- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Hangi Kürtler?

Bir lokantada karşılaştık.

25 yıldır tanıyordum onu;fakat çoktandır görmemiştim.

Aynı  ilçenin çocuklarıydık.

Kendi oğlumun adıyla seslendim O’na:”Ooo,selamün aleykum Fatih.”

Sıkı sıkı sarıldık.Bir ara tokalaşırken parmaklarında iki şövalye yüzük gördüm.Belli ki,dini endişelerinden dolayı  yüzükleri  gümüşten seçmişti.

Dikkatimi çeken asıl olay,makalemin de ana fikrini oluşturacak olan  şeydi.

İki adet gümüş şövalye yüzüğün üstlerindeki  çeşitli renk ve desenlerle süslenmiş TÜRK BAYRAĞI figürüydü.

Karşılaştığım en iyi arkadaşım olan bu kişi bir KÜRT idi.

Makalemin başlığını  “Hangi Kürtler?  “diye  koymamın sebebi,son günlerde eski adı  Hadep,yeni adı BDP(Barış ve Dempokrasi Partisi) olan partinin, basın ve yayında  bütün Kürtleri temsil ediyor gibi göstermesiydi.

Oysa gerçek  bambaşkaydı.BDP bütün kürtleri temsil etmiyor.Bu partinin temsil oranı  15 milyon Kürt vatandaşımızın sadece %  10’u  kadarıdır.Bu % 10 ‘nun da  çoğu PKK terör örgütüyle irtibatı var ve suça bulaşmış marjinal bir gurup.Bu sayının içinde veya dışında  zorla oy verdirilenler de var.Başka Kürt  partisi olmadığı için mecburiyetten destekleyenler unutulmamalı.

BDP neden  tek  başına Kürtleri  temsil edemez?

Şimdi Tüm Türkiye’de yaşayan Kürtlerin  durumunu  maddeler halinde inceleyelim:

1-Müslüman-Sunni Kürtler.

2-Marksist- Leninist Kürtler( PKK ‘yı destekleyen marjinal grup)

3-Babası Kürt ;annesi Türk.

4-Annesi Kürt ;babası Türk.

5-Kendisini  Kürt sayan torunlar.

6-Kendisini Türk sayan torunlar.

7-Kendini Kürt saydığı halde,Kürt milliyetçisi olmayan Kürtler.

8-Kendisi Kürt olduğu halde Türk milliyetçisi olan Kürtler.

9-Kürt ırkından oldukları halde,kendini Türk sayanlar.

10-Kürt olduğu halde,ayrı bir devlet istemeyen ve  kardeşleri için tek vatan,tek bayrak,tek Türkiye isteyen Kürt vatandaşları.

11-Türk milliyetçisi partilere oy veren ve destekleyen Kürtler.

12-Güney Doğu Kürt halkından olan ve o bölgelere yatırım yapmayan Kürt kökenli  işadamları

13-Kürt kökenli ve kendini Kürt ırkçısı sayan kürtler.

14-Bütün Türkiye’ye yerleşik ve dağılmış Kürtler

Şu halde tekrar soruyorum ,aklıma gelen 14 madde de sıraladığım ve çeşitli  durumlarda bulunan Kürt halkını marjinal bir parti ,hem de kendini Marksist ve Leninist olarak tanımlayan,halkın inançlarından uzak duran Barış ve  Demokrasi Partisi temsil edebilir mi?

Yukarıda saydığım sebepler o kadar açıktır ki,etle tırnak gibi birbirinin içine geçmiş bu iki halk (Kürt-Türk) iki devlet şeklinde asla ayrılamaz.

Kürt halkının yapacağı tek şey asgari müştereklerde birleşmek , gelişen ve değişen  Türkiye’nin ayakta kalmasını sağlayarak nimetlerinden faydalanmaktır.

Zaten ta başından beri devlet kurmanın mümkün olamayacağının farkına varan Kürt halkı sunulan nimetlerden faydalanmak için  Ak Parti  hükümetinin “bölge açılımı”nı desteklemektedir.

Bunun göstergesi,Ak Parti ‘ye verdiği  oylar  ve desteğidir.

