content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

07 Haz

Evlilik mi Ev Arkadaşlığı mı?

Gün içinde yoğun trafik, iş telaşı, müdür kaprisi derken, erkekler eve döndüklerinde içleri geçmiş oluyor. Yemekten sonra kendilerini koltuğa kadar sürükleyebilmişlerse kendilerini şanslı sayıyorlar. Ondan sonrası biraz uyuklama faslı, biraz televizyon derken, “Üşüyeceksin burada!” sesleri arasındaki dürtmelerle sürünerek yatağa gidiş…

Ertesi sabah telefon alarmıyla bir önceki günün tekrarı... İşyerinden telefonla yapılan kısa kısa konuşmalar ve her geçen gün bir birinden uzaklaşan aile bireyleri…

Herkes kendisini bir şeye kaptırmış gidiyor. Sadece trafik değil insanları yoran ve hırpalayan. Gün içinde gelen bir dolu anlamlı-anlamsız mesajlar... Her gelen mesajla telefona yönelme... Sonra hiç ilgisi olmayan mesajı sileyim derken, gereksiz birçok işe kafa yoruyoruz.

Bir de e-postalar var… Onlara da bakmak lazım! Orada da tablo aynı... E-posta adresinizi bulan şirketlerin reklam alanına dönüşmüş e-posta kutunuz. Temizle temizle bitmiyor! E, birde twitter-face hesabınız falan da varsa onlara da bakmak lazım. Bir de “Haberleri kaçırmayalım!”, takip edilen dizilerle “Biraz oyalanalım.” derken… Koltukta uyuyan erkek manzaraları da kaçınılmaz oluyor.

Her şey güzel, herkes memnunsa sorun yok! Ama aynı anda yatamayan eşlerin bozulan cinselliği bin türlü cinsel problemi beraberinde getirir. Biyolojik yapı ihtiyaçları giderilmediğinde sanal yollarla doyum arayışına girebilir. Ya da biyolojik yapılanma zamanla hantallaşabilir.

Bir adam/kadın yatağında yalnız uyumak için evlenmez. Yatağında yalnız bırakılan adam/kadın ve kendisini televizyonla, internetle oyalayan adam/kadın zamanla birbirinden uzaklaşır. Yalnız bırakılan taraf bir süre sonra yalnızlığın verdiği acıdan uzaklaşmak için işine veya çocuklarına daha fazla yapışır. Ya da dışarıya yönelir…

Önce yalnız bırakılan, en önce dışarıya yönelen olur. İlk giden, ilk yalnız bırakılandır genelde. Yalnız bırakan taraf şaşkındır. Nedenini anlayamaz bir türlü. Ama çoğu kez neden çok açıktır. En az önemsediğimiz şey, en fazla canımızı acıtır sonrasında. En fazla ötelediğimiz şey, en çok ihtiyacımız olandır esasında.

Herkes diğerinden anlayış ister. Yorgunluğa anlayış, yoğunluğa anlayış, parasızlığa anlayış, dizinin bitmeyişine anlayış, uykunun gelmesine anlayış… Ama sadece ister insan, hiç dönüp de diğerinin ihtiyaçlarına bakmayı (içinden gelerek) denemez. Dönüp kendine de bakmaz…

Başka insanlar için yapılabilecek fedakârlıklar, eş için yapılmaya değmez görülür zamanla. Dışarıda gülen yüzler, eve gelince şarja takılmış telefonlar gibi sessizleşir.

Birbirleri söz konusu olduğunda bencilleşen eşler, eş olmayı unutup, ellerinden geleni birbirlerine karşı esirgemeye başladıklarında duygular geriye çekilmeye başlar.

İçlerindeki tembel, bakımsız adamı/kadını eve geldiklerinde ortalığa salıveren eşler için durum her geçen gün daha da vahimleşir…

Çözüm mü? Cevap çok açık değil mi? Söylediklerimi yapmadığınızda sorun zaten çıkmamış olacak… Neler yapmamız gerektiğini hepimiz biliyoruz aslında. Asıl bilmediğimiz, karşımızdakine yapmadıklarımızı fark etmemek.İnsan davranışlarını ihtiyaçlar ve korkular belirler.Meşru alanda doyurulmamış ihtiyaçlar lüzumsuz alanlarda doyurulmaya çalışılır. Muhabbet ihtiyacının msn le ne kadar doyurulabileceğini siz düşünün. Ya da arkadaş olma ihtiyacının facebooke ile karşılanıp karşılanamayacağını…

Her gün yirmi saniye sevdiğiniz adamın/kadının gözlerinin tam içine bakmayı bir deneyin, bakın neler oluyor? Her kadının kendisini seven, kendisine güven veren bir eşe ihtiyacı vardır. Haber bültenini seyrettiğiniz kadar demiyorum! Yirmi saniye eşinizi seyretseniz her şey çok farklı olacaktır.

Her erkek, kendisini önemli hissettiği, kendisini hayatının dışında bırakmayan bir kadına ihtiyaç hisseder. Kendi evinin kapısını kendi anahtarıyla açtığı bir eve gelmek istemez! Evdeki bir koltuk kadar bile değerli olmadığını bilerek yaşayamaz…

Her kadın da kendisini önemseyen bir adama ihtiyaç hisseder. Kendisine güvenebileceği bir adam ister. Eşinin hayatında onun işinden, arkadaşlarından, internetten daha az değerli olmak istemez. Maçları ve maç yorumlarını izlerken uyuklayan bir adam istemez.

Herkesin istediği bellidir de kimse almadan vermek istemez. Hatta bazıları alır fakat vermez. Bazıları da hem vermez hem de mızmızlanan tarafla alay eder, üstüne bir de karşı tarafı suçlar. İşte o zaman evlilik bitmiş, ev arkadaşlığı başlamış demektir. O da bir süreliğine…

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank