- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Her Taşında Zulmün Taşı Olan Halkevleri

“Devr-i Sabık, Millî Şef” döneminin kara bir lekesi olarak kurulan, inşaatlarına  köylü tarafından, Jandarma dipçiğiyle harmandan öküzleri  alınarak, zorla taş taşıtılan Halkevleri, 1928 sonlarında mahut

ve malum bakan Mustafa Necati'nin Bakanlığı sırasında halka okuma/yazma öğretmek için "Millet Mektepleri" ve 1930 sonra köylerde Halk Okuma Odaları ismiyle  açıldı. Daha sonraki yıllarda halk eğitimine yönelik, Şubat 1932'de halk evleri kuruldu.
Cumhuriyet Halk Fırkası'nın (CHP)'nin 10- 18 Mayıs 1931 tarihleri arasında toplanan 3. Kurultayında, Türk Ocakları'nın işlevini tamamladığı için kapatılarak yerine, Halkevlerinin açılması kararlaştırıldı.

19 Şubat 1932'de ilk Halkevi Ankara'da açıldı. 1931- 1952 yılları arasında 478 Halkevi (biri Londra'da) 4322 Halkodası açıldı. CHP'nin desteğinde örgütlenen Halkevlerinin çalışmaları, dokuz şube halinde düzenlendi: Dil-Edebiyat, güzel sanatlar, temsil, spor, sosyal yardım, halk dershaneleri ve kursları, kütüphane ve yayın, köycülük, tarih ve müze.
Kuruluş amacı sadece siyasi ve ideolojik olan Halkevleri:1952'de kapatılıp, 1960'ta tekrar açıldı.

Sözüm ona; Halkın eğitimine ve kültürel gelişmesine yardımcı olmak üzere 19 Şubat 1932’de kuruldu. Ankara'da yapılan açılış töreninde Atatürk teşebbüsün amacını şöyle açıkladı;
"Gençlik, gelişen ve yetiştiren bir çalışmanın içinde yaşatılmalıdır. Millet, şuurlu, birbirini anlayan, birbirini seven, ideale bağlı bir halk kitlesi halinde teşkilatlandırılmalıdır. En kuvvetli ders vasıtalarına yetişkin muallim olduklarına malik olmak kafi değildir. Halkı yetiştirmek, halkı bir kitle haline getirmek için ayrıca bir milli halk mesaisinin tanzimini ihmal etmemeliyiz"
Halkevlerinin açılması hakkındaki karar CHP genel yönetim kurulunca alındı. Açılacak müesseselerin yönetim ve denetim görevleri partinin il idare kurullarına verildi. 1951 yılında kuruluşa tüzel kişilik kazandırmak ve bunun o tarihte muhalefete geçmiş olan CHP ile ilişkisini kesmek amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan bir tasarı, tartışmalar sırasında mahiyet değiştirdi ve halkevlerinin kapatılmasını, her türlü menkul ve gayrimenkul varlıkların hazineye intikal ettirilmesini öngören 5830 sayılı kanun kabul edilerek gereği yerine getirildi.

Halkevleri, yıllarca CHP. li bürokrasinin, ileri gelenlerin, siyasilerin karargâhı olarak görev yapmış, seçimler burada yapılmış, sandıklar değiştirilmiş, balolar, özel ziyafetler, düğünler buralarda yapılmış, kararlar buralarda alınmıştır.
Günümüzde yeniden bu zihniyetin canlandırılması, CHP. nin arka bahçesi  olarak çalışmak üzere gündeme gelen Halkevleri, CHP.li belediye başkanları tarafından özellikle   ele alınmakta, ideoloji pompalanmaktadır.

Sanki  ayrı bir eyaletmiş gibi idare edilen, ne kadar sol ve komün izan ideal ve ideoloji kumkumaları varsa, Bursa/Nilüfer ilçesinde  görmek mümkündür. Üç fidan heykeli, Nazım Hikmet Kültür Merkezi, Uğur Mumcu  Sahnesi ve diğerleri sadece bu ilçededir. Başkanın beyanatları, konuşmaları, etkinliklerdeki duruşu aynı zihniyet  çizgisi üzerinedir.

