content

08 Ara

Dolar Esaretinden Nasıl Kurtuluruz?

‘Ekonomi, iktisatçı ve bürokratlara, eğitim, MEB ve öğretmenlere, sağlık doktorlara, ziraat ve gıda da mühendislerine, şehirler de mimarlara bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir' desek, ‘medya da gazetecilere bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir' cevabına hak veririm.

Bu cümlelerim sıradan bir eleştiri değil, üretilen sahte, seküler ve materyalist zihnin bizi sürükleyeceği ve hatta sürüklediği uçuruma dikkat çekmek içindir.

Malum son günlerde dolar kuru ve faizle yatıp kalkıyoruz. Dolarları, TL'ye çeviriyoruz. Peki, bu çaba doların çıkışını durdurur mu? Hiç kuşkusuz yarar sağlar ama kalıcı olacağını sanmam.

Çoğu kez, dayatılan gündemi tartışmaktan gerçeğin uzağından geçer gideriz. Türkiye'nin güçlenmesinden rahatsız olan herkes siyasi, iktisadi, sosyal ve nesebi tökezleme yaşamamızdan memnuniyet duyar ve hatta bunun için çaba harcar. Bunda şaşılacak bir durum da yoktur.

Ancak tabii ya da doğru olmayan şey, batının yol açtığı sorunumuzu yine batılın reçeteleri ile çözmeye kalkmak. İşte bize en büyük zararı bu verir.

Kimileri, sen ne anlarsın iktisattan dese de, işte tam da bu nedenle çözüme dair düşüncemi kayda geçirmekten yanayım.

Tavsiyeleri listelemeden evvel, bugünkü para politikalarına nasıl geldiğimizi, bize yanlış elbisenin nasıl giydirildiğini ve halen sürdürülen para ve dolar politikaları konusunda kısa bir yakın tarih bilgisi aktaralım.

BAŞIMIZA ÖRÜLEN BRETTON WOODS ÇORABI

İkinci cihan harbinin sonuna gelinmiştir. Şeytani merkez Londra'dan, Washington'a taşınacaktır. Yıl 1944. 44 ülkeden 730 kukla delege, ABD'nin Bretton Woods kasabasında toplanır. Dünya Bankası ve IMF'in kurulma kararlarına imza attırılır.

Bu toplantıda alınan bir kararla bize “ABD Doları” diye yutturulan para, 1915'de 4 Siyonist satanist ailenin 9 şirketi tarafından ele geçirilmiştir. Sıra doları dünya çapında geçerli tek para haline getirmektir. İşte “Bretton Woods Anlaşması” denilen bu dayatmada, satanistlerin parası dolar dünya parası ilan edilir.

Onların tabiriyle dolar, ortak ticaretin tek kambiyo parasıdır.

1 Dolar 0,88867 gr altına eşitlenir. Ya da 1 ons altın, 35 dolar edecektir.

Diğer ülkelerin parasının değeri de altın üzerinden değil, dolar üzerinden belirlenecektir.

BIS ÇIKMAZINA DİKKAT

Biraz geri gidelim…

Bu kez yıl 1930. Siyonizm'in merkezlerinden biri olan İsviçre'nin Basel şehrinde Satanist baronlar, ‘Bank for International Settlements' (BIS) adlı uluslararası dokunulmazlığı olan bir banka kurarlar.

TCMB'da dâhil hiçbir merkez bankası, merkez bankaları kur ve faiz politikalarını, bu ‘Uluslararası Ödemeler Bankası'na sormadan belirleyemez.

Bizim “özerk” denilen Merkez Bankamız göbekten BIS'e bağlı. BIS'in yönetim çekirdeğini, “daimi değişmez / ex officio” denilen İngiliz ve Amerikalılar oluşturur. Yönetim kurulu ise; Amerika, İngiltere, AB (Almanya, İtalya, Belçika) kurucu devletlerinin merkez bankası temsilcilerinden oluşur.

Bize düşen veya layık görülen rol ise “emredersiniz” demek. Bu gazetede yazdığım ilkyazı “BIS ya da Erdoğan'ın savaştığı merkez” idi. Meraklısı linke tıklayıp tekrar okuyabilir.

