- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Her Seçim Bir Vazgeçiştir

Her seçim bir vazgeçiştir. Kimilerimiz yalnız kalmamak için kalabalıkları kimilerimiz kalabalıklar içinde yalnız kalmayı, kimilerimiz sevgili dediğimiz yardan atlamayı kimilerimiz sevgisiz kalmayı özgürlüğüne tercih eder. Her seçim bir vazgeçiştir. Kimi zaman seçimlerimiz yerinde ve doğru olur, kimi zaman ne yaparsak yapalım doğru olanı seçemeyiz. Kendimizce hep doğrudur oysa o an istediklerimiz. Yapmak istediklerimiz değil de yapmamız gerekenlerdir seçtiklerimiz.Vazgeçtiklerimizi görmezden gelmek o an işimize gelir.

[1]

Kariyer için sağlığımızdan, çocuklarımız için özgürlüğümüzden, toplumda kabul görmek için kadınlığımızdan vazgeçeriz. Kadın fedakardır, kadın özverilidir, kadın emekçidir vs... Kadın kendini unutur eşi, çocuğu, anne-babası, işi için... Hayallerinden, uykusundan, içindeki isteklerinden... Sonunda çoğu zaman, seçimleri vazgeçtiklerinin acı faturası olarak kendi önüne geçer.

Peki dengeyi nasıl sağlarız, ahengi nasıl tuttururuz. Kendimizi merkeze diğerlerini çevremize nasıl sıralarız. Bunu yaparken yine bir vazgeçişmi yapmak zorundayız. Hayır. Mecbur olduklarımız var birde seçtiğimizde vazgeçmek zorunda kalmayacağımız mecburiyetler. Biz önemliyiz ve herkesten herşeyden daha değerli. Biz olmasak eşimiz, çocuklarımız, işimizde olmazdı, evimizde bir düzen... Kıymetli olan sadece ve sadece önce biz... Zamanın iyi ve üretken olarak kullanımı ile ilgili ve kendimize gereken zamanı ayırmayı vu rgulayan bir hikaye geldi aklıma.İşte denge; Bir fakültede ders veren hocalardan biri, "Haydi, küçük b ir deney yapalım" demiş. Masanın üzerine kocaman bir kavanoz koymuş. Sonrabir torbadan irice kaya parçaları çıkarmış, dikkatle üst üste koyarak kavanozun içine yerleştirmiş. Kavanozda taş parçası için yer kalmayınca sormuş; "Kavanoz doldu mu?" Sınıftaki herkes, "Evet, doldu" yanıtını vermiş. "Demek doldu ha" demiş hoca. Hemen eğilip bir kova küçük çakıl taşı çıkartmış, kavanozun tepesine dökmüş. Kavanozu eline alıp sallamış, küçük parçalar büyük taşların sağına soluna yerleşmişler. Yeniden sormuş öğrencilerine; "Kavanoz doldu mu?" İşin sanıldığı kadar basit olmadığını sezmiş olan öğrenciler; "Hayır, tam da dolmuş sayılmaz" demişler. "Aferin" demiş zaman kullanım hocası. Masanın altından bu kez de bir kova dolusu kum çıkartmış. Kumu kaya parçaları ve küçük taşların arasındaki bölgeler tümüyle doluncaya kadar dökmüş. Ve sormuş yeniden; "Kavanoz doldu mu?" "Hayır dolmadı" diye bağırmış öğrenciler. Yine "Aferin" demiş hoca. Bir sürahi su çıkarıp kavanozun içine dökmeye başlamış. Sormuş sonra; "Bu gördüklerinizden nasıl bir ders çıkardınız?" Atılgan bir öğrenci hemen fırlamış; "Şu dersi çıkarttık. Günlük iş programınız ne kadar dolu olursa olsun, her zaman yeni işler için zaman bulabilirsiniz." "O da doğru ama" demiş zaman kullanma hocası; "Çıkartılması gereken asıl ders şu: eğer büyük taş parçalarını baştan kavanoza koymazsanız daha sonra asla koyamazsınız." Ve ardından herkesin kendi kendisine sorması gereken soruyu sormuş; "Hayatınızdaki büyük taş parçaları hangileri, onları ilk iş olarak kavanoza koyuyor musunuz? Yoksa kavanozu kumlarla ve suyla doldurup büyük parçaları dışarıda mı bırakıyorsunuz.

Her seçim bir vazgeçiştir evet. Ama illakiler ve mecburiyetlerde var hayatımızı devam ettirmek için. İşte şimdi bende size soruyorum siz hayatınızın neresindesiniz... İçinde bulunduğumuz hayatı güneş sistemine benzetirsek biz güneş olmayı seçmeliyiz diğerleri o sistemin birer parçası.

Güzel ve güneşli günler dilerim.