Ak Parti hükümeti,tez  zamanda  bölge açılımını gerçekleştirmelidir.

PKK ve derin devlet  zorlamasıyla göç  ettirilen Mahur Kampı’ndaki vatandaşlarımızn yurda dönmesi sağlanmalıdır.

Türklerden  ve Kürtlerden “kürt sığınmacı” adı altında bir çok Türk  ve Kürt devlet zulmunden kaçıyorum diye sığınmıştır Avrupa’ya .Tabi ki,amaç işçi olmaktı.

Bu durum ,elbette Türk Devleti’ni  dünyanın   gözünde  zor durumda bırakmıştır.

Amaç,bölgeden göçe zorlayarak Birleşmiş Milletler Askeri’ni bölgeye getirip konuşlandırmaktı.

Zira ,bizim de üyesi olduğumuz Birleşmiş Milletler yasasında  nerde bir zulum varsa,zorla çöç varsa o ülkeye  veya  bölgeye  askerini getirip yerleştirmek  görevi  yazılıdır.

Bu  korku ve endişem hala vardır.

Bu durum  gerçekleşirse işte o zaman asıl bölünme kaçınılmazdır.

Yine tekrarlıyorum,küçük sokak oyunlarıyla milliyetçi ve soyalist partilerin  bu yeniden “yuvaya dönüş”projesini akamete uğratmamaları gereklidir.

Bunda korkacak bir şey yoktur.Aklıma Osmanlı Devleti’nin en ihtişamlı dönemlerinde gerçekleşmiş bir olay geldi:

Mekke ve Medine’ye yollanmak üzere “Sürre Alayları” düzenlenmektedir.

Yol güzergahında Suriye ,Irak  bölgelerinde eşkıyalar türemiştir.Bu para  ve gıda dolu  kervanları soymaya başlamışlardır.

Haber salınmış kudretli padişaha:”Yolladığınız kervanlar  yeni türeyen bir kısım eşkıyalar tarafından soyuluyor ve  insanlar katlediliyor.

Bunun üzerine  çözüm üretmeye kafa yoran devlet bir çok çözüm yolundan birine  karar veriyor

ve bundan böyle kervanların soyulması ve insanların öldürülmesi  önleniyor.

Görüldüğü gibi çözüm yolu bir tek değil  ve de  askeri değil.istese Osmanlı Devleti Suriye ve Irak’ı  muhteşem ordusuyla  yerle bir eder,taş üstünde taş koymaz ,eşkıyalar da etkisiz hale getirilebilirdi.

Oysa o büyük devlet kendine yakışan güzellik  yolunu  buluyor  ve başarıyor.

Hükümetler zaten  problemlere çözüm bulmak için vardır.Hiç bir mesele  çözmeyen hükümet  eskiler de kaldı.

Unutulmamalı ki,her çözüm , değişim  ve gelişim  bir doğum sancısıdır.

Durum onu gösteriyor ki,tek  partiye  mahkum olmuş  bir halkın  bu BDP  marjinal  partisinden  bir an önce kurtulup yeni bir söylemli  Kürt partisini veya partilerini en kısa zamanda  hayata geçirmeleri  zaruret olmuştur.

Kürtlerin  meselesi devlet kurmaktan çıkmış tır. Kürtlerin demokratikleşme   yolundaki özgür iradelerini ,seçim zamanlarında PKK ve BDP ‘nin kuşatmasından kurtulacakları bir ortama ihtiyaçları vardır .

Bir başka önerim de Kürtler için ,Türk partilerine desteklerini devam ettirmeleridir.Bu şehirlerinin gelişmesi ve nimetlerden daha çok faydalanmalarını sağlayacaktır.

Comments Disabled (Open | Close)

Comments Disabled To "Hangi Kürtler?"

