- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Dinimi Yaşayamadım Diyenlere…

AKP’ye yaranmak, geçmiş dönemleri tenkit etmek isteyenlerin, en çok sarıldığı bir gerekçe; “geçmiş dönemlerde dinimi yaşayamadım” sözüdür.

1- Prensip olarak, bu durumu inkar etmek, mümkün değildir. Zira; laikliği çok katı bir şekilde yorumlayanların, Atatürkçülük ile birlikte laiklik kavramını istismar edenlerin yaptıkları, hala hafızalardadır. Başörtülü kızlarımızın, imam hatiplerin, Kur’an kurslarının hedef alındığı dönemleri, hep birlikte yaşadık. İnsanların, eğitim dahil, her türlü hakkına nasıl tecavüz edildiğini unutmadık. (Gerçi; şimdi de aynı tecavüzler, kula kul olmayanlara yapılmaktadır.)

Ancak; o dönemlerde mağdur edilenleri devamlı olarak savunmuş ve baskılara karşı çıkmış (konu ile ilgili yazılarım ve konferanslarım arşivlerdedir) ve Dinini hiçbir zaman çıkarlara alet etmeyen biri olarak, mevcut tabloyu sorgulamaya da hakkım olduğuna inanıyorum.

Dinini yaşayamadığını iddia edenler, acaba bu dönemde mi dindar oldular? Yani yaşları 14’ün altında mı?

a) Demek ki, baskı dönemlerinde de, insan inançlarına sahip çıkabiliyormuş. Kendi adıma; belirli yaşa geldikten itibaren, namazımı da kıldım, orucumu da tuttum, inançlarımı da yaşadım. Hiçbir zaman inançlarıma laf söyletmedim, kimseye taviz vermedim.

Kaldı ki; başkalarının hayatına karışmadığım, kimseye baskı yapmadığım, sadece doğru bildiklerimi anlattığım için; kimse de bana inançlarım dolayısıyla saygısızlık yapmadı;

b) 1955-60 döneminde, ortaokul ve liseyi, Balıkesir’de parasız yatılı olarak okudum. Hiçbir hocamız ve ağabeyimiz, inancımıza karışmadı. Aksine; Ramazanlarda, okulda teravih kıldırdılar. Geceleri sahur yemeği çıkardılar.

c) 1960-64 döneminde (27 Mayıs darbesinden sonraki zamanda), Siyasal Bilgiler’de (Mülkiye’de) okudum. Yurt kısmında mescidimiz vardı. Geceleri de, sahur yemeği çıkartılırdı.

d) Maliye Bakanlığı, Hesap Uzman Muavini imtihanını kazandım. Ne muavinlik, ne de uzmanlık döneminde, kimseden tek bir söz işitmedim. Aksine, destek gördüm.

e) 1975-84 döneminde, üniversitede hocalık yaptım. (12 Eylül öncesinin, sıkıntılı günleri dahil). Herkes, benim inançlarımı biliyordu. Ama, hiçbir öğrencimden saygısızlık görmedim. Derslerim boykot edilmedi. Aksine, başkan adayı olunca (o gün, sol görüşlü diye damgalanan) tüm öğrencilerim, seçim kampanyamda çalıştılar. İzmir halkı da, benim “hacı” olduğumu bilerek ve “takunyalı” suçlamalarına kulak asmayarak, iki defa seçti. (Ama, hiçbir zaman, dinimi siyasete alet etmedim. Kimsenin hakkına zarar vermedim. Ayrımcılık yapmadım. Dürüstlük ve liyakat dışında bir özellik aramadım. Kimsenin özel hayatına ve inancına karışmadım.)

f) Görev gereği; çok sayıda yemeğe ve kokteyle katıldım. Kimse “niçin içki içmiyorsun” demedi. Aksine, benim rahatsız olmamam için, dikkatli davrandılar. Komutanların hiçbiri, bu konulara değinmedi. Tümü, bize karşı sevgili ve saygılı davrandı. Beraberce, çok iftarlar yaptık. Başkanlık bitince de, arayıp sordular.

g) Demek ki; Dini istismar edersen, başkalarına karışırsan tepki doğar. Sen saygılı olursan, karşı taraf da, daha saygılı olur. Mesela; yaşanan baskılarda, Merhum Erbakan’ın tahrik ve tehdit edici söz ve tavırlarının etkisi olmamış mıdır? MSP’den itibaren, dinin siyasete alet edilmesinin, hiç mi etkisi yoktur?

2- Geçmiş dönemleri tenkit edenler;

AKP döneminde kula kul olmayan, Saraya biat etmeyen, samimi dindarlara yapılan, inanılmaz zulümleri, baskıları, iftiraları, hakaretleri, mal ve can güvenliği tecavüzlerini; nasıl oluyor da, içlerine sindirebiliyor ve destek verebiliyorlar?

a) Bu kadar zulüm; 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat dönemlerinde bile olmadı. (Kaldı ki; AKP, bu zulümleri ve dini değerleri istismar ederek, iktidar oldu. Ve en büyük zulmü, samimi inanç sahiplerine yapmaktadır.)

b) İnançlı geçinenler, bu dönemde yaşanan rezillikleri, nasıl olup da görmemektedirler;

Velhasıl, her tarafı, sapıklık kapladı. Şii ve Vehhabi yorumları ön plana geçti. Fuhuşun adı “muta nikahı” oldu. Çocuk tecavüzleri, (hem de, dini etiketli kurumlarda) aldı, yürüdü. Çocuk pornosunda, Dünya üçüncüsü olduk. Ensest ilişkiler, sapıklık, tacizler, tecavüzler, zirve yaptı.

Hele, bazı sapıklar, Cenneti bile (tövbe ederek yazıyorum) seks harası zannediyor. Kaç huri alacakmış, günde kaç defa ilişkide bulunabilecekmiş? Manyak herif, sen bu kafa ile Cehennemin en derin çukuruna atılacaksın.

3- Ey dindar geçinenler; “İslamiyet güzel ahlaktır”, “Müslüman herkesin elinden ve dilinden emin olduğu kişidir.” Siz ve iktidarınız, bu tariflerin neresinde yer almaktasınız? Anladık; Halk okumuyor. Cahil bırakılıyor. Dinin esaslarını bilmiyor. Çıkarlarını ön planda tutuyor. Namaz, Oruç, Hac, Umre göstermelik olmuş;

Artık, biraz olsun, Cenab-ı Hakk’tan (cc) korkun. Düşün, Yüca Dinimizin ve halkımızın yakasından...