content Eğitimci Yazar Şair
19 Haz

Eğitimin Toplumla Olan İlişkisi

Bakış:  Eğitimin Toplumla Olan İlişkis

Sevgili okurlarım, Toplumun temel sorunlarını ve genel gerçeklerini çeşitli kaynaklardan okur veya duyarız. Kimi zamanda sanatçılarımızın, yazarlarımızın yapıtlarına konu olur. Kimi zamanda ekonomistlerin, sosyal ve siyasi bilimcilerin çözüm arayışlarına şahit oluruz. Bu nedenle, düşünülen, yapılmak istenen ve yapılanların sonuçlarına bakmamız gerekir. Temel kaynak insan olduğuna göre, ele alınacak sorunların kökten çözümünün nasıl sağlanabileceğine bakılmalıdır.

Bu temel sorunların ve gerçeklerin öncesi nedir? Sorunların sonrası ne olacaktır? Buna, nasıl bir toplumsal işlev kazandırılır? Toplumun sorunlarına nasıl bir çözüm bulunabilir? Bütün bu düşünceler bir sistem dâhilinde, sorunların önceliğine bakılarak ele alınmalıdır. Sonucun nasıl bir gelişme göstereceği bilimsel verilere dayandırılmalıdır. Bundan sonrası içinde, amaca ulaşmanın gerçek düşünceler ışığında, köklü bir çözüm çalışması yapılıp ortaya konulmalıdır.

Bu çalışmalar milli politikalar haline getirilmeli ve devleti yönetenlerin vaaz geçilmez programlarına dönüştürülmelidir. Ancak o zaman bu işlevin sağlıklı oluşması, sağlanabilir. Vatanını ve milletini seven, iş bilir siyasetçilerimiz ve devleti yönetenlerimizle birlikte çalışacak bilim adamlarımız, ekonomistlerimiz, iş adamlarımız ve eğitimcilerimizin her hususta ortak bir uzlaşma sağlamaları gerekir diye, düşünmekteyim.

Bu tür çalışmaların uygulaması, gerçekçi programlarla başarıya ulaşılır. Bu çalışmaların sonucu, doğallığı, nesnelliği ve bilimsel güvenliği sağlar. Bu şekilde bir çalışma yapıldığı takdirde, halkımızı daha iyi eğitebiliriz. Halkın eğitilmesi demek, eğitimli bir toplumun oluşumunu sağlamak demektir.

Bu düşüncelerimi yazarken, aklıma Milattan Önce yaşamış olan, Çin ozanı Kuan Tzu’nu söylemiş olduğu bu şiiri yazmak geldi. Kuan Tzu halk için yapılması gerekenleri bakın şiirinde nasıl ifade etmiştir.
“Bir yıl sonrasını düşünüyorsan tohum ek,
Ağaç dik, on yıl sonrası ise tasarladığın,
Ama yüz yıl sonrası ise düşündüğün, halkı eğit.
Bir kez ürün verir ekersen tohum,
Bir kez ağaç dikersen on kez ürün verir,
Yüz kez ürün olur eğitirsen halkı.
Balık verirsen bir kez doyurursun halkı,
Öğretirsen balık tutmasını hep doyar karnı.”
Kuan Tzu

Ozanın söylediği ve asırları aşarak bize kadar ulaştığı bu anlamlı dizeleri, günümüzde de geçerliliğini korumaktadır. Halk için söylenen ve halkın yararına olan örnek sözlerin, söylendiğiyle kalmaması ve istifade edilmesi gerekir diye, düşünüyorum. Görülen o dur ki, içinde bulunduğumuz tablo pekte iç açıcı değildir. Vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu işsiz ve milli gelirden payına düşeni alamamakta ve insanca bir yaşam sürememektedir. Bu durumun böyle oluşu, aklıma bir soruyu getirmektedir. Acaba halkımızın eğitilip geliştirilmesinden korkuluyor mu?

Kanaatim odur ki, insanlarımızı günü birlik oyalayıp, hallerine şükür ettirilmek işlerine gelmektedir. Bu durum benim içimi acıtmaktadır. Bizim insanlarımız böyle bir safsatayı hak etmemektedir. Bu halkın, oluşturduğu toplumu çağın gerisinde bırakmaya hiç kimsenin hakkı yoktur ve de olmamalıdır. Ülkemizde, cumhuriyetin temel değerlerinde var olma ve insanca yaşama hakkı, hiçbir zaman geri kalmışlık olmamalıdır. Bu durum demokrasinin eşitlik ilkesine haykırı ve terstir. Toplumu Yönetenler” birinci derecede bu sistemsizliğin var oluşundan mesuldürler ve halkımızın eğitimsiz kalışında sorumludurlar. Bu durum, insanlık ayıbı ve insanların evrensel değerleriyle de bağdaşmaz.

Bu yazımda Kuan Tzu’nun şiirinde bahsetmişken, birde büyük eğitimci yazar Bertrand Rüsell’in eğitimle ilgili görüşlerine bakalım. “Eğitim bir kimseyi duyguca, davranışça, görgüce istenilen yanı güdülen ereğe göre biçimlendirmek işi”dir, der. Bu düşünceyi ele aldığımda, şunu görmekteyim: Eğitimle, bazı alışkanlıklar, davranış biçimleri ve bir dünya görüşü kazanırız. Ünlü düşünür, özellikle eğitimin üç amacı üzerine durmaktadır. Her üç amaç insanı hem ayrı ayrı hem de topluca biçimlendirmektedir. “Bunların ilkine göre eğitimin tek amacı yetişme olanakları sağlamak ve engelleyici etkileri ortadan kaldırmaktır. İkinci kurama göre eğitimin amacı, bireye kültür vermek ve onun yeteneklerini mümkün olan en geniş ölçüde geliştirmektir. Üçüncüsü, eğitimin birey yönünden değil, toplum yönünden ele alınmasının gerektiğini, görevinin yararlı yurttaşlar yetiştirmek olduğu dur,” der.

Görüldüğü gibi, eğitim ister bireye, isterse topluma yönelik olsun, tüm insanlığı kapsamaktadır. O zaman şapkamızı önümüze koyup düşünmek zorundayız. Sağlıklı toplumun oluşması için “Toplumu Yönetenler ve Yönetilenler” e sormamız gerekir: Şimdiye kadar ne olduysa oldu. Onu bir kenara koyalım. Gelin bundan sonrasının önlemini alalım. Bu hususta nelerin yapılması gerekirse hep birlikte yapalım. Gelecek kuşaklara iyi bir Türkiye toplumu bırakalım. Bu ülkede yaşayan bizler buna mecburuz. Haksi halde daha kötü günler yaşarız. Sevgi ve Saygımla.

Mürsel Adıgüzel
Eğitimci Yazar ve Şair

Etiketler :

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

2 Kere Cevaplanmış to “Eğitimin Toplumla Olan İlişkisi”

  1. 1
    hacer ateş Says:

    Güzel yorumlamışsınız hocam. Eğitim düzeyi ve gelişim üzerinde durduğunuz bu konuda savunucu durumundayız ve bu düşüncelerin tamamen arkasındayız.

  2. 2
    saime Says:

    kalemize yüreğinize saglık, saygılar



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank