content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

22 Kas

Evliya Çelebi’nin Hayran Kaldığı Şehir Aydın (Aydın Anılarım)

2 Eylül 2013’te Aydın Belediyesi’nin yurt çapında düzenlediği şiir yarışmasında birinci olduğum bana telefonla iletilmişti. Ödülümü 7 Eylül 2013 Cumartesi günü Aydın’ın Kurtuluşunun 91. Yılı töreni çerçevesinde alacağım söylenmişti. Aydın Belediyesi’nin internet sayfasına girip Kültür Sanat kısmına baktığımda şunlar yazıyordu:

"Aydın" konulu şiir yarışması aşağıdaki şekilde sonuçlanmıştır:

1. Birincilik Ödülü Harika UFUK

2. İkincilik Ödülü Şerife ÇINAR

3. Üçüncülük Ödülü Muhsin AKTAŞ

4. Birinci mansiyon ödülü Muhammet UYSAL

5. İkinci mansiyon ödülü Ayşe PASLANMAZ

6. Üçüncü mansiyon ödülü Ayten BOZKIR

7. Dördüncü mansiyon ödülü Miraç Furkan BAYAR

Dereceye girenlerin ve mansiyon alanların isimlerini öğrendiğimde içlerinde tanıdığım isimlerin olması beni çok sevindirmişti.  Şerife Çınar ile yıllar öncesinde internette tanışmıştık. Bir sosyal paylaşım sitesinde arkadaş listemdedir epeydir… Zaman zaman yazışıyorduk. Kısa kısa sohbetlerimiz oluyordu. Tanışıklığımız sanaldandı ama 6 Eylül 2013’te gerçek hayatta da birbirimizi tanıma fırsatı bulmuştuk. Şerife Çınar, o yarışmanın ikincisiydi. İnternetten yazıştık, telefonla görüştük. Aydın’a beraber gitmeyi kararlaştırdık. Şerife Çınar, İzmir’de yaşıyor; ben de Adana’da yaşıyorum. Adana’dan İzmir’e 08.40 uçağıyla gidecektim ve saat 10.00’da Adnan Menderes Havaalanı’nda buluşacaktık. O güne kadar birbirimiz sadece fotoğraflardan tanıyorduk. Ben onu gördüğüm ana kadar Şerife Çınar’ı iri yarı bir bayan olarak düşünüyordum.

Uçaktan iner inmez sağa sola bakmaya başladım ama havaalanı çok kalabalıktı, göremedim. Dışarı çıktığımda kalabalık arasında sağda ufak tefek bir bayan elinde çek çekli valiziyle duruyordu. Onun giden yolculardan olabileceğini düşünerek etrafa bakmamı sürdürdüm. Göremeyince telefon ettim. Bulunduğum yeri ve üzerimdeki giysiyi tarif ettim.  O arada az önce yanından geçtiğim bayanın da cep telefonla konuştuğunu gördüm. “Bak, elimi kaldırıyorum. Ben sizi gördüm.” Dedim. Sanki yıllardır gerçek hayattan tanışıyormuş gibi büyük bir sevgiyle kucaklaştık. Bizi Aydın’a götürecek olan arkadaşla buluşarak yola çıktık.

 İzmir- Aydın arası 115 kilometreymiş. Yaklaşık bir buçuk saatlik bir yolculuktan sonra Aydın’a vardık. Aydın Şairler Yazarlar Derneği Başkanı Şükrü Öksüz bizi karşıladı. Kalacağımız yere gittik. Elimizi yüzümüzü yıkayıp valizlerimizi odalarımıza bıraktık. Şükrü Bey bizleri aldı, yemeğe götürdü. Ödemiş köftesi yedik, ayran içtik. Şerife de Ödemişli imiş. Bu köftenin yanında közlenmiş bir yeşilbiber, oldukça kalın kesilmiş birkaç halka közlenmiş kuru soğan ile birkaç dilim közlenmiş domates yanında tuz ile kırmızı toz biber karışımı var. Köfteleri bu tuz-biber karışımına batırarak yiyorlar. Lezzetli ama bugüne kadar yediğim köftelerin hiçbiri Adana kebapla yarışamaz.

