- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Kalite Belgeli Vali ve Bir Durak Utancı!..

Evet, nihayet Kızılay’a geldik…

Ben doğrudan 100. Yıl/ODTÜ duraklarında bekleşen Polislerin yanına gittim.

Yarı güneş, yarı gölge bir kenara toplaşmışlar, ellerinde tost benzeri bir yiyecek, hem kendi aralarında şakalaşıp sohbet ediyorlar, hem de bir yandan, “kumanya” gibi görünen pek mütevazı aş’larını atıştırıyorlar... Şaka yollu seslendim.
- Siz burada, duraklarımızı işgal etmiş, keyifle gölgede oturuyor ve afiyetle bir şeyler yiyip buz gibi içeceklerle serinliyorsunuz. Ya biz, duraklarımız gasp edilmiş, dolmuşlarımız dışarı atılmış, ne yerimiz, yurdumuz belli, ne de durağımız, 33 gündür rezil-perişan ve zulme duçar haldeyiz. Mahvolan dolmuş esnafı, şoförlerin haline mi yanalım? Nahak yere çektikleri eziyet, fuzuli israf, kayıp, ıstırap ve çileye mi? Yoksa kendi talihsizliğimize mi yanalım!..
Eski (fazilet timsali) Osmanlı kabadayısı misal, pos bıyıklı, iri kıyım, fakat pek halim ve kalender görünüşlü yiğit bir delikanlı Polis yerinden kalkıp hürmeten ileri çıkarak: “Bizim elimizden bir şey gelmez, mesele bizi aşar. Günah bizim değil. Yaptığımız sadece vazifedir!”
O sırada yanımda biri belirdi: “Abi kabahat Melih’in. Aslında onun da değil, bütün suç derneğin. Dönen alavere ve dalavereler yüzünden, öteki duraklar açıldığı halde burası kapalı!” İddia doğru olabilir. Zira 24 Haziran Pazartesi günü Ankara Valisi, muavinleri ve belediye başkanı ile basın başkanı ve Emniyet Müdürlerinin peşinde koşarken, bahusus dernekçilerin bir Vali muavini yanında çay içmekte oldukları söylendi. Maalesef, kendilerine ulaşabilme, görüşme ve sorunsalı paylaşıp, yardımlaşma imkânı bulamadım. Üzgünüm!..
BÜYÜK UTANÇ VE ACI GERÇEK   

Mülâhaza ve mütalâası kamu vicdanına ait olmakla; olaylar hakkında yorum yapmak istemiyorum. Ancak burada: “Bürokratik kültürden vatandaş odaklı kamu hizmeti kültürüne geçiş mutlak hedefimizdir” şeklinde çok veciz bir sözü Valilik İnternet Sitesine yazdıran ve bu sözlerle halka seslenen Alâaddin Yüksel’e sitemim var. Büyük Şehir Belediye Başkanı ve Emniyet Müdürü’ne de "100.Yıl, ODTÜ" dolmuş duraklarının acilen tahliyesi ve derhal asli hizmete iadesi hususunda “umur-u devlet” doğrultusunda karar vermeye davet ediyorum.

Çünkü: Mezkür minibüs durakları yaklaşık 250 – 300 000 kişiye hizmet vermekte ve yaklaşık 1000 dolayında şoför esnafı buradan elde ettiği helâl kazançla geçinmektedir. Ancak, 02 Temmuz itibarıyla 35 gündür eylemler bahane edilerek kapatılan ve Polis barikatı ile araç garajı gibi fuzulen gasp ve irtikap edilen durağın kullandırılmaması binlerce insan için ıstırap, azap, gâvur eziyeti ve bitmeyen çile kaynağı olmuştur. Hastalar, Hamile Anne'ler ve özürlüler perişan, diğerleri ise tam bir zülme duçar haldeler. Şoför esnafının zaman kaybı, yakıt israfı, ani kaza ve olumsuzluklar nedeniyle uğradıkları zarar-ziyan kayıp ve hasar çok büyüktür…
Kalite belgeli Vali bu haksızlığı görmez, uğranan zulmü, zararı bilmez mi?
Ya adı Camilere verilen Şehir Emini bu durumdan utanmaz, hayâ etmez mi?
Kaldı ki devlet adına hükümetin görevi: Bilumum taşkınlık, hukuk, ahlâk ve yasa dışı fiil, kalkışma ve teşebbüsleri kaynağında kontrol ve disiplin altına almak; Muhtemel terör, tedhiş, tehdit, tahrik ve şiddet eğilimlerini kaynağında boğmaktır. Hak arama ve sair namlar altında:, “Kendilerine Resmen Tahsis Edilen ve İzin Verilen Yer Dışında” Kamu âleme ait park-bahçe, sokak-cadde, meydan ve durak gibi halka hizmet veren unsurların gasp ve işgalini önlemek zorunludur. Aksine ihlâllere izin, zaaf ve bizzat işgal İnsan Hakları ihlâl suçudur.
Şu anda, Güven Parkı bitişiğinde vaki ve kain: “100. Yıl, ODTÜ, Çukurambar, Balgat, Çiğdem” Minibüs Durakları böyle bir “kamusal gasp, haksız işgal ve irtikaba maruzdur.” Ortada, Dernekle Melih’in anlaşıp, dolmuşları buradan kovarak muhteşem bir AVM yaptırılacağı söylentileri dolaşmaktadır. Ben böyle bir alçaklık ve düşmanlığın kimse tarafından düşünülebileceğine inanmıyorum. Lâkin fitneyi ortadan kaldırmanı tek yolu durağı derhal halka ve 43 yıllık mükteseplerine “özür dileyerek ve kayıpları tazmin ederek” iade etmektir. Aksi takdirde malum ve mahut kalite belgesi “hicabı örtmeye” yetmeyecektir!..