Bir önceki yazımda, dinin politikaya alet edilmesinin zararlarını aktarmaya çalıştım. Bu hafta; dindarlıktan geçinen, zavallı insanları sömüren, lüks hayat süren, seks düşkünü, gurur ve kibir sahibi, bol keseden fetva vermekten korkmayan, ard niyetli, çıkarcı, bazıları iç ve dış istihbarat örgütlerinin uşağı veya derin devletin ajanı (ki 28 Şubat'ta bol bol örneğini gördük); kimi bölücü ve terör destekçisi; din baronlarına/sahte şeyh ve seyyidlere/din alimi bozuntularına karşı uyarmak istiyorum.
Sevgili Peygamberimiz (SAV); "Kork müminin ferasetinden" demektedir. Yani, bizleri feraset sahibi olmaya sevketmektedir.
Peki, bu feraset nasıl kazanılacaktır? Bol bol okumak, bilgi sahibi olmak, kendimizi yetiştirmek ile.
Ne yazık ki bugün, İslam aleminin hali perişandır. Zira koyu bir cehalet hüküm sürmektedir. Okumaya, ilme, itibar eden azdır. Tahkiki (okumaya, araştırmaya dayanan) imanın yerini, taklidi (kulaktan dolma bilgilere, cahil tipleri taklit etmeye dayanan) iman hakim olmuştur.
Neymiş? Müridi olmayanın müridi şeytanmış? Şeyh elinde meyyit (ölü) gibi olmak gerekirmiş?
Peki; Cenab-ı Hak, bize bu aklı niçin vermiş? Niçin herkesi kendi davranışlarından hesaba çekeceğini bildirmiş?
-Bizim tek bir müridimiz vardır. Peygamber Efendimiz (SAV) (Detaylar konusunda da, mezhep imamlarımız yol göstermektedir.)
-Ve Efendimiz (SAV); Veda Hutbesi'nde bize 2 kılavuzu vasiyet etmiştir; Kur'an-ı Kerim ve sünnetler. (Ne idüğü belirsiz tiplerin söz ve davranışları değil.)
-Elbette; Kur'an-ı Kerim'in Türkçe'sini, Hadis-i Şerifleri, gerçek din alimlerinin kitaplarını güvenilir ilmihalleri, gerçekten örnek alınacak zatların (Hz. Peygamberimizin (SAV), mezhep imamlarının, Dört Halife'nin, Ashab-ı Kiram'ın, Silsile-i Aliye denilen büyük evliyaların, Emir Sultan Hz./Eyüp Sultan Hz. Hacı Bayram Veli Hz./Mevlana Hz. vb. büyük zatların) hayatlarını okuyup-öğrenmek, bizim bilgi seviyemizi yükseltecek; sahte mürşidlerin yalanlarına karşı koruyacaktır.
Bilgili insan, kolay aldatılamaz ve sömürülemez. Kişileri putlaştırmaz. Din baronlarının, dini çıkarlarına alet edenlerin, özel hayatlarında her türlü rezaleti sergileyenlerin, kendini mehdi ilan edenlerin peşinden gitmez. Teröre bulaşmaz, mevcut terör örgütlerinin, İsrail/ABD/AB vb. ülkelerin taşeronu olduğunu idrak eder, Haçlı ve siyonist tezgahlara kanmaz.
Hele hele, (utanarak ve çok üzülerek yazıyorum) karısını, sahte şeyhler ve üfürükçülerle başbaşa bırakmaz.
Cehaletin mazereti olamaz. Müslümanım diyen herkes;
-Kur'an-ı Kerim'in ilk emrinin, "İkra-Oku" olduğunu bilmelidir.
-İki günü bir olan zarardadır; ilim, kadın-erkek her müslümana farzdır. Alimlerin mürekkebi, şehitlerin kanından daha değerlidir; bir saat tefekkür, bin saat ibadetten daha hayırlıdır; ilim ve iman, bir kuşun iki kanadı gibidir. Biri olmazsa, diğeri de işe yaramaz; kalbinde hardal tanesi kadar kibir olan cennete giremez; vb. Hadis-i Şerifleri rehber edinmelidir. Dinini, tarihini ve öz kültürünü sağlıklı kaynaklardan öğrenir. Hayatının sonuna kadar okumaya, araştırmaya, öğrenmeye devam eder. İslamiyetin "güzel ahlakı geliştirmeyi" esas almış, bir ilim dini olduğunu idrak eder. İbadeti gösteriş için yapanlara yüz vermez.
Eğer biz, dinimizi gerçek anlamda bilseydik, ülkemiz ve tüm İslam alemi bu perişan/utanılacak/zavallı hallere düşer miydi?
Lütfen aklımızı başımıza alalım. Sorumluluklarımızı bilelim. İşin kolayına kaçmayalım. Kimseyi putlaştırmayalım.
Not: Merhum Enver Ören, yaklaşık 50 yıldır tanıdığım; çok değerli, hayırsever, yumuşak kalpli, ülkesini ve insanlarını çok seven bir insandı.
Ben dahil çok kişiye büyük iyilikleri olmuştur. Herkese destek vermiştir. Binlerce öğrenciye hamilik yapmıştır.
Rabbim, rahmetini lütfetsin. Mekanı cennet olsun.