- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Hollywood’a Göre Abraham Linkolın Vanpir Avcısı

Batılıların empati dedikleri şeyi yapacak olursak; Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u vampirlerle savaşarak fethettiğinin anlatıldığı bir filme bizim halkımız ne tepki verir? Muhtemelen bunu dünya tarihine mal olmuş Fatih’e, hakaret olarak kabul edeceklerdir. Yada Mustafa Kemal ve son Osmanlı subaylarının ‘kurtuluş mücadalesini’ vampirlerle yaptıklarını anlatan bir romanı düşünmek bile bize ağır gelir. Bu, Atatürk ve diğer devlet büyüklerimize bir hakarettir.

Hollywood yapımı  "Abraham Lincoln Vampire Hunter" filmi, ABD’nin 16. Başkanını iyi bir vampir avcısı olarak gösteriyor. Küçüklüğünde annesinin bir vampir tarafından öldürüldüğü iddia edilen ABD tarihinin en etkin başkanı Lincoln, o yaşta vampirlerle mücadele edeceğine söz verir ve hayatını bu mücadeleye verir. Onun bu mücadelesi başkanlığında da devam eder ve koca ABD’nin seçkin başkanı, devletin tüm imkanlarını vampirlerle mücadele için kullanır. Vampirlere karşı kuzey-güney savaşını kazanarak ABD’yi bölünmekten kurtarır. 

Abraham Lincoln’un vampir avcısı olarak gösterildiği bu film, aslında daha önce yayınlanmış ve bestseller olmuş Seth Grahame-Smith'in aynı adlı eserinden uyarlanma. Seth Grahame-Smith ülkemizde henüz örnekleri görülmeyen “karma roman” diye isimlendirilen bestseller olan türün dünyada öncüsü. Smith, İngiliz edebiyatının ünlü ve etkili eserlerinden Jane Austen’in  'Pride and Prejudice' (aşk ve gurur) eserini orijinaline hiç dokunmadan yaptığı eklemelerle ‘Pride and Prejudice and Zombies’ (aşk gurur ve zombiler) adıya yayınlamış ve kısa sürede bestseller olmuştu. Smith, patlama yapan bu türü Abraham Lincoln’la devam ettirmiş ve ABD 16. başkanı Abraham Lincoln’un hayatını esas alarak "Abraham Lincoln Vampire Hunter" adıyla piyasaya sürmüş. Bestseller olan bu kitap Smith’in senaryosuyla sinemaya aktarılmış.

Vampir, Zombi, Dracula vb Batı dünyasının adeta karabasanı.. Doğu kültüründe pek görülmeyen vampir  olgusu sadece Batı kültürünün eseridir denebilir. Vampirin gerçekliğini tartışmanın ilerisinde Batı dünyası vampirlerin varlığını bilimsel olarak açıklamaya çalışıyor. Yani hırıstiyan batılıların bu inanç, ruhlarına işlemiş. Vampirleri hayal etmeden duramıyorlar. 

Bu bakış açısıyla, ABD’yi sömüren vampir ordusuna karşı saygın ve onurlu başkan Abraham Lincoln, başarılı ve uzun bir mücadale vererek ABD’yi kurtarır şeklinde filmde anlatılır. 

“Abraham Lincoln vampire hunter”,  hem bir roman hemde beyaz perdeye aktarılmış bir sinema eseri olarak başkan Lincoln’lu övmekte midir, yoksa yermekte midir? 

Batılıların hayata, olaylara bakışı bize göre farklılıklar arzedebiliyor. Bilemiyoruz ABD’liler bu filmle Abraham Lincoln’ü aşağılayıp içten içe gülüyorlar mı; yoksa geçmiş başkanlarının hayali vampir avcılığıyla övünerek onu daha mı yüceltiyorlar?

Batılıların empati dedikleri şeyi yapacak olursak; Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u vampirlerle savaşarak fethettiğinin anlatıldığı bir filme bizim halkımız ne tepki verir? Muhtemelen bunu dünya tarihine mal olmuş Fatih’e, hakaret olarak kabul edeceklerdir. Yada Mustafa Kemal ve son Osmanlı subaylarının ‘kurtuluş mücadalesini’ vampirlerle yaptıklarını anlatan bir romanı düşünmek bile bize ağır gelir. Bu, Atatürk ve diğer devlet büyüklerimize bir hakarettir. 

Gelin görün ki ABD halkı bunu kaldırıyor. Seçkin başkanlarından Lincoln’u vampir avcısı olarak sinema perdesine yansıtmak onu aşağılamak değil aksine yüceltmek oluyor. Ve hem kitabı hem sineması bestseller oluyor. 

Lincoln, köleliği kaldırdığında görüş ayrılığına düştüğü güneyli eyaletler Birleşik Devletler’den ayrılarak yeni bir oluşuma gitmişlerdi. Bu bölünmeyi kabullenmeyen Lincoln, kararlı tutumuyla ‘kuzey-güney  savaşına’ gitti ve bu savaşı her şeye rağmen başarıyla sürdürüp kazandı.  Köleliği kaldırarak özgürlük ve demokrasiyi bayraklaştırıp yaygınlaştırmaya çalışan, halkın en tabanından ve haksızlıklarla mücadele ederek başkanlığa gelen Lincoln’u ABD’nin menfeatleri zedelenen elitleri, aslında hiç sevmediler. Onun haklı ve makul görüşleri halk nezdinde geniş yankı yapıp kabul görürken bu kesim bu şartlarda açıktan bir şey yapamadılar. Ancak Lincoln’un ikinci defa başkanlıkla yükselişini bir tiyatroda suikastla sonlandırdılar. 

Kennedy’ye kadar bu kesimin menfaatlarına fazla dokunan olmadı. Kennedy’de Lincoln gibi ABD’yi ayrım noktasına getirmişken yine hain bir suikastla Birleşik Devletlerin salt iyiye ve doğruya gidişi durdurulmuştu. Gariptir ki Lincoln ile Kennedy arasında enteresan benzerlikler bulunmaktadır. 

Sanki, bu kesimin torunları “Abraham Lincoln vampire hunter” ile o gün menfaatlarını kökten sonlandıracak bunun içinde hiç sevmedikleri Lincoln’dan içten içe öç almışlar gibi. 

Aman ha vampir ve zombiler ne edebiyatımıza nede sinemamıza girdirilmesin! Bu aşamaya gelinirse artık tamamen Batılılar gibi düşünmeye başlar ve vampir ve zombi uydurmalarla kendi ecdadımıza kendimiz hakaret edip güleriz.

Kazak asıllı yönetmen Timur Bekmambetov, gerçekten görsellik ve gerçeklikleriyle harika bir film yapmış. İzlemenizi tavsiye ederim. Film zaten kendini izlettiriyor.