Yemek için Şükrü Öksüz’e teşekkür ettik. Hep beraber geze geze çay bahçesine gittik. Güzel bir sohbet sonrası Şerife, ben ve kızım Sena konaklayacağımız yere vardık. Şükrü Öksüz ve bizi oraya kadar getiren arkadaş ayrıldılar. Kızımla ben iki yataklı büyük odaya yerleştik.  Şerife de tek yataklı küçük odaya yerleşti. Şerife gerçekten çok sessiz, sakin, mütevazı, ılımlı, güzel huylu biri… Onu kızım ve ben çok sevdik. Güzel bakıp güzel gören insanlardan… Bozdoğanlılar Kültür ve Dayanışma Derneği binasının üst katında dernek üyesi Hamiyet Hanım vardı. Bizi beş çayına çağırdı. Güzel bir kahvaltı hazırladı ama ben aç değildim. Hiçbir şey yemedim. Sadece çay içtim. Hamiyet Hanıma yayımlanmış son şiir kitabımı imzalayıp hediye ettim.  İklim değişikliği beni biraz hasta etmişti. Hamiyet Hanıma bize göstermiş olduğu konukseverliği için buradan tekrar teşekkür ederim.

Bir süre dinlendikten sonra gezintiye çıktık. Akşam lokantalar erken kapanıyor. Saat 19.00 civarında açık bir yer kalmamıştı. Yolda pidecide çalışan özel giysili birini gördüm. “Kızlar,

pideciye götürür bu bizi, takip edelim.” Dedim. Besler Pideci’ye vardığımızda onlar da kapatmak üzereydiler. Kıymalı pide söyledik. Yanında da milli içkimiz ayran elbette… Pideler çok nefisti. Tavsiye ederim. Yemek sonrası çay da ikram ettiler. Şerife, bitiremedi bile… Kalanını -ki neredeyse hepsini- paket ettirdik. Biraz gezdik, gezerken Çine Köfte yazan bir lokanta gördük. Camda şöyle yazıyordu: “Beğenmeyene parası iade edilir.” Ben de “Bugün karnımız tok ama yarın geleceğiz. Yedikten sonra da beğenmediğimi söyleyeceğim. “ dedim. Lokantacı şakama güldü, “Yarın beklerim.” Dedi. Eve döndük. Sonra Şerife’nin arkadaşı aradı, buluşmak istedi. Hep beraber çıkıp Aydın’ı gezdik. Kazım Karabekir Paşa’nın büstünün önünde fotoğraf çektirdik. Bir parkta oturarak onu bekledik. Nurgül geldi. Dünya tatlısı bu hanımefendiye kızım da ben de bayıldık. Nurgül, bizi çay bahçesine götürdü. Kola, soda gibi içecekler içildikten dondurmalar yenildikten sonra ertesi gün Köşk’ün pazarının olduğunu, iş yerini de ziyaret etmemizden memnuniyet duyacağını söyledi. Pazar günü buluşmak üzere sözleştik. Konakladığımız yere döndük.

