- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Demokrasinin Kullanım Şekli

Günümüz modern toplumunda bireyler tek başlarına bir rol oynayamazlar, bu sebeple ortak amaçlarla bir araya gelerek örgütlü bir yapıyı oluştururlar, bu yapılar genellikle; siyasi partiler, dernekler, sendikalar, meslek kuruluşları,odalardır.

Siyasi partiler siyasetin asli unsuru olarak halkın desteği ve seçimle gelen organizasyonlardır. Partiler toplumun farklı kesimlerinden gelen talepleri alıp, ülkeyi nasıl yöneteceklerini ve bu talepleri anlatan programlar hazırlayıp bunu halka sunarlar. Kişiler tek başına siyasal sisteme katılmakta isteksizdirler. Siyasal partiler de kişileri üye olmaya ve etkin olmaya kanalize ederler. Siyasi partilerin ülke siyasetinde meşru iktidar olabilmeleri seçimlerle olabilmektedir.

Seçimler de demokrasinin olmazsa olmaz koşullarından bir tanesidir.

Ülke kaderinde söz sahibi olmak ve geleceğe yön vermek mecliste mutlak yasa yapıcı ehliyeti kazanmak ile oluşur.

Mecliste çoğunluğu sağlayan siyasi partinin kurduğu hükümet ülkeyi yönetir. Ülkeyi yöneten siyasi iktidarlar, zaman zaman ‘toplumun refahı’ söylemleriyle yola çıkarak toplumsal değişimi, dönüşümü hatta rejimi tehlikeye sokacak yasal değişimler yapmayı kendilerine halk tarafından verilmiş rol olarak görürler. Oysa uzun dönemde toplum açısından büyük yaralar açacak politikalar halk tarafından siyasi iktidara verilen yetkinin de suistimal edilmesi sonucunu da doğurur ki bu da o toplumda tahribata sebep olur.

Siyasi iktidarlar yetkilerini toplumda kemikleşmiş bir takım yasal düzenlemelere düzen getirerek kullanır ise, bu halkın değil kendilerinin düzeni olur. Bu da kuşkusuz halk iradesini kötüye kullanmaya ve toplumda kaosa sebep olur. J.J.

Rousseau’nun dediği gibi ‘ Demokrasilerde hiçbir şey çıkar gruplarının etkisinden daha tehlikeli değildir.

Comments Disabled (Open | Close)

Comments Disabled To "Demokrasinin Kullanım Şekli"

#1 Comment By ibrahimi Feyzullah On 14 Ekim 2010 @ 08:55

Mussolini de aslında Faşizm'in otoriter, merkeziyetçi bir demokrasi olduğunu söylüyordu...

#2 Comment By Ahmet AY On 14 Ekim 2010 @ 15:59

Öncelikle aramıza hoşgeldiniz;
Sayın SÖNMEZ,
Yazınızı kısa tuttuğunuz için meramınızı yeterince anlayamadım. İktidarlar elbetteki halkın esenliği, uygarca yaşamaları ve mutluluğu için çabalamalıdırlar. Ancak halktan aldıkları yetkiyle bunu gerçekleştirebilirler. sizin ifade ettiğiniz;
"... yetkilerini toplumda kemikleşmiş bir takım yasal düzenlemelere düzen getirerek kullanır ise, bu halkın değil kendilerinin düzeni olur."Bu tespitiniz
açıklamaya ihtiyaç duyar. Zira "kemikleşmiş yasal düzenlemeler"den kastınız anlaşılamamıştır. Eğer bununla statükonun/alışılagelmiş durumunun sürmesini kastediyorsanız size katılmıyorum. Çünkü demokratik yöntemler ilerici, özgürlükçü, hak ve adaletin tam olarak işlemesini gerektirir. Aksi taktirde "Hz.ler bunu böyle uygun gördüler" deyip ilelebet yerimizde saymamız söz konusu olacaktır ki topluma bundan daha büyük bir zarar verilemez. Eminim ki siz benim anladığım şekilde ifade etmediniz. Ama dedim ya;
açıklığa kavuşturacak kadar yazmayınca böyle anlamalara da sebebiyet verebilir.
Tekrar hoşgeldiniz.

#3 Comment By ahmet fidan On 15 Ekim 2010 @ 00:22

Sevgili Zekiye Seda, aramıza hoş geldiniz.

Bir söz de ben ilave etmek isterim.
"İnsanların tamamını memnun etmek mümkün değildir. Siyasetin amacı, sadece en fazla insanı memnun etmek te değildir.

Bu genellemeler bizi siyaset teorisine götürür ki, bu konuya girersek okuyucular kaçmaya başlar.

Kemikleşmiş yasalar metabolizmaya zarar vermeye başladıysa, yani ülke bizzat kemik erimesi hastalığına tutulmuşsa gerekli teşhis ve akabinde tedavi yapılmalıdır.

Sevgilerimle.