#1 Comment By Murat Serdar Arslantürk On 30 Aralık 2010 @ 01:00

Sayın Turan Yoldaş,
Kürtlerin ayrı bir siyasi görüşü, farklı bir politik algısı ve etnik temelli bir partileri olmamalıydı. Oldu...
Ve sözde ağırlıklı olarak yaşadıkları Batman'a dair tek bir soru önergesi bulunmayan BDP vekili, söz konusu ırk temelli fikirler olunca arslan kesildi.
Batman aç.
Sözde 'başkentleri' bildikleri Diyarbakır vekili Diyarbakır'ın sorunlarına ait tek bir yasa teklifi vermezken konu tabelalar olunca kaplan kesildi.
Diyarbakır sefalet içerisinde.
Mardin, Hakkari, Şırnak. Adeta can çekişen kentler.
Şimdi bunların her tarafı siyaset, her tarafı politika olsa ne olur?
Dediğinizi gibi, iyi ki Kürtlerden destek bulmuyorlar.
Ve bulamayacaklar.
Değerlendirmeleriniz için teşekkürler,
saygılarımla.

#2 Comment By Ahmet AY On 30 Aralık 2010 @ 01:11

Sayın YOLDAŞ,
Bilgi eksikliği ve yanlışlına sahipsiniz. Kürtlerin % 10'u diyorsunuz. BDP'li değilim. Ancak Kürtlerin en az % 30-35 oranındaki büyük bir kesiminin BDP'ye sempatisi ve desteği var. Durumu bu minvalde değerlendirmez isek sebep ve sonuçlarda ciddi yanılgılara düşeriz.
"Türk partilerine destek" tavsiyeniz de hakkaniyete uygun değil ki. Ak Parti dışında Kürtleri sayan bir parti de çıkmadı ki...
Saygılar.

#3 Comment By ibrahimi feyzullah On 30 Aralık 2010 @ 08:02

Sayın yazara, Ahmet Ay Bey'in tashih ettiği kısımlar dışında katılıyorum.
Evet, Kürtlerin %30-35'i mebhas partiyi destekliyor. Normalde bu partinin inançla hiçbir ilişkisi yoktur. Ama bu partiye dindar olan Kürtler de oy veriyor.
Sen adama "yoksun!" dersen, "kart kurt" dersen, "Türk'ün dağlı hali" dersen bu olur.

Mevcut partiye oy vermedim.Sempatim var mı asla!
Son projeleri hakkında ne düşünüyoum?
KCK 1917 Bolşevik zihniyetinin iyi bir kopyası. Raporda benimsedikleri sistem SSCB'nin "kolhoz" eskisi. "Edi bese!(artık yeter!)" Meksika Menşe'li.

Sayın yazar, Türk partilerine destek derken, sanırım Ak Parti ve muadili olabilecek partileri kast ediyor(HAS plabilir mesela!?. Eğer tahminim doğruysa, bu noktada da sayın yazara katılıyorum. Zira ilk ve köklü neşteri vuran parti hakkını teslim edelim ki AK Partidir.

Ve Sayın Murat Serdar Aslantürk,

"Kürtlerin ayrı bir siyasi görüşü, farklı bir politik algısı ve etnik temelli bir partileri olmamalıydı. Oldu…"

diye not düşmüşsünüz.Evet, bundan ben de muzdaribim. Ama bu ifâdeden önce biraz tarihi kurgulamanız gerekiyor. Mesela işe "Kendini Kürt Sananlar Raporu"ndan başlayabilirsiniz.

1. Devlet, vatandaşın poşusuna karışmamalıydı, karıştı.
2. Devlet vatandaşın diline örfüne müdahale etmemeliydi, etti.
3. Devlet, asimile etmemeliydi etti.
4.Devlet, evlere tanklarla girmemeliydi girdi.(bu konuda eski MHP'li Mehmet Pamak'ın makalelerini okumanızı öneririm.)

Ve rica ederim, artık bu et-tırnak edebiyatını, aş-iş kıvamını aşın. Bunu siz çok tükettiniz.
Bırakın Türk kardeşlerimiz için biz kullanalım, halkımızın sivrilerini ikna edelim.
Et-tırnak diyen biri, İngilizce'nin günlük dildeki yansımalarını kullanabiliyor; bir dolmuş şoförü bile en asgari bir şeyler biliyor İngilizce'den. Ama Kürtçe dediğin zaman, sanki Neptün'den gelmiş bir dil gibi algılanıyor. et-tırnak, biraz da etin tırnağın dilinden, tırnağında etin dilinden anlamasını gerektiriyor.