Sabah 10.30 tören var dediler. Biz de sabah erkenden kalktık.  Bir gün önce öğlen yemeğinden sonra gözümüze çarpan mim koyduğumuz bir gözlemeci vardı. Oraya giderken Uygun Kuaför’ün önünden geçtik. Kuaför, balkonda sigara içiyordu. Ona seslendik, randevu aldık. Kahvaltı sonrası geleceğimizi söyledik. Şerife simit peyniri tercih ettiyse de gözlemelerin tadına cebren baktırdım. Gözlemeler de gerçekten çok nefisti, çay da… Zeytin, peynir, domates, salatalık, yeşilbiber ve gözlemelerle mükellef bir kahvaltı yaptık. Sohbet esnasında onların da şiir sevdiklerini öğrendik. Şiirlerimizi okuduk. Koyu bir sohbete daldık. Adamcağız Çorumluymuş. Yıllar önce askerliğini Aydın’da yapmış. Burayı çok sevmiş ve buraya yerleşmiş. Evlenmiş, çora çocuğa karışmış. Önceleri demircilik yapıyormuş. Sonra burayı açmış. Bakmış ki gözlemeye talep çok karşı dükkânı da alarak işini büyütmüş. Gözlemeleri eşi, kızı, gelini birlikte hazırlıyorlarmış. Zaten dükkâna da eşinin adını vermiş. Eşi de yanımıza geldi. Ayrıca ikramlarda da bulundu. Gözlemecinin karşısında kuru bakliyat ve kuru incir satan bir yer vardı. Oranın sahibi de şairdi. Şiirlerini gösterdi bize, biz de çok beğendik. Şükrü Öksüz ile tanışmasını söyledik. Bize incir ikram etti, muhteşemdi. Bugüne kadar yediğim en güzel kuru incirdi. “Adana’ya dönerken alırız.” Dedik ama oradan almak kısmet olmadı. Çok üzüldük.

Bir gün öncesinden kızım ve Şerife Çınar arkadaşım Hükümet Caddesi üzerinde bir kuaför bulmuşlardı. Tören için getirdiğimiz giysileri giymeden çıkmıştık. Kahvaltı sonrası kuaföre gittik, Şerife, saçını yıkatıp fön çektirmek istedi. Ben yıkatmadan fön çektirmek istedim ama kuaför : “Yıkayalım daha iyi olur.” Dedi. O arada törene yetişeceğimizi öğrenince bu törenlere kendisinin de katılmak istediğini, işi dolayısıyla pek katılamadığını, her yıl yaşlı bir kadının köyden gelerek törene renk kattığını anlattı. Saçımı yıkayıp fön çekmeye başladıklarında Şükrü Bey telefonla beni aradı. “Hemen gel, ödül töreni saat 10.00’da olacak. Sadece birinciye şiir okutacaklar. Acele et.” dedi. Kıyafetim konaklama yerinde, saçlarım ıslak ve ben çaresizim. Kızıma giysilerimi kuaföre getirmesini söyledim. Orada giyindim. “ Lütfen saçıma fazla özenmeyin, saçımı sadece kurutun.”  dediysem de özendiler, güzel bir şekil verdiler.

Saat 10.20’de tören alanına vardığımızda sıram yeni geçmişti. Adana’dan bu tören için geldiğimi, şiirimi okumak istediğimi, tören saatinin 10.30 olarak söylendiğini, söylenilen saatten 10 dakika erken geldiğimi bir çırpıda anlattımsa da dinletemedim. “Resmi törendir. Aydın Belediyesi Sergi Salonu’nda Atatürkçü Düşünce Derneği Aydın Şubesi ve Aydın Şehit Aileleri ve Gazileri Dayanışma Derneği işbirliği ile açılan ‘Kurtuluşunun 91. Yılı'nda Aydın ve Kurtuluşun Kahramanları’ konulu fotoğraf sergisinin açılışında şiirinizi okursunuz.” Dediler. Önce bu törene yetişemediğim için üzüldüm ama diğer töreninin de son derece anlamlı olduğunu düşünerek orada birincilik kazandığım “Aydın Güzellemesi” adlı şiirimi okuyacağım için mutlu oldum. O sırada ödül kazanan diğer arkadaşları ve jüri üyelerini de gördüm. Ayşe Paslanmaz, Şerife Çınar, Şükrü Öksüz dışında hiçbirini tanımıyordum, orada tanıştık. Naim Özdamar bana “Seveceksen Bugün Sev” adlı şiir kitabı ile “Jeotermal Enerji Çevre ve Tarım” adlı Aydın Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu 1 Numaralı yayınını adıma imzalayarak armağan etti.