Nasıl günümüz tıp dünyasının (teşbihte hata olmasın) Kâbe'si veya kıblesi, ABD'nin FDA'i ise, para politikacılarının kıblesi de, BIS.

Satanist Tapınakçıların FDA, BIS ve FED'ine tapınmaktan vazgeçmeden özümüze dönemeyiz. Bu put galerileri bizi götürse götürse şirk ve iflasa götürür.

VİETNAM SAVAŞI VE DOLARIN İÇİNİN BOŞALTILMASI

ABD, 1963'de on yıl sürecek ve hezimetle neticelenecek olan Vietnam savaşına girişti. Bu alçak savaşta, taraflardan 412 bin kişi öldü, 1 milyon 490 bin kişi de yaralandı.

Vietnam'da bataklığa saplanan ABD, insanlığın başının belası ve şeytanın şirketi Monsanto'nun geliştirdiği ve “Turuncu Madde / Agent Orange” olarak şöhret yapacak olan biyolojik silaha müracaat etti.

Dokunduğu yeri yakan dioksin içerikli bu pestisit görünümlü biyolojik silah, Vietnam'ın yoğun bitki örtüsünü yok ederek, bölge halkının ve Kuzey Vietnamlı savaşçıların saklandıkları ormanlık alanların ortaya çıkmasını sağlamak ve gıdaya erişimini engellemek için yerleşim yerleri dâhil, insanların yaşadığı her yere uçaklarla 80 milyon litre turuncu madde döktüler. 7,4 milyon hektarlık arazi kül oldu.

Bu yüzden 1,5 milyon insan öldü. Milyonlarca engelli doğum yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Kızılhaç'a göre halen bu yüzden 4 milyon civarında Vietnamlı günümüzde sakat kaldılar, ya da buna bağlı ağır hastalıklarla boğuşuyorlar.

vietnam
Vietnam'da ‘biyolojik silah turuncu madde' maddenin yol açtığı dramdan bir kare

Neticede, ABD ekonomisi iflasın eşiğine geldi. 1971'de ABD tek taraflı olarak doların, altına olan endeksini kaldırdı. Karşılıksız para basmaya başladı. Bu sayede, yenildiği savaştan galip çıktı. O gün bugündür ABD'yi hep birlikte finanse ediyoruz.

Bir yıl çalışıyoruz. Bir kur, faiz ve borsa numarası çekip, herkesi kazancımızı hortumluyorlar. Bizim “batının kölesi durumundaki iktisatçılar” bön bön bakmaya devam ediyor ve ettiriyor.

TÜRKİYE ALTIN CENNETİ

Önceki gece saat 01:30 gibi yazımı bitirdim. Son kelimemde iken bilgisayarım dondu, bir süre sonra açıldı. Açıldığında yazımın 1111, 22222, 33333 ve 44444 olarak değişti(rildi)ğini gördüm.

Yeniden yazmak zor ve bire bir aynı olmasa da dün sabah yeni bir yazı kaleme kaldım. İşin ehli dosyayı inceledi, ‘makro çalıştırma müdahalesi'nden söz etti. Belki doğrudur. Bu önemli değil. Önemli olan şey, bizim altın zengini olduğumuz. Üstelik bu sadece TCMB'deki rezerv.

Türkiye, altın rezervi bakımından 2012'de 302 tonla 16. Sırada iken, 2016'da 475 tonla 11. sıraya yükselmiş. Çok güzel ve sevindirici bir politika ve gelişme.

Dünya Altın Konseyi (World Gold Council)'in Ağustos 2016 verilerine göre,
1- ABD'nin 8.200,
2- Almanya'nın 3.345,
3- İtalya'nın 2.451,
4- Fransa'nın 2.435,
5- Rusya'nın 1.498,
6- Çin'in 1.054,
7- İsviçre'nin 1.040,
8- Japonya'nın 765,
9- Hollanda'nın 612,
10- Hindistan'ın 558,
11- Türkiye'nin 475,
12- Tayvan'ın 422,
13- Portekiz'in 382,
14- Suudi Arabistan'ın 323,
15- İngiltere'nin 310,
16- Lübnan'ın 287,
17- İspanya'nın 282,
18- Avusturya'nın 280,
19- Kazakistan'ın 238,
20- Belçika'nın ise 227 ton altın rezervi var.