Kahrolsun Türkçülük, Arapçılık, Kürtçülük!
Yaşasın halklar, Yaşasın Âdem'in çocukları.

#4 Comment By turan yoldaş On 30 Aralık 2010 @ 08:22

Ahmet Ay kardeşime,

Benim asıl amacım,yukarıda sayabildiğim 14 maddenin içerisine giren babası Türk;annesi Kürt yada babası Kürt ;annesi Türk olan bir kitlenin bu savaşımda konumlarını irdelemekti.

Bu iki grup arasında savaş olmaz.

Sizin "yüzde"me olan itirazınızın haklı olduğunu düşünsem bile o yüzdenin aşağılara çekilmesi için tez zamanda başka Kürt partileri kurulmalı.

Zira BDP bu insanları sürekli savaşa sürüklüyor.

Murat kardeşim ve siz Ahmet kardeşime yorumlarınız için teşekkür ediyorum.
selam

#5 Comment By turan yoldaş On 30 Aralık 2010 @ 08:39

DÜZELTME:
"Bunun üzerine çözüm üretmeye kafa yoran devlet bir çok çözüm yolundan birine karar veriyor "cümlesinden sonra -EŞKIYALAR DEVLET TARAFINDAN MAAŞA(AYLIK) BAĞLANIYOR- cümlesi unutulmuş düzeltirim.

#6 Comment By turan yoldaş On 30 Aralık 2010 @ 08:43

İlhami Fezullah kardeşime baştan sona katılıyorum.Yorumu için teşekkür ediyorum.

Türk Partileri dediğim,kendini Kürt partisi saymayan partileri kastettim.
selam

#7 Comment By Ahmet AY On 30 Aralık 2010 @ 12:43

Turan kardeş,
"BDP bunları sürekli savaşa sürüklüyor" diyorsunuz. Allah aşkına 26. yılını bitiren bu kirli savaşı bu kesim tek başına mı sürdürüyor. Devletin içindeki "derin yapılanma" bu çatışmaların bitmemesi için az mı gayret gösterdi? Bir kere olsun bunları da görüp duyurun. Zira b,iz gördüklerimizi, yaşadıklarımızı anlatınca ya bölücüyüz ya yalancı.
Sözün özü:
Ses kayıtlarından, görüntülerden, ele geçirilen cd'lerden hareketle bu "düşük yoğunluklu savaşı" kimlerin sürdürdüğü belli. İşte o "kimler" sadece PKK ve DTP kesimi değildir.
Selam.

#8 Comment By Murat Serdar Arslantürk On 30 Aralık 2010 @ 14:07

Yorumların bir kısmına bakıldığında yanlı ve taraflı bilgilendirme harekatının, algı ve kanaatleri yozlaştırma planlarının ve en çok da bunu yapanlar tarafından kullanılan 'dezenformasyon' çalışmalarının, ne kadar da başarılı olduğunu üzülerek görüyorum.
Herkes beslendiği ilmi kaynaklarla fikir sahibi olmuşa benziyor.
Ancak o kaynaklar ne kadar ilmi, ne kadar 'uydurma', vicdanın süzgecinden geçirmek gerekiyor.
Ne mutlu ki hala bir bütün halinde ve yek pareyiz. Farklı düşünce ve eleştirilerin varlığı, bu birlikteliği sağlamlaştıracaktır.
Saygılarımla.

#9 Comment By turan yoldaş On 30 Aralık 2010 @ 14:43

Sevgili Ahmet kardeşime,

"PKK ve DERİN DEVLET zorlamasıyla göç ettirilen Mahur Kampı’ndaki vatandaşlarımızn yurda dönmesi sağlanmalıdır."

Bu cümleyi yukardaki yazımdan aldım.bilgilirnize
Ayrıca eleştirlierinize teşekkürler.
selam

#10 Comment By İbrahimî Feyzullah YALÇIN On 30 Aralık 2010 @ 14:46

"Herkes beslendiği ilmi kaynaklarla fikir sahibi olmuşa benziyor." demişsiniz, elhâk doğrudur.

