- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Gönül Yolu Kapanır mı?

Hasret ve umudun yan yana durduğu bir hafta sonu…

Akkuş’ta bir hafta sonuydu…
Hasret ve umudun yan yana durduğu bir hafta sonu……
Bir haftayı daha iple çektiği zaman yaklaşmıştı. Kendine göre uzun sayılan bu günlerin sonunda eve gidip ailesiyle birlikte olacaktı. Yatılı okulların en güzel tarafıydı evci çıkmak. Nihayetinde doğup büyüdüğü ve okul çağına gelene kadar yaşadığı yerleri görecekti. Hasret giderecekti bir bakıma…
Öğretmenine telefon etmek istediğini söylemek için bazı cümleleri düşündü önce. Öyle ya bir mazereti olacaktı. Bir öğrenci için kolay olmayan bir durumdu bu. Hele yatılı bir öğrenci için. Bu öğrenciler köy çocuğu ise iş daha zordu.
Erkek çocukların askeri tabirle esas duruş dedikleri vaziyette öğretmeninin karşısına geçip, yüzünün renkten renge girdiği ve gözlerindeki ışıltının etrafa şavkının vurduğu bir halde babasına telefon etme isteğini söylerdi zor bir hal. Ve büyük umutla cevabı beklerdi. Kızlar ise bir eli karın, diğeri göğüs hizasında; pembe yanaklarındaki renk tonlarının anlık değişliğe uğrar bir vaziyette “Babamla görüşebilir miyim” derlerdi.
Cuma günleri umut günleriydi. Cuma günleri vuslat günleriydi…
İşte öyle bir gündü…
Yanıma al al olmuş yanaklarıyla yaklaştı bir öğrenci. Örgülü saçlarını annesinin örmediği kesindi. Kapıyı vurduktan sonra önce kafasını uzattı odaya eğilerek. Girmek için izin isteğini belirtti önce. Sonra ellerini saklamak için yer aradı vücudunda ve telefon etmek isteğini söyledi zor bir hal. Böyle durumlara alışık olan şahıs “tamam” dedi. Sonra telefonunu çıkararak “Söyle dedi numarayı” emir verir gibi. Ama öğrenci emir soğukluğunda algılamadı. Hatta sevindi. Çünkü isteği yerine gelmişti. Belki de “Böyle emre can kurban” diye geçirdi içinden.

Çevir sesiyle başlayan umut bütün heyecanıyla devam ediyordu. Her geçen saniye muhatabı ile irtibatın sağlanmasına yaklaştırıyordu onu. Sonunda beklenen an geldi. Çünkü “alo” sesi konuşmanın başlangıcı idi.
Önce hal hatır soruldu. Nasıl oldukları falan… Nasılsa konuşma başlamıştı. Ve meramını açıklayacaktı az sonra. Yanında bulunan arkadaşlarıyla aynı köydendiler. Büyük umutla asıl soruyu bekliyorlardı. Çünkü kış çok sert geçiyordu her zamanki gibi. Kar yağışı aralıksız sürüyor, yolların açık olup olmadığını bilmiyorlardı. Ya yollar kapalıysa… İşte umutlarında vuslatında sonu demekti bu.
Başkasının telefonuyla konuşan öğrenci “yollar nasıl” sorusunu yöneltti muhatabına. Ve bir an yutkundu. Herkes ona bakıyordu. O bir umuttu. Ondan gelecek olumlu bir cevap o köye gitmek demekti. O gidemezse diğerleri de gidemeyecek demekti.

Ve acı bir sükût… Sonra can yakan bir açıklama:” Yol kapalıymış arkadaşlar. Bir metre kar varmış.”
Herkes sustu bir an. Kimi diğerine bakıyor, kimi yere. Gözlerindeki şaşkınlık içlerindeki hüznün bir yansımasıydı artık.
“Yollar kapalıymış…” Gidemiyoruz yani. Bu hafta daha burdayız… En az bir hafta daha hasretiz yakınlarımıza. En az bir hafta daha…
“Servisçiyi arayalım” dedi biri aralarından. “Bende telefonu olacaktı” dedi diğeri. Ve “Bir telefon daha edebilir miyiz” dedi bir diğeri…
“Tamam” dedi telefon sahibi resmi sesle. “Numarayı söyleyin” dedi ses tonunu değiştirmeden. Gömlek cebinden saklanmış kırış kırış olmuş bir kâğıttan okundu numara. Ve yeni bir umudun kapısı aralandı. Minicik titrek elleriyle kulağına götürdü saçları annesi tarafından örülmemiş öğrenci. Alo diye başlayınca konuşmaya yanındakiler umutlandılar yine.
“Ahmet Emmi nasılsın” diye başladı söze. “Bu hafta geliyor musun bizi almaya” sorusu odadaki herkes tarafından duyuldu. Gelen cevabı duymadan da anladı herkes. Çünkü karşıya söylenen söz manidardı. “Biz burada yirmi yedi kişiyiz.” Yani çok kişiyiz. Yani herkes parasını verecek. Yani bu kadar kişiyi bir arada bir daha bulamayabilirsin. Yani… yani…
“Gidemiyoruz arkadaşlar. Yol kapalıymış… Servisçi de gelemiyor.”
Bizim bedenimiz orada olmasa da ne olur. Biz orada olmasak da gönlümüzle orada değil miyiz? Kar ancak bedenlerimize mani olabilir. Hatta gidecek olanlardan daha hızlı varırız oraya. Gidecekler hala okulun bitmesini ve servisi bekliyor. Bak biz çoktan o topraklarda hissettik kendimizi.
Gönül bu… Kimse mani olamıyor ki… Nerde olacağı belli mi olur. Ama şimdi hepimiz ailemizin yanındayız değil mi?
Yarın mı?
Oraya daha var