde Hz. Ali ve onun oğullarının uğradığı haksızlıkların üstünden tanrıya yakaranların. Bu haksızlıklara dair söylencelerinin külliyatlarında önemli bir yer tutanların bu günler yas günleridir. Bu günlerde zalimin zulmüne uğramış mazlumlara saygının, zalimlere öfkenin ortaya konduğu anları yaşıyoruz. Zalime ve zulmüne karşı direnerek yaşamını yitirmişlerin, anısına alevisi, sunisi, İslam inancında olanların büyük çoğunluğunun aşure tatlısı yaparak, konu komşusu ile paylaşması. Afganistan dan ispanyaya kadar. İslam la tanışmış halkların tümünün insani yanını, adil, paylaşımcı ve eşitlikçi bir dünya özleminin dışavurumudur.

İnsanlık tarihi de zalimle mazlumun kavgasının tarihi değimlidir. Tarihte her milletin halkların tümünün zalime ve zulme karşı direnen kahramanları ve bunların öyküleri vardır. Halklar bu evlatlarına saygılarını mutlaka bir yolunu bularak ifade ederler. Dini inanışlarda dini inanç önderi peygamberlerin yaşamları da bu yönleri ile insanlara anlatılır. İnancın var oluş nedeninin başında da haksızlıkları ortadan kaldırma istemi yatmaktadır. Kısaca yeryüzünde ortaya çıkmış dinsel, felsefi, her türden düşünsel akımın en önemli konularının başında, yaşanmakta olan haksızlıklar, bu haksızlıkların nasıl bertaraf edileceğine dair ön görüler vardır. Marksizm haricinde hiç biri üretim biçimi üzerinden dünyayı anlamayı, insan bilincinin evrendeki sorunların tümünü çözmeye muktedir olduğunu ifade edememişler. Bu nedenle de ya haksızlıkları yapanların cezasını ahrete havale etmişler. Ya da bu haksızlıkların devamını içselleştirmişlerdir. Tamda bu nedenle. Yahudiler ağlama duvarı, bizim coğrafyamız da da ağlama dönemleri diye adlandıracağımız. Kutlu doğum haftası, Aşure ayı, gibi toplumsal ağlatma dönemlerinin kökleri inancımızın içindedir. Ama asırlardır görülmüştür ki ağlamak fayda vermiyor. Zalimin zulmü ve saltanatı zaman zaman sallansa da sürüyor.

Adam çalıyor çırpıyor. İnsanların çoğunun gayri insani koşullarda yaşaması pahasına biriktiriyor. Ve Bu gayri insani koşulların sonucunda biriktirdiğinin bir miktarını açlıktan nefesi kokanlara vererek elindeki aslan payını aklıyor. Vicdanını rahatlatıyor. Buda adalet oluyor. Böylece hem toplumsal tembelliğe yaltaklık ediyor. Hem de bu gayri insanin koşulları yeniden yeniden üreterek üstelikte yalanın etkisini katmerleştiriyor. İslam inancının gereği zekât gibi. Hâlbuki Kapitalistin el koyduğu kar denen o artı değer, topluma paylaştırılsa ya da toplum yararın yine toplumun denetiminde kullanılsa: Hem bu gayri insani koşullar ve bu koşulların yarattığı iki yüzlülük ortadan kalkacak. İşte işin püf noktası bura: yani toplumsal olarak ürettiğimiz değeri toplumsal olarak paylaşamıyoruz. Bu paylaşım sistemimizin namussuzca olan yanını kapatabilmek için ipe sapa gelmez yol ve yöntemlere başvurarak buradaki gayri insaniliği ve namussuzluğu gizlemeye çalışıyoruz. Tabii bu durum tamda Van da ki bayram otelin Çatlaklarının kapatılarak güvenli gösterilmesi durumun aynısıdır.

 

Bu ortamdan beslenen tüm ilişki biçimlerine sinmekte olan bu gayri insanilik Ve insana yakışmayan bu ikiyüzlü riyakârlık, sahte karlık. Bu ilişki biçiminin üzerinde şekillenen kişilikleri de kendine benzeterek, Siz bunu kirleterek anlayın. Sürüp gelmektedir. İşte bu kişiliğe şu ya da bu nedenle dünyanı herhangi bir yerinde karşı çıkmış ve değiştirememiş olanlara saygı duruşudur. Bugünkü Aşure ve orucu. Ama sistem bu durumu bile kullanarak bu ortaya çıkan bilgi kırıntısını bile karartmaktadır. Bu bilgi kırıntısına bile ulaşmayı engellemek için bu zamana kadar öğrendiği ne varsa yeniden kullanmaktadır. Tüm paslı silahlarını yeniden yağlamakta. Ama özellikle bu güne dair bir şey söylenmemesi dünün bu günle bağının kurulmaması için elinden geleni arkasına koymamaktadır.

 

Mesela aşure ayı ile Nuh’un gemisinin, Yakup Peygamberin denizi ikiye bölüşünün, İbrahim peygambere, koçun kurban olarak gelişinin bağı kurulurken, ya da yemek dualarında geçmişin tümü anılırken. Bu günkü zalimlere yönelik bir şey söylenmez. Mesela Saddam'ın neden kurban bayramının 1 gününde idam edildiği, Irak Afganistan, Libya, Filistin'in neden zalimlere esir edilmek istendiğine dair bir şey yoktur. Varsa bile ağlama duvarının dibindeki Yahudi ye benzeyelim diye bağ kurulur. Bilinir ki Ağlamanın ağlayandan başkasına bir zararı dokunmaz. Öte dünyadaki adalet bu dünyadaki adaletsizlikleri ortadan kaldırmaz.

Bu yazımda ağlamanın fayda vermediğini anlattım. Bir hafta sonraki yazımda Bilimde birleşmenin kazandıracağını anlatmaya çalışacağım.