23 Mayıs 2015/Cumartesi  günü, Onur Akın’ın konseri ile açılan Nilüfer Halk Evi, Halkın Evi olarak açılmış. Mazide kalan Halkevi, yerine Halk Evi..Bir nevi demagoji, bir nevi boyama gibi…
Merak ve hayret ediyorum, bu memlekette İç İşleri Bakanlığı yok mudur? Bursa’da san ki bayrak açarak, köhnemiş bir ideolojinin bayraktarlığını yapmak için gayret (!)  gösteren Nilüfer Belediye Başkanı için, bu yapılanların birlik beraberliği bozduğu, yaraları kaşıdığı, zarar verdiğini söyleyecek ve dur diyecek bir babayiğit çıkmaz mı?
Yıllardan beri devam eden kalpak resimli Atatürk posterini ücretsiz olarak  kapı kapı dağıtan, Cumhuriyet mitingleri gibi tahrik edici, ayırım yapıcı sloganların atıldığı diğer yürüyüşleri yapan bu başkanı bir zamanlar şikayet etmiştik, tahkikat bir yıl kadar sürdü, maalesef netice alınamadı. “Han sarhoş, hancı sarhoş,  neylesin yolcu?” misali…
Bursa’da bulunan belediyeler arasına sıkıştırılmış, kemikleşmiş  oy potansiyeli bulunan Nilüfer için iyi bir aday gösterilmediği için, yıllardan beri bu saltanat devam ediyor. Bakalım sonu ne olur, iyi olur inşallah..

Nilüfer Belediyesi tarafından yapılan devasa bu bina gibi eserlerin, gelecekte hayırla anılacak kurumlara çevrilmesi, isimlerinin bu Millete, Bu Devlete, Dibâce Şehir Bursa ve Bursalılara   layık isimler verilmesini bekliyoruz.
Yazımı, yine anlayanlar için bir şiirimle bitireyim:

YAKASINDA YAFTALAR
Dokunsan yarasına,
Damla damla kan çıkar.
Kantarda darasına,
Bakıversen can yıkar.
BU ADAMLAR UTANMAZ,
KÖTEK ATSAN USLANMAZ.
Yarasını bilmeyen,
Mazlum yaşı silmeyen,
Haksıza dikilmeyen,
Zerrece irkilmeyen,
YAŞAMIŞLAR OT GİBİ,
 BİLMEZLER BORAN, TİPİ.
Ne kadar yobaz varsa,
Yakalarda yaftalar,
İki kol beli sarsa,
O bilinen paftalar,
AKL-I  EVVEL CÜCELER,
KEMÂLİSTLER, NİCELER.
Damarlarında   gezen,
Çağdaş yobaz kanıdır,
Karıncaları ezen,
Onların enkazıdır.
İNSANIN MÜSVEDDESİ,
OKUNAMAZ ŞEDDESİ.
Besmelesiz doğmuşlar,
“Tüp Bebek”   olabilir.
Mânaları boğmuşlar,
Arayan bulabilir.
ANA, BABA KİM OLA,
YATAKTA VERMİŞ MOLA.
Anlatırlar, söylerler,
Ben görmedim bunları.
Yağlı urgan düşlerler,
Bilirim de şunları.
ÂDEM’İN ÇOCUKLARI,
BELLİDİR OCAKLARI.
Ham’la, Yâfes soyundan,
Bilmem hangi boyundan,
Kimden almış huyundan,
Şöleninden, toyundan.
DOĞMUŞLAR, YAŞAMIŞLAR,
ENSELER KAŞIMIŞLAR.
KEMÂLİ  böyle şiir,
Nerden geldi aklına.
Kimlere versen mehir,
Sular akar çarkına.
KALEME SOR ANLATSIN,
BİR DÖNEMİ BAŞLATSIN.

Facebook'ta paylaş butonu [1]