Dikkat ederseniz ekonomisi 17. olan Türkiye, altın varlığında ise dünyada 11'nci, İngiltere ise 15. sırada.

Demek ki Türkiye altınla çalışırsa yahut varlıklarını ve parasını altına endekslerse, bu rezerv hem büyüyecek, hem de güven artacak. Neticede sanal bir kıymet üzerinden değil, değeri kıyamete dek geçerli olacak gerçek bir madene / paraya sahip olacak.

Türkiye güçlenmek, özgür olmak istiyorsa, altına dönmeye mecbur. Bunu yaparsa inşaallah sırtı asla yere gelmez. Yapmazsa, Siyonist / satanist baronların parasının oyuncak ve kölesi olmaya devam ederiz.

ÇÖZÜM: ALTIN PARA

Bir: Yeni bir Merkez Bankası ve Türk Lirası kanunu çıkarılmalı.

altinİki: Türkiye ivedilikle kâğıt paradan çıkıp, altın paraya geçmeli. 100 liraya kadar ki paraları, gümüş ve / veya altın karışımı, üzeri ise altın para olmalı.

Üç: Merkez Bankası, BIS ve IMF ile bağını koparmalı. Özerklik palavrasına son verilip, Cumhurbaşkanına bağlanmalı.

Dört: Devlet özellikle Merkez Bankası'nda parası olana altın hesabı açmalı. Kâğıt paraları, altına dönüştürmeli. Dileyen dilediği zaman parasını altın olarak çekebilmeli. Altına faiz uygulanmamalı.

58360Beş: İç ve dış ticaret altına endeksli yapılmalı.

Altı: Kamu harcamaları, ödemeleri, özel ve kamu kiraları, dolar başta olmak üzere yabancı para cinsi ile asla yapılmamalı. Gerekirse yasak getirilmeli.

Kıyamete dek geçerli bir para kullanan ülkede ne faiz, ne enflasyon, ne kriz, ne de kur sorunu olur. Bizim paramıza sahip olan kişi sanal bir değere değil, kıyamete kadar geçerli bir madene sahip olduğu için bize her şartta güvenir. Bizimle iş yapmak için can atar.

Bu durumda yegâne çözüm, Yeni Türkiye'yi inşa etmekten geçiyor. Ama bu inşa, İstanbul'un rezil edilmesi gibi beton yığınıyla değil, bürokrasi ve siyasetin doğru adamlarla donatılıp, doğru politikalar üretilmesiyle mümkün olacak.

Başkanlık sistemi bir fırsat olabilir. Ama tek başına pek çok yaramıza merhem olmayacak.

İşte tam bu satırları tamamlamak üzere idim ki, Ömer Kayani bir link gönderdi.

ERDOĞAN DA “ALTIN” DEDİ

Gelen haber şöyleydi: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ısrarla üzerinde durduğu altın yatırımları konusu, TCMB'nin para ve kur politikası metnine girdi. TCMB “2017 yılı Para ve Kur Politikası” metninde, döviz likiditesi yönetimine ilişkin başlıklar altında “Standart altın alımına başlanacaktır” açıklamasında bulundu. TCMB, 2017 para ve kur politikasında döviz likiditesiyle ilgili “standart altın alımı” dışında bugüne kadar yapılan işlemlerden farklı, yeni bir uygulama olmayacağını belirtti.

Evet, aklın yolu bir ama bu adım son derece yetersiz. İşin içinde altın ortak payda olsa dahi, biz aynı şeyden söz etmiyoruz. Fakat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, en temiz para, altına geçme kararı alırsa (ki buna başarabilecek yegâne kişi kendisidir) bu memleket ve hepimiz keferenin kölesi olmaktan kurtuluruz.

İnanıyorsanız haydin siz de destek olun. Gündemde tutun. Kamuoyu oluşturun. Unutmayın, 15 Temmuz toplumun gücünün en iyi tezahürüdür.

Etiketler : , , , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank