content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

07 Eyl

Hayat Denilen

Yalanlar üzerine kurulmuş hayatlar,

Ve o hayatın içinde savrulup giden insanlar.

Hayat kargaşasında boğulanlar mı dersiniz istemeseler de?

Bile bile kendini boğanlar mı?

Birkaç kuruş kazanmak adına tükenen insanlık,

Çocuk kalsaydım diyenlerin çoğunluğu arasında.

Oysa yaşanılan çocuklukta değil artık.

Eskidendi çocukluk.

Parklarda koşup oynamak, alınlardan akan tere bakmadan ya da kanayan dize.

Masumca geçirilen saatler mi çocukluk, yoksa değeri düşük metal bir paranın gönüllerdeki yüksekliği mi?

Çıkarsızca geçirilen saatler, kurulan arkadaşlıklar saf ve temiz.

Gün ışıldayınca beliren yüzler, karanlık istilasını yapıncaya dek geceye koşuştura dursun.

Heyecanlı sesler alıp götürsün hesaplaşmaların fırtınasını.

Şimdilerde çocukluk patlayan bombalardan soruluyor.

Adına teknoloji denilen masallarda kaybolup gitmiş çocukluk hepimizin tuzağına düştüğü.

Ne okul bahçelerinde top oynayan çocuklar kaldı ne de komşu teyzelerin top oynamayın diye bağırdığı mahalleler.

İsyanlar aldı başını sadece, özendirilen hayatlar çocukların zihninde.

Oyuncak tabancalar satılır oldu oyuncak dükkanlarında bebekten çok, uzun namlulu silahlar.

Bunca olan yetmezmiş gibi, birde sokağa bırakılan çocuklar.

Kimisi atılmamış oysaki ait olduğu yerlerde her ne kadar hak etmeseler de.

Gözlerde sevgiyi göremez olduk artık, veremediğimiz bir şeyi nasıl isteyebiliriz ki?

Konuşmayı öğretmeden nasıl hırsızlık yapılır,onu gösterdik tertemiz yüreklere.

Ve yakalandığında masum çocuk sevginin bulunmadığı gözlerinde büyük bir şaşkınlık.

Ben ne yaptım dercesine ya da bunlar ne yapıyor.

Farkına vardığında hayatın demir parmaklıklar anlatıyor her şeyi.

Sıkıştırıyor kendini ve kaderini dört duvar arasına.

Çocukluğu ıslah evlerinde ya da yetiştirme yurdunda.

Bir yolunu bulup kaçıyor umuda.

Belki de koca bir umutsuzluğun tam ortasına.

Zengin potansiyeli bol bir dünyanın potansiyel suçlusu olarak yetişiyor masum çocuk.

Birilerinin koyduğu cezaları zorla olsa da çekerek,yeniden atıyorlar kendini acımasız sokaklara.

Suç işlemek yanlış doğru ancak ya istemeyerek bu tuzağa saplananlar.

Herkesi aynı kefeye koymak ne kadar doğru.

Beş parmağın beşini aynı büyüklükte görmek.

Alına yazılan kaderi haddinden fazla yaşamak.

Ve sonrada sabır etmesini beklemek sadece.

Dua etmesini istemek tanrıya verdiği nimetlere şükür etmek.

Söyleyin bana bir tanrısı olabilir mi elinden tutanı olmadığı sürece?

Doğduğundan beri yalnız olan bir insana daima yanında birinin olduğuna inandırmak.

Şefkat gösteren olmadığı sürece nasıl şefkat bekleyebilirsin?

Biri itince sen neden düşürürsün?

Elinden tutup kaldırmak değil midir büyüklük?

İşte yalan hayatın en çarpıcı gerçekleridir bunlar.

İnsanlık kendin için yaşamak mıdır sadece?

Zenginliğine zenginlik katmak mı?

Hırsın için önüne geleni yıkmak mı insanlık?

İnsanlık acımasız olmak mı?

İstediği için bu yolu seçenler mi sizler için büyük?

Yağmalayanlar dolandıranlar mı?

Hepsinin altında son model arabalar.

Kimilerine göre büyük insan,ya ezilmiş insanların kalbinde?

Ya herkesin gideceği gerçek yolculukta.

En önde gidebilecekler mi acaba?

Hız sınırını zorlayan arabalarıyla.

Verecekleri hesaplar,bankalardaki hesaplarından mı ibaret olacak?

Kim kurtaracak onları?

Dürüstlükten kazanılmış bir ekmeğin lezzetini,

Hangi ziyafetler verebilir ki?

Paylaşılan bir tutam sevginin hazzını, hangi yağmurlar sunabilir ki?

Her şey insanda başlar, insanda son bulur.

Sunulan bir hayat var bizlere.

Ve biz hayatı istediğimiz gibi şekillendiriyoruz.

Başkalarının nasıl yaşadığına ne halde olduğuna bakmıyoruz bile.

Bize göre sadece biz varız ya diğerleri?

Yoksullukla boğuşanlar, biçare olanlar.

Bizim savurduğumuz banknotlara onlar ne kadar muhtaçlar.

Sıcacık bir yuvaya ne kadar hasretler.

Bunların farkında mıyız,farkında mıyız çaresizliklerin?

Yolunda gitmeyen bir şeyler var farkında mıyız?

Ölen insanlar, işkence görenler, amaçsız savaşlar.

Neyin uğruna söyleyin bana hepimizin sonu değil mi ki kara toprak?

Ait olduğumuz yerlere dönmeyecek miyiz sonunda?

Hangimiz alacak yanına yalanlarla kazandığımız servetimizi?

Onlar mı geçirecek yoksa geçeceğimiz köprülerden?

Cehennemde günahkarlar yerine altınlar mı yanacak?

Dini değerleri kullanarak rant elde etmeye çalışanlar ya da birilerinin canını yakarak,

Söyleyin bana sizler mi iman sahibisiniz?

Yoksa namusuyla üç beş kuruş kazananlar mı?

Yapacağınızı yaptıktan sonra gittiğiniz namazlar mı kurtaracak sizleri söyleyin bana?

Tatil havasında geçirdiğiniz hac ziyaretleriniz mi?

Canını çıkardığınız insana karşılığında az ücret vermek mi insana saygı?

Haksıza ses çıkarmamak mı?

Ters giden bir şeyler var farkında olamamak ne kadar kötü.

Ya da görmezden gelmek,ne de olsa her şey tıkırında.

Cepler yine dolgun, cüzdanlar sağlam

Sağlam değil yeriniz cennet odalarında.

Pasaportlu geçişler yok işte orada ya da gösterişli yaşamlar.

Herkes tek bir birey tanrının karşısında.

Giyilen pahalı elbiseler değil, şehvetli takılar.

Beyaz bir elbise aydınlığın habercisi.

Huzura ulaşmak sonunda tertemiz bir beden, sonsuza uzanmak mutlu bir arada.

Çok mu yapılması gereken sanki, birazcık farkındalık, olanlara dur diyebilmek bu kadar zor mu?

Eğer beceremiyorsanız bunları görecekleriniz;

Savrulup giden hayatlar, hayat kargaşasında boğulanlar, bile bile kendini boğanlar.

Birde gerçek hayatın ötesinde dünyada kendini ateşe atanlar...

Etiketler :

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

2 Kere Cevaplanmış to “Hayat Denilen”

  1. 1
    Halil İbrahim yağdıran Says:

    Süper yazmışsın Fırat hep böyle devam etmeni isterim. Tebrikler...

  2. 2
    mahmut Says:

    helal olsn kardeşim aynen devam =)



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank