- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Gül ve Muhammet Medeniyeti

“Muhammet” kelimesi, diğer Müslüman ülkelerle birlikte, bugünkü Türk halklarının erkek adlarında yaygın olarak kullandığı Ahmet, Mehmet, Mahmut, Mammet, Hommat, Hümmet, Hamdi, Hamid… gibi kelimelerin kökü olan Arapça, HMD fiilinden türemiştir.

“Gül” ise Farsça “gul” kelimesinden Türkçeleşerek, Türk Edebiyatında “Muhammed”imizin sembolü olarak kullanılagelmiş ve genellikle onun inceliğini ve güzelliğini yansıtmak istercesine kızlarımıza ad olmuştur.
Muhammed ve Gül… Birbiri ile güzelleşen, birbiriyle derinleşen ve Türk halklarının ruh dünyalarını, gönül zenginlikleririni, Efendimize olan hürmeti beyan eden iki kapsamlı söz… Mübarek bir bağlılık ve dışa vurum biçimi.
“Yeryüzünde, Hz. Muhammet(SAV)'e duydukları hürmeti ve onun hatırasını kültürlerinde kişi olarak yaşatan en dikkat çekici halk kimdir?” diye sorsanız, hiç çekinmeden, “Hazar ötesi Türkmenleridir” diye cevap veririm.
Gerçekten de dün olduğu gibi bugünde büyük bir bölümü bugünkü Türkmenistan devleti sınırları içinde yaşayan Hazar ötesi Türkmenleri, sevgili Muhammed’imizin adını ve onun sembolü olarak kabul edilen “Gül’ü nesillerine ad olarak veren Türk halkıdırlar.

Ben iddia edebilirim ki, her 10 Türkmen erkek ve kadınından beşinin adında veya soyadında "Muhammed" veya "Gül" kelimesi bulunmaktadır.

Yarısını erkek kabul edersek, yaklaşık 5 milyonluk bir ülkede, özellikle Muhammed kelimesine büyük değer veren Tükmenler, belki de diğer Türk boylarında pek görülmeyen bazı adları da üretmişlerdir: Gülmuhammet, Gulmuhammed, Nurmuhammet, Hanmuhammet, Berdimuhammed, Akmuhammet, Muhammetnazar, Annamuhammet, Baymuhammet, Muhammetgül, Geldi Muhammet, Muhammetrahim, Halmuhammet, Muhammetberdi, Övezmuhammet, Bekmuhammet… .

Reşidettin’in kaydına göre; Cengiz Han’ın “Muhammet Oğuzlu” dediği tarihi şahsiyet, 13. yy.da yaşamış olan Harezm şahı Muhammet’tir.

İlk manzum Oğuzname yazarı, bugünkü aydınlara yol açan, 16. yy. Türkistan bilgesi Nurmuhammet Andalip’tir.
18. yy.da Nesimi manzumesini yazan, Akmuhammet’tir.

Mahtumkulu Firaki’nin babası ve hocası, 18. yy. Nakşibendi şeyhi Devletmehmet Azadi’dir.
Stalin devrinde kurşunlanan müthiş Türkmen aydını, Abdulhakim Gulmuhammetov’dur.
20. yy.ın başlarında Türkmenlerin ilk ceditçi öğretmeni, Muhammetgul Atabayev’dir.
1926’da batı Türkoloji kongresine katılan ilk dilci-ceditçi, Muhammet Geldiyev’dir.

Halk bilimi çalışmalarıyla kendisinden sonraki bilim adamlarına ufuk açan, unutulmaz insan, Baymuhammet Garriyev’dir.

Hoca Ahmet Yesevi’yi bilimlik çalışmalarla ilk olarak Türkmenistanda anlatan kişi rahmetli Muhammetnazar Annamuhammetov’dur.
Bağımsız Türkmenistan’ın rahmetli Saparmurat Türkmenbaşı’ndan sonraki, yeni devlet Başkanı, Kurbankulu Berdimuhammedov’dur.

Ve…Sayfalar dolusu tanıdık tanımadık, Muhammet muhabbetini günümüze taşıyan Ahmetli-Mehmetli-Muhammetli adı güzel kendi güzel insanlar …

Öte yandan... Türkmenistan sanki bir gül bahçesi…
Oğullarını Muhammet adıyla şereflendiren bu güler yüzlü, gül gönüllü insanlar kızlarına da “GÜL” adıyla, gara gözlerinde ak güller açtırıyorlar!
Gül, Akgül, Aygül, Gülalek, Gülşirin, Almagül, Arzugül, Amangül, Mamagül, Enegül, Ecegül, Orazgül, Gülnar, Gülcihan, Gülbahar, Gülşat, Nurgül, Bahtıgül, Oğulgül, Tazegül, Sahragül, Begül, Hacıgül, Roza(gül)… Ve daha niceleri niceleri …

Bir gül bahçesi içinde, şair Yusuf Akgül'ün;

”Köyneği gül nakışlı, yağlığı gül kokuşlu
Türkmen kızı Almagül; Gülay, Gülcan bakışlı…
Keklik gibi sekişli, yeşil ördek yakışlı!
Soyumun devamını ben onda görüyorum .
'Çok'umu arıyorum, 'Gök'ümü arıyorum …

dediği, gül yüzlü Türkmen kızları, kadınları… Karacaoğlan’ın, Köroğlu'nun, Dede Korkut beğlerinin sevgilileri…

Güller ve Muhammetler diyarı Türkmenistan’da eğitim ve bilim hizmeti verdiğim beş yılın içinde eğer bir oğlum olsaydı, adını mutlaka Muhammet Alperen koyardım.
Küçük kızım "Aybike" zaten Türkmen adı taşıyor, gül kadar yaygın bir kelime Türkmenistanda. Büyük kızım "Almıla"ya ise biz o yıllar dan beri "Almagül" demekten ayrı bir lezzet alıyoruz .
Bu güller ve Muhammetler diyarı Türkmenistan’ı sevenlerin gönlü gül, kem gözle bakanların ise ömrü kül olsun.

Bakınız... Sözü nereden başladım, nereye getireceğim...
Müslüman Oğuz/Türkmen boylarının yaklaşık BİN küsur yıl önce HAZAR GÖLÜ'nün ötesinde, SEYHUN - CEYHUN boylarında kurdukları, HOCA AHMET YESEVİ dervişlerinin bir gönül seferberliğiyle yaydıkları GÜL MUHAMMED MEDENİYETİ; köklerini saldığı Türkistan'da işte buna benzer gönül köprülerini önümüze sererken, şairlerimiz de bu kutlu "GÜL ve MUHAMMED GÜZELLİĞİ"ni şiirlerine nakşettiler.

Mesela bir Seyyid NESİMİ vardır ki, şiirinde Gül motifini en anlamlı O kullanmıştır.

"Bugün ben pirime vardım / Pirin cemali güldür gül..
Oturmuş taht makamına / Taht-ı revanı güldür gül..

Gülden terazi tutarlar / Gülü gül ile tartarlar
Gül alırlar gül satarlar / Çarşısı pazarı güldür gül..

Toprağı gül, taşı gül / Kurusu gül, yaşı gül
Has bahçenin içinde / Serv-i revanı güldür gül..

Gülden değirmeni döner / Anun ile gül döğerler
Akar arkı çarkı döner / Bendi pınarı güldür gül..

Ak gül ile kırmızı gül / Çift yetişmiş bir bahçede
Bakışırlar hate karşı / Harı, ezharı güldür gül..

Gel ha Seyyid Nesimi / Hak nefesi güldür gül
Şu öten garip bülbülün / Derdi figanı güldür gül...

Alemlere rahmet olarak gönderilen MUHAMMED(SAV)'in kültürümüze nakşedilmiş sembolü olan "GÜL"ü dikenlerinden temizleyelim.
"HER BAHAR, YENİ BİR GÜL İLE BAŞLAR" sözünü hep hatırlayalım.

GÜL MEDENİYETİ; hem Türklüğün, hem İslamlığın, hem de Dünya İnsanlığının yeniden dirilişi ve küresel güçlerden kurtuluşu olacaktır.

Hacı Bektaş dervişi Hasan Dede'nin;

" Eşrefoğlu al haberi / Bahçe biziz, GÜL bizdedir
Biz bir MEVLA'nın kuluyuz / Yetmiş iki dil bizdedir.."
dizeleri, GÜL MUHAMMET MEDENİYETİ'nin şifresini apaçık ortaya koymaktadır...