Mehmet Orhan Bey ise babasına ithaf ettiği “Çizgilerde Yolculuk” adlı kitabını imzaladı. Şükrü Öksüz ise “Sevgi Dünyası” ve “Bendeki Sevgi” adlı şiir kitaplarını adıma imzaladı. O tarihte son kitabı baskıda idi. Aydın Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nden Osman İrik Bey, bize ödüllerimizi teslim etti. Şık bir plaket ve güzel bir de diz üstü bilgisayardı ödüllerim… Ayşe Paslanmaz da yorucu yolculuk sonucunda henüz Aydın’a varmıştı ve haliyle törene yetişememişti. Onu gördüğüm için çok sevinmiştim. Sarıldık, birlikte bol bol fotoğraf çektirdik. Şerife ise ikinci olduğu için ödülleri plaket ve çok güzel bir fotoğraf makinesi idi. Yarışmada üçüncü olan Bursa’dan Muhsin Aktaş, Aydın’a gelmemişti. Onun ödülü de plaket ile kol saati

idi. Mansiyon alanlara ise sadece plaket verdiler. Seçici kurul başkanı ve kurul üyeleri de yetişemediğimiz tören de ödüllerini almışlardı.

Seçici Kurul Üyeleri:

1) Şükrü ÖKSÜZ Aydın Yazarlar ve Şairler Derneği Başkanı (Şair-Yazar-Gazeteci)

2) Ünver PAZARLI Edebiyat Öğretmeni (Aktif )

3) Naim ÖZDAMAR Edebiyat Öğretmeni (Emekli)

4) Mehmet ORHAN Öğretmen Şair

5) Yaşar UYAR Öğretmen Şair

Ödül alanlar, jüri başkanı, jüri üyeleri ve bir de kızım hep birlikte Aydın Belediyesi’ne gittik. Çok görkemli ve tertemiz, yeni bir binaydı. Bizi geniş bir salona aldılar. Çay ikram ettiler. O sırada değerli ağabeyim Söke Şairler ve Yazarlar Derneği’nin üyelerinden, Sarı Zeybek Dergisi’nin yazar ve şairlerinden Metin Akdeniz beni görmeye geldi. Söke’den gelirken benim bir fotoğrafımı internetten bulmuş, büyüttürmüş, çerçeveletmiş ve beni öven sözler yazdırmış. Bu fotoğrafı bana armağan etti. Çok mutlu oldum ama seçtiği Adana Tüyap’ta toplu çekilmiş çok berbat çıktığım bir fotoğrafımdı ama önemli olan bunu düşünmesi ve bana sürpriz yapmasıydı.

Saat 14.00 civarında kokteyl başladı. Aydın Belediye Başkanı Sayın Özlem Çerçioğlu ve Atatürkçü Düşünce Derneği Aydın Şubesi Başkanı Günver Güneş ile Aydın Şehit Aileleri ve Gazileri Dayanışma Derneği Başkanı Sevil Esin çok güzel ve anlamlı konuşmalar yaptılar. Ben şiirimi okudum. Şiirim çok beğenildi. “Aydın’ı bu kadar güzel anlattığınıza göre Aydınlı olmalısınız.” Dediler.  Bir Adanalı olarak bu sözlerden gurur duydum. Geçen yıl bir yarışmada birinci olduğum “Efeler Diyarı İzmir” şiirim için de benzer sözler duymuştum. (Bu övücü sözler, beni şımartmıyor aksine güçlendiriyor. Daha güzel eserler vermem için destek oluyor. )

Fotoğraf sergisini gezmeye başladık. Aydın’ın işgal yıllarından Yunan arşivlerinden alınmış fotoğraflar da vardı. Aydın’ın kurtuluşunda yararlık gösterenlerin dışında İstiklâl Savaşı’ndan bu yana verilen Aydınlı bütün şehitlerimizin fotoğrafları da sergileniyordu. Çok duygulandım, gözlerim dolu dolu oldu. Ağlamamak için kendimi zor tuttum. Sergiyi gezdikten sonra Aydın Belediye Başkanı Sayın Özlem Çerçioğlu plaketlerimizi takdim etti. Törene yetişemediğimiz için Aydın Belediyesi Kültür Müdürü Osman Bey’in elinden almıştık. Aydın için yazdığım şiirimi Aydınlılara okuma fırsatını bulduğum için sevinçliydim. Ayrıca plaketlerimizi başkanın elinden aldığımız için de huzurluyduk. Aydınlılar çok şanslılar. Böyle bir belediye başkanları olduğu için çok mutlu olmalılar.

Buradaki tören bitince hepimiz Naim Özdamar Bey’in arabasına bindik. Ayşe, Nevşehir’e döneceğini söyledi. Otobüs biletini aldı ama daha otobüs saatine çok vardı. Biz de Köşk ilçesine gidecektik. Kızım Sena, kuru incir almak üzere oraya gitmek istiyordu. Ayşe de bizimle geldi. Şerife’nin arkadaşı Nurgül ile sözleşmiştik. Naim Bey de o tarafa gidecekmiş. Naim Özdamar Bey’in de incir satan arkadaşı varmış. Hep birlikte önce incir satan arkadaşının bahçesine gittik, birkaç kilo incir aldık. Sonra Naim Bey bizi Pazar yerine bıraktı. Ona teşekkür ettik ve Nurgül ile buluştuk.

Sohbetlerimiz oldukça renkliydi. Bir ara Nurgül’e yardım edelim dedik. “Buyurun, çok güzel çiçeklerimiz var.” Dedim ama alan çıkmadı. Hepimiz birer birer denedik ama tutturamadık. Sadece Ayşe Paslanmaz başarılı oldu. Ufak tefek alış verişler yaptık. Ayşe’nin otobüs saati yaklaşıyordu.  Minibüse binerek Aydın’a döndük. Ayşe’yle vedalaştık, onu terminalde indirdik. Biz yola devam ettik. Konakladığımız yere döndük, giysilerimizi değiştirdik. Acıkmıştık. Bir akşam önce gitmeye karar verdiğimiz Çine Köfteci’sinin yolunu tuttuk. Şerife yemek istemedi, sadece çorba içti. Çine köftesi çok lezzetliydi. Şerife’ye de tattırdık. Ben daha ilk köfteyi yemiştim ki lokantacı yanıma gelerek : “ Hanımefendi köfteyi beğendiniz mi?” dedi. “Çok beğendim.” Dediğimde de bir gün önceki şakamı hatırlattı. Gülüştük. Yemeğin üzerine çaylarımız da geldi. Çaylar, müessesenin ikramıydı.

Akşam Sanatçı Sıla’nın konserin vardı. Aydın Belediyesi Aydın’ın kurtuluşu dolayısıyla böyle halka açık bir konser organize etmişti. Yollar ışıl ışıldı. Halka açık konserleri pek sevmem çünkü ben ayakta fazla duramam. En çok 10 dakika dayanırım, sandalye veya bank aramaya

başlarım. Bir de ağır bir ameliyat geçirdiğim için itişip kakışmaların yarama zararı olur diye korkarım. Şerife ile Sena çok niyetlendiler ama ben biraz mızıkçılık ettiysem de onlara uydum. Kaldırım taşlarına oturduk herkes gibi ama sanatçıyı göremedik, sadece sesini duyduk. Dev ekrandan bile tam göremedik Sıla’yı... “Bu eziyete değmez. Televizyondan izleriz veya kasetini dinleriz.” Diye Şerife ile Sena’yı ikna ettim. Konakladığımız yere döndük.

Pazar sabahı kahvaltı yapmak üzere bir yer aradık. Nazar adında çok güzel bir pastane bulduk. Dört dörtlük bir sabah kahvaltısından sonra hediyelik incirler almak üzere kuruyemiş dükkânına gittik. Pazar sabahı daha geç açılıyormuş. Açılış saatini bekledik. İstiklâl Caddesi’ndeki Efe heykelinin önünde fotoğraflar çektirdik. Dükkân açıldığında ilk müşteri bizdik. Köşk’e giderken kuru incir almıştık ama onlar açık, kilo ile satılan incirlerdi. Kutulular da en az beş kiloluktu. Biz şık kutu, sepet veya farklı ambalajlarda lezzetli ve görsel hediyeler almak istiyorduk. Tuğba adlı kuruyemişçide aradığımız her şeyi bulmuştuk.

