- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Güçlü Olmak

Nice savaşları barındırır içersinde dünyamız, bazen bir katliama şahitlik eder ve bazen de özgürlüğe, hürriyete, bağımsızlığa kanat çırpan insanlarının yoldaşı olur. Ama her şeyin başında gelir savaşmak, bir şeyi birilerinden zorla almak, yada kendimizin güçlü olduğunu tüm insanlığa, dünyada göstermek, dünyaya kanıtlamak. İçimizde biriktirdiğimiz hırslarımızı, toprak, ganimet, lider olmak arzularımızı, yansıtmak için etrafa, başvurduğumuz bir yoldur savaş belki.

Bu noktada bizim için önemli tek şey arzularımız oluverir, kimse umurumuzda olmaz, eğer ki biz istediklerimizi elde edecek güçteysek başarmak için yapabileceğimiz her şeyi yaparız, bu uğurda nicesini feda ettiğimiz insanların bizim isteklerimizin yanında önemi olmaz. Biz ki eğer kavuşabilmişsek arzuladıklarımıza onların ölmüş oldukları bizi ilgilendiren bir konu olmaktan çıkar, ki zaten bu bizi hiç merak ettirmez bile. Biz kazandıklarımıza bakarız, elde ettiklerimize. Gerisi hikaye oluverir gözümüzde.

İşte savaşmak böyle bir şeydir, insana insan karşılığında bazı şeyler kazandıran bir kumardır savaş, savaş insan kanının bu denli önemsizleştirildiğinin bir göstergesidir. Bana sorarsanız ise, öldürmek için bir bahane. Ama bu kadar kötü bir şey midir savaş. Savaş iyi bir şeydir, eğer gittiğiniz topraklara barışı, güzelliği, adilliği götürüyorsanız, ama bunu yaparken de, yine masum insanları katlediyorsanız değil elbette.

Tarihi bir düşündüğünüzde nice  kanlı savaşlar olmuştur, bazen gerekçe olarak o topraklara barışı götüreceklerinden bahsedenler bile var. Hele birde günümüzü düşündüğünüzde o büyük ülke torunlarının yaptıklarının dedelerinden farksız olduğunu görüyoruz çoğu kez. Yani değişen ne, hiç bir şey, dün onlar bugün bunlar. Kim bilir, ne zamana kadar sürecek olan bu monoton döngünün bitmesini beklemekten başka ne yapabileceğimizi ne zaman düşüneceğiz. Bu süreç sonsuza dek mi sürecek, herkes sadece çıkarları doğrultusunda mı hareket edecek ve ölen onca insanı umursamaz tavırlarla kaderine terk edecek, bizim için mutlu olan hayatımız her zaman mı onlara ıstırap verecek yada bizim mutlu olabilmemiz için ille de birilerinin hayatının, geleceğinin, arzularının yok olması mı gerekecek. Sizce adil olan bu mu ? Yaşamak, varolmak, dünyada olmak yoksa sadece bizim mi hakkımız, onların varolmalarındaki amaç gerçekten bu mu, onlar için mutlu olmak, daha doğrusu sadece insanca yaşam bu kadar zor mu, onları yaşatmak bu kadar zor mu !!!

 

         “Seni seviyorum, senin için her şeyi yaparım” diyen bir sevgili düşünün, sevdiği insanı çok seven ve ölmek öldürmek gibi kavranmaları bile düşünmeden tek bildiği şeyi, tek istediği şeyi yapan. O sevdiği insan için birini öldürebilir, ve belki de ölebilir bu uğurda, nedenini bile sormaz belki, yaptığının doğruluğunu düşünmeden kabul eder  her şeyi, tıpkı şuanda bazı ülkelerin yaptığı gibi. Bu ülkeler için sevgilileri, yani halkı her şeyidir, onların geleceği için öldürürler, onlar daha rahat yaşasın, her şeye sahip olsunlar diye, dünya kendilerine imrensinler diye. Burada farklı olan ne, fark şurada, deli bir aşık sevgilisi isterse öldürür, bu ülkeler ise sevgilileri, halkı istemedikleri halde öldürüyorlar. Aslında da her şeyi kendileri için yapıyorlar, kendileri için öldürüyorlar. Her insan ülkesini sever elbette, ama bir düşünsenize, o sevdiğiniz ülke yüzünden dünyada nereye gitseniz kınanıyorsunuz, sizin bir suçunuz olmadığı halde herkes size katil gözüyle bakıyor, siz istemediğiniz halde sizi savaş düşkünü ilan ediyorlar,  size gurur verdirmesi gereken ülkeniz yeri geriyor ki sizi utandırıyor, insanların sizi sevmemesine neden oluyor, ve belki de böyle yaparak sizinde ölmenizi sağlıyor. Sizce bu mu sevgi ? Gerçekten sevdiğiniz, istediğiniz şey bu mu, bunu mu istiyorsunuz ?

Hepimiz insanız ve yaptığımız her şeyi kendimiz adına onlara yapıyoruz. Güzel bir elbise alsak seviniriz elbet, ama bunu kimsenin görmemesini ister misiniz, sadece yalnız kaldığınızda giymek, elbette istemeyiz, çünkü bu elbiseyi zaten herkes görebilsin diye alıyoruz. Yani biz her şeyi kendimiz dışındaki insanlar için yapıyoruz. Güzel bir bayan yada yakışıklı bir erkek olmak sizin için neyi değiştirirdi eğer dünyada yalnız olsaydınız, siz yolda giderken kendinizi görebiliyor musunuz, bir düşünün eşiniz, çocuklarınız, anne babanızı mı sizi daha çok gördü yoksa siz mi. Onlar değil mi ? Güzel bir bayansanız, güzel ve alımlı giyiniyorsanız bunu karşınızdaki kişi için yapıyorsunuzdur, çünkü siz 24 saat aynaya bakan bir insan değilsiniz, ama tabi ki bunu yaparken sizinde kazancınız oluyor. Çünkü sizde istediğiniz şeyi elde etmiş oluyorsunuz, tabi istemediğimiz bir şey olunca bu böyle olmuyor, tıpkı sevmediğimiz bir insana bizden uzaklaşsın diye kendimizi kötülememiz gibi.

Doğru bunun neresindedir diye düşünecek olursak, doğru yoktur, yani mutlak bir doğru yoktur, yada vardır da biz işimize gelmediği zaman kabul etmeyiz, ama bizde biliriz ki yaptığımız doğru değildir. Bizim için tek doğru vardır, isteklerimiz. Aynı şu güçlü ülkelerde olduğu gibi, aslında her ülkede olduğu gibi. Biz bir şeye başlarsak doğru yada yanlış bunu sürdürürüz, ne zamanki bir musibetle karşılaşırız o zaman durup düşünürüz, acaba yaptığımız doğru mu diye, ama vazgeçmek kimilerine göre değişir, bazılarımızı hala devam ettirirken bu yanlışları kimimizde bırakırız devam etmeyi. Ama bu güçlü ülkelerin başına geldiğinde işler değişir. Bu  ülkeler nedense yaptıklarının yanlış olduğunu anlasalar bile geri adım atmazlar. Çünkü bu onlar için tükürdüğünü yalamak anlamına gelir.

Zararın neresinden dönersen kârdır sözü güçlüler için geçerli olmaz, zaten eğer suçsuz yere insanları öldürdüyseniz bu söz geçerli değildir, burada böyle kârdan söz edilemez, ama zarardan vazgeçebilirsiniz. Bu da erdemli bir davranış olabilir sizin için. Bir özür tabi ki yitirilen onca şeyi geri getirmez ama yapılan bu yanlışların farkına varıldığının kanıtı olabilir. Merak etmeyin bu davranış sizi alçaltmaz, aksine sizi yüceltir, böylece belki borçlu olduğunuz sevgilinize, halkınıza da yarar sağlamış olusunuz da, dünya insanlarının onlara bakış açısını değiştirirsiniz, belki onları da severler.

Hani başta söyledik ya biz her şeyi yine insanlar için yapıyoruz diye, bunu yaparken lütfen şunu da sorgulayalım, acaba o insanlar bunu istiyorlar mı. Eğer istemiyorlarsa bırakın da, kesin şu davranışlarınızı, bir çeki düzen verin kendinize, güçlü olmak sorumluluk gerektirir, eğer gerçekten güçlüyseniz dünyaya, insanlığa sahip çıkın, ama bunu yaparken de kimseyi öldürmeyin, bir kerede konuşmayı deneyin. Her şey tabi ki sizin istediğiniz gibi olmayacaktır, bırakında onlarda fikirlerini söylesin, ve bazı şeylerinizden de ödün vermekten kaçınmayın. Çünkü siz güçlüsünüz, ve güçlü olmak bunu gerektirir.