İnsanlar yaşadıkları sürece düş ve hayalleri bitmez. İnsanları yaşatan düş ve hayalleridir. Arzu, hırs, heva ve hevesleridir. Görüp duyduklarıdır. İnsan canlı ve aklı başındaysa, gönlü sürekli her aleme seyrü sefer yapar. O seyrü sefer yaptıkça akıl düşünmeye ve akmaya başlar. Akıl içindeki akan düşünce insanı Hakk'a taşır. Tıpkı kaynaktan çıkan her damla suyun deryaya akmasında olduğu gibi. O akışta su aktığı her yere nasıl hayat veriyorsa, düş ve hayallerimizde bizleri peşi sıra koşturarak yaşatıp hayat verir.
Onun için su aktıkça, insan düşündükçe arınıp durulur.
Akan suyun zenginliği kaynağına, düşüncenin zenginliği aklın gelişmesine bağlıdır. Düşünce de aklın bilgisine, görgüsüne, duygusuna, sezgisine, hissiyatına bağlı olarak, zenginleşen gönülle yapacağı seyrü seferlerle yani düş ve hayallerle zenginleşir.
İnsanı yaşatan düş ve hayalleridir. İnsan düşünüp hayal ettikçe yaşama bağlılığı ve sevinci artar.
Onun düş ve hayal akarsuya benzer. Su aktıkça, insan düş görüp, hayal ettikçe benliği arınıp durularak temizlenir. Temizlenen suyun gözünün açılıp suyunun çoğalıp artması gibi, insanın aklı da düşünüp düşünce ürettikçe gönül gözü açılıp akıl marifeti artarak çoğalır.
Çoğalan akıl marifeti oranında da insan düşünce üretir. Üretilen düşünce zaman içinde akıp çoğalıp artarak insan benliğinde birikip göle, göl denize, deniz deryaya dönüşür. Deryaya dönüşen düşünce artık derinleştikçe derinleşir. Derinleşen derin düşünce de sonunda insanı bilge yapar. Hak yoluna koyup, Hak yolcusu yapar.
Onun boşuna söylenmemiştir. Yerden çıkan yada gökten düşen her damlası su deryaya, her aklın her düşüncesi Hakk'a doğru akar. Çünkü Allah akılda, kul düşüncede saklıdır. O nedenle de düşünen her insan doğduğu andan itibaren, her an Hak yolcusudur.
20.09.2013