Ben küçük bir soru sormak istiyorum:

Sizi hangi kaynak besledi de, bir yazınızda İbrahim Peygamber'i Yahudi addettiniz?

#11 Comment By İbrahimî Feyzullah YALÇIN On 30 Aralık 2010 @ 15:04

Benim sorum Murat Serdar Aslantürk Bey'edir.

#12 Comment By Murat Serdar Arslantürk On 30 Aralık 2010 @ 16:44

Sayın İbrahimi Feyzullah;
Menora yazım için de verdiğim cevaba atfen;
konuyla ilgili bilgiler ve kaynaklar çok çeşitli içerikte ve pek çoğu Aramice, Etrüskçe gibi dillere ait kaynaklarda yer aldığından, kendi okuduklarımdan edindiğim kanaatlere dayanarak böyle bir sonuca vardığımı ifade edebilirim.
Hepimiz için şaşmaz ve yanılmaz bir rehber olan Kuran-ı Kerim'in muhtelif meallerinde bile o kadar farklı ifadeler var ki, insan hangisine itibar edeceğine şaşırıyor.
Çok afaki bir hata ettiğimi düşünmüyorum.
Bilgilendirmeleriniz için teşekkür ederim.

#13 Comment By İbrahimî Feyzullah YALÇIN On 30 Aralık 2010 @ 17:23

Şaşmaz olan Kur'an;
İbrahim için "Hanif" diyor.
Hem de gâyet sârih, vazıh ve bedihi bir şekilde.

Teşekkür ederim Sevgili Serdar Aslantürk.

#14 Comment By turan yoldaş On 30 Aralık 2010 @ 17:32

Murat ve İbrahim beylere.

Ben Hz. İbrahim'in Azerbaycan yöresinden bir Azeri olduğunu, dolayısıyla Türk kökenli bir muvahhitti diye inanmaya başladım.

Harran civarından hicret etmiş olması bunu doğruluyor.

Dr. Aziz Kemal Burkay'ın "Şeytanların Akılsızlığı" kitabına bakılabilir.

Burda anlatılanlar bu zamana kadar anlatılanlardan daha bilimsel geldi. Bilginize .
Selamlar

#15 Comment By Murat Serdar Arslantürk On 30 Aralık 2010 @ 17:49

Aydınlanmış oldum, teşekkürler.

#16 Comment By ibrahimi feyzullah On 30 Aralık 2010 @ 19:15

Değerli hocam,
Hz. İbrahim'in hayatını Eski Ahit'te bulabilirsiniz. İslâm kaynağıyla büyük oranda paraleldir. Ayrıca Ahmet Cemil Akıncı'nın eseri enfestir. Ayrıca Asım Köksal'dan da okuyabilirsiniz.

Ayrıca hocam,
yıllarca Hz. İbrahim'in Kürt olduğu da işlendi. Zamanından kalma kelimelerle de bu argüman desteklendi. Beni bir Kürt olarak pek ilgilendirmedi.Ben elhamdülillah
Müslüman'ım, ve islâmi olanla şeref duyarım.

Demem o ki, ırk önemli değil, zâten İslâm'ın öngördüğü de budur.
İnsan!
İnsan!
İnsan!
İnsânîlik
İnsânîlik
Takva!

Irk yok bunların içinde...

Hürmetler!

#17 Comment By turan yoldaş On 31 Aralık 2010 @ 08:51

İbrahim hocama,

Elbette ırk olarak tasnif etmek Şeytan işi bir pisliktir.

Bize "TANIMLAMAK" değil "TANIMAK" yakışır.
Şeytan Adem'i "tanımlamıştı" kaybetti keşke "tanısaydı".

Ben ateşten o topraktan yaratıldı tanımlamasını yaptı.
Oysa istenen sadece "tanımaktı."

Sadece bir bilgi olarak Azeri kökenli olabileceğini söylemek istemişitm.

Hatta ben Kuran'da bu anlatılan kıssaların gerçekleşip gerçekleşmemesine takılmıyorum hiç.

Bu oılay ve kişileirn bir prototip olabileceğini,gelecek te bile gerçekleşeceğini dü-şünüyorum.

Bu konu hakkında bir makale yayınlayacağım inş.
selam.