Artık yavaş yavaş toplanma zamanı gelmişti. Uçağımız Pazar akşamı saat 20.20’deydi. İzmir’deki arkadaşımız aradı, bizi almaya geleceğini söyledi. Arkadaşımız geldiğinde eşyalarımız hazırdı. Hemen arabaya koyduk. Yolda fikir değiştirdik. İzmir Urla Çeşmealtı’na gittik. Öğle yemeğimizi orada yedik. Denizi seyrederek çay içmek en büyük zevkimdir. Deniz kıyısına kadar yürüdük. Deniz oldukça dalgalıydı. Yine de çaylarımızı zevkle içtik, İzmir’e doğru yola çıktık. Ben biraz telaşlı bir yapıya sahibimdir. Havaalanına erkenden vardık. Arkadaşlarla vedalaştık. Şerife Çınar arkadaşım metroya binerek evine gitti.

Akşam Adana’ya dönerken Aydın’a gitmenin güzelliğini bir kez daha usumdan geçirdim. Güzel insanlarla tanışmanın hazzını yüreğimde hissettim. Aydınlıları çok sevdim. Sıcak, saygılı, misafirperver, cömert insanlar… Aydınlı güzel insanlara yarışmada birincilik kazandığım şiirimle tekrar teşekkür etmek istiyorum.

AYDIN GÜZELLEMESİ

Kuzeyinde Manisa, İzmir Ege’nin dili;

Meltem gibi okşayan yelleri var Aydın’ın.

Güneyinde Muğla’yla doğusunda Denizli;

Değerli nice komşu illeri var Aydın’ın.

Ömürleri uzatan sağlıklı havası var,

Bereketli toprağı, Menderes ovası var,

Bitkileri şifalı, her derde devası var,

Bağlarında mis kokan gülleri var Aydın’ın.

Heredot âşık olmuş, bambaşka demiş iklim,

Gökyüzü masmavidir, yeryüzü yeşil kilim,

Dünyada benzersizdir, apayrıdır bu ilim,

Defne dalları tutan elleri var Aydın’ın.

Tarım geçim kaynağı, üretimde incidir,

Zeytin, incir, kestane ülkemde birincidir,

Onu verimli kılan çiftçinin bilincidir.

Dünyanın pazarında malları var Aydın’ın.

On dördüncü yüz yılda Aydın adını almış,

Evliya Çelebi de buraya hayran kalmış,

“Dağlarından akan yağ, ovalarından balmış.”

Kibar, nazik, pek tatlı dilleri var Aydın’ın.

Yörük Ali Efe mert, kahramandır bilinir,

Adını duyan korkar, yeryüzünden silinir,

Heykelini görmeye koşa koşa gelinir.

Saygı, sevgi, güzellik selleri var Aydın’ın.

Geçmişe meraklıysan örenlerinde ara,

Apollon tapınağı, Karpuzlu, Mastaura…

Kuşadası ve Didim turizmde bir numara,

Tarihin çağlarında yılları var Aydın’ın.

Nazilli, Karacasu, İncirliova, Çine,

Öyle bir yerleşmiş ki yüreğimin içine,

Dünya’yı gezip görsen gitsen Asya’ya, Çin’e

İnsanlara yön veren yolları var Aydın’ın.

Bozdoğan’la Buharkent, Koçarlı, Sultanhisar,

Germencik, Söke ve Köşk, Kuyucak, Yenipazar,

On yedi ilçesiyle yurduma ışık saçar,

Herkese örnek olan halleri var Aydın’ın.

Yiğitlerin, mertlerin, efelerin otağı,

Yörüklerin diyarı, aslanların yatağı,

Sanatla sanatçıyla bitmez kültür atağı,

Evrene kucak açmış kolları var Aydın’ın.

HARİKA UFUK

(18 Temmuz 2013- ADANA)

HARİKA UFUK

ADANA

12.11.2013

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank