content
30 Ağu

Genelkurmay’da Devir Teslimin Anlattıkları – 2 (Terör)

Çağlar AKAY

Bolu Olay Gazetesi Köşe Yazarı

Bilindiği gibi Başbuğ, görev aldığı bölgelerde ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı sırasında halkın arasına korkusuzca girerek onlarla sıcak ilişkiler kurmak konusunda çok başarılı. En başından beri çözümün “Terörü zihinlerden silerek” gerçekleştirileceğini düşünüor. En önemli görevin de siyasilere ve sivil unsurlara düştüğüne inanıyor.

Önümüzdeki dönemde TSK, siyasilerin oy uğruna dolaylı olarak körüklediği etnik bölücülüğü zihinde bitirmekle silahsız olarak ilgilenecek.

Hatta bence gelecek dönemki politikalarını da “Mustafa Kemal ve arkadaşları, ulusu oluşturan bütün unsurların varlığını ve olabilecek farklı alt kimliklerini hiçbir zaman inkâr etmemişlerdir. Farklı kimliklerini korurken, ortak paydalar üzerinde kendi istekleriyle birleşen ve bir üst kimlik altında yaşamayı kabul edenlere “Türk Milleti” ismini vermişlerdir. Bununla birlikte elbette, ortak paydalara ve üst kimliğe zarar verebilecek faaliyetlere de hiçbir zaman müsamaha göstermemişlerdir.” sözüyle açıkça anlattı.

Ben bu yaklaşımın TSK tarafından her defasında üstüne basa basa vurgulanması halinde DTP’nin ve PKK’nın elindeki kozların tükeneceğini düşünüorum. Kesinlikle çok doğru bir adım.

 Etnik bölücülük konusundaki bir diğer mesaj da bizim “Entel – Dantel” tayfasına. Her fırsatta ulus devletlerin çöktüğünü, Türkiye’de bunun zorla dayatıldığını, özellikle Kürt kökenli vatandaşlarımıza zulmediğini ve artık ulus devletin sonunun geldiğini söyleyen aydınlanmamış aydınlara güzel bir cevap veriyor.

“Bugün küreselleşmenin bazı baş aktörleri de küreselleşmenin olumsuzluklarına karşı koymak için, kendi ulusal yapılarını korumaya ve güçlendirmeye çalışmaktadırlar. Ulus devlet yapısını zayıflatmaya çalışmak ve tartışmak Türkiye’nin ülkesi, ulusu ile bütünlüğünü istememek demektir. Her konuyu tartışabilme özgürlüğü, devletlerin varlığını riske sokacak konuları içermez. Devlet içinde entelektüel tartışmaların yapılabilir olması, devleti ayakta tutan unsurların tartışmaya açılması anlamını taşıyamaz.”

 Bu konuda askeri operasyonlar dışındaki sorumluluğu 2 organa veriyor. Biri siyasiler, diğeri STK’lar. Fakat yine bu konuda önemli bir uyarıda bulunuyor.

“Gerektiğinde kişisel çıkarlarını aşabilen, toplumun genelini ilgilendiren konularda kamuoyu oluşturabilen vatandaşlardan oluşan “kamu çıkarını gözeten sivil toplum” oluşumuna sahip olan ülkelerin bu sorunu büyük ölçüde aştığı görülmektedir. Bu nedenle kendi çıkarları yerine, ülke çıkarlarını gözetebilen sivil toplum örgütlerine sahip olunması demokrasinin vazgeçilmez bir unsurudur.” Diyerek siyasi ve zümresel çıkarları gözetmek için kurulmuş STK’lara göndermede bulunuyor. Kendilerini demokrasi yıldızı ilan eden iktidarın maddi manevi desteğini alan “Taşeron” STK’ları dikkatli olmaya çağırıyor.

            Önemli görevlerden bir diğerinin de hukuka düştüğünü, mahkemelerin gereğini yapması gerektiğini vurgulamış.

            “Üniter devlet ülke, ulus, egemenlik unsurları, yasama, yürütme, yargı erkleri bakımından “teklik” özelliği gösterir. Üniter devlet eşitlik ilkelerinin korunmasının, bölgecilik ve ırkçılık, yapılmamasının ve azınlık yaratılmamasının garantisidir. Üniter devlet yapısına zarar verecek düzenlemelerden ve düşüncelerden kaçınılmalıdır” ve “Bazı kesimler etnik kimliklerinin anayasal güvenceye kavuşturulmasını sık sık ve açıkça dile getirmektedirler” sözü, yasaların tavizsiz biçimde yasama, yürütme ve yargı tarafından korunması ve uygulanması gerekliliğinin işareti.

            Bu sözün neresinden yargıya görev çıkardığıma gelince, sizlere bu iktidarın az kalsın bölücübaşını değil İmralı’dan, tamamen hapisten çıkarmaya giriştiğini hatırlatırım. Tanık koruma kanunu, eve dönüş yasası, itirafçılara ve teslim olanlara getirilen cezai indirimler ve terörist eşlerinin – akrabalarının ve yakınlarının meclisten tutun da devlet ihalelerine kadar birçok yerde olduğunu unutmamak gerekiyor. Ben, Başbuğ’un yargı erkinden de beklenti içinde olduğuna inanıyorum.

Yine Başbuğ’un konuşmasından bir bölümle bitimek istiyorum. Sanırım bugünkü yazıyı ifade eden bir kesit olcak. “Cumhuriyet ve ulus devlet rejiminin temel ilkesi erdemdir. Burada kastedilen erdem siyasal bir erdemdir. Bu ise demokrasi içinde yasalara saygı ve bireyin topluluğa bağlılığının ifadesidir. Bireyin topluluğa nasıl bağlı olacağı ise işin özünü oluşturmaktadır. Bu sorunun cevabı “Ortak Bilinç”, “Ortak Vicdan” kavramlarında bulunabilir.”

 TSK yeni dönemde terörle savaş için halktan, STÖ’lerden, yargıdan, yasamadan, yürütmeden, personelinden hatta tüm dünyadan “Erdem” bekliyor...

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank