- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Kader ya da Şans, Herkes Şarkıcı ve Meşhur Olamaz

Şarkı türkü yarışmalarında 'mağdur' olanlar bir araya gelip 'Yarışma Mağdurları Derneği' kuruyorlarmış.  Gazetelerden birinin hafta sonu ekinden bir alıntı yukarıdaki satırlar. Haberi sevinçle mi hüzünlemi karşılayacağımı açıkçası bilemiyorum. Popstar, Topstar, Akademi Türkiye, Alaturka bilem ne onlarca değişik isimle, farklı kanallarda bir an bile olsa şöhret olmanın şarhoşluğu ile "ya tutarsa" düşüncesiyle özenilen, özendirilen çok meşhur ve çok zengin hayatlara kavuşacaklarına inanan, inandırılan kimi tezgahtar, kimi konservatuarlı, kimi sokak, kimi gurbetçi çocuğu bir çok gencin tüm umutlarını bağlayıp yüzlerce kişi arasından seçilip, günlerce dil ve göz yaşı dökerek "beni seçin, beni seçin" nidalarıyla, ekranlar karşısına çıkıp, birer birer elendikleri andan itibaren başlayan hayal kırıklıkları, "ha deyince olmuyormuş meğer" ümitsizlikleri, kalp krizleri, aile içi geçimsizlikleri, depresyon ve çeşitli ruhsal problemlerle devam eden bir süreç aslında bu yarışmalar.

Bu yarışmalardan (pastadan) milyonlar kazandığı söylenen yapımcıların, yarışmacılara verdiği sözler olabilir ama aklı başında özellikle okumuş yazmış insanların bu teklifleri ancak bir piyango bileti şeklinde yorumlamaları gerektiğini düşünüyorum. "Belki de sıra sizde" cümlesindeki "belki" kelimesini iyice duymadıklarını düşünüyorum. Elbette yapımcı bu tür yarışmalardan iyi paralar kazanacaktır.

İşini yapıyor. Yarışmacılara düşen pay ise "yediğin içtiğin senin olsun, sen gördüklerini anlat" kabilinden yaşadıklarını yanlarına kar saysalar yeter gibi geliyor bana. Kolay para kazanmanın bu denli özendirilmesi, şöhretin böylesi körüklenmesi sayesinde yetkili yetkisiz herkes kendinde bir hak görüyor. Gazete haberini okurken iki anektod anlattı eşim. Birkaç sene önce "Şakacı" diye bir program varmış. Program yapımcısı ile birlikte programa katılan sıradan insanlar arkadaşlarına şaka yapıyorlarmış. Şaban bey geçen hafta arkadaşına şaka yaptırmış. Bir diğer hafta ise kendine yapılan şakadan habersiz, bir parkta oturup ekibin vereceği görevi bekliyormuş ki etrafını birden 'hayranları' sarmış. "Aman efendim siz geçen hafta Şakacı programına çıkan Şaban bey değil misiniz? Bir imza lütfeeen!" Bir iki derken adamın etrafı 'hayranları' ile kuşatılmış. Program yapımcısı ve sunucusu beyefendi, Şaban bey gelin sizi bekliyoruz, deyince, adamcağız şöyle kasılıp "hayranlarım var, beni rahatsız etmeyin!"

mealinde karşılık vermiş. Tam da işte burada şakalanmış!

İkinci anektod ise, arkadaşının birini dükkanlarında duracak bir eleman arıyormuş. O sırada dilenci bir gençle karşılaşmış, eli ayağı sağlam bir genç... İyi, demiş benim bir elemana ihtiyacım var. Sana iş vereyim. Dilenci çocuk küfürler savurarak uzaklaşmış oradan.

Şöhret, kolay kazanç ve yitip giden hayatlar. Volkan'cığım senin nezdinde diğer yarışmacılara da tavsiyem, sesinize ve sanatınıza güveniyorsanız plak şirketlerine gidin. Bir iki denemeden vazgeçmeyin, sürekli yapılanları tekrar etmeyin, kendineze bir tarz oluşturun. Plak şirketlerinden iş çıkmıyor ise, radyoları deneyin, internet ortamında kendinizi tanıtın ama hala olmuyor ise takdir deyin, kader-şans deyin ne derseniz deyin ama bu iş buraya kadarmış deyip, hayat geminizi, geç olmadan başka bir yöne çevirin... Herkes şarkıcı ve şöhret olacak diye birşey yok bu hayatta.