- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Değişerek Devam Eden, Devam Ederek Değişen Bir Dergi

Modern çağımız popüler kültürünün baskısına rağmen geleneksel değerlere sahip çıkan bir dergi var şükürler olsun;Halk Edebiyatı Dergisi. Ağır ağır edebiyatın basamaklarını tırmanan bu dergide olsun gözünüz!
Çok seveceksiniz…
“Halk Edebiyatta Birleşecek” sloganıyla 2014 yılında yayım hayatına başlayan ve 10.sayısına ulaşan Halk Edebiyatı Dergisi’nin bu ayki yayın kurulu toplantısına katılım yoğun idi. TYB Kızlar Ağası Medresesi Sezai Karakoç anlamlı salonundaki toplantı, derginin adına münhasır Halk Edebiyatı tadında bir sohbetti. Toplantıya katılmak için ta Ordu Fatsa’dan kalkıp gelenler bile vardı, Ahmet Duran beye teşekkürle…
Derginin Genel Yayın Yönetmeni Şenol Tombaş’ın açılış konuşmasında derginin manifestosundan bahsedilerek, gençlere “Yeni Nesil Köprüsü” oluşturma yolunda emin adımlarla ilerlediklerini, bunu pekiştirmek için de her ay bir etkinlik düzenleyeceklerini ve 23 Nisan 2016 günkü ilk etkinliğin de müjdesini verdi. “Bir edebiyat dergisine olan ilgi ve alakanın dünyadaki diğer örnekleri ile karşılaştırıldığında, Türkiye’de hak ettiği değeri görmediği halde bu zamanda ayakta durabiliyorsak bu bir mucizeden de öte azim ile çalışıp üretmenin zaferidir. Arkamızda ne bir holding ne de bir cemaat olmadan ilerleyebiliyorsak, bu başarı dergimize sahip çıkanlara aittir. Bu nedenle de aylık toplantımıza üst üste iki defa gelmeyenleri yayın kurulundan çıkartıp yeni katılanlarla birlikte daha diri bir ekiple yola devam edeceğiz” demesi, onun ne kadar işini önemsediğini gösteriyordu…
Derginin bir emektarı olarak ben de destekliyorum; “değişerek devam ediyor, devam ederek değişiyoruz.”
Toplantıya katılımcıların her biri, güzel düşüncelerini paylaştı. Bir konuşmacının, yazarların kitaplarını çıkarma zorluğundan dem vurarak, “Danimarka ve Japonya’da her bir yazarın kitabından devlet bin adet alarak destek veriyor, Türkiye’de ise, ya her yazar kendi imkanlarıyla ya da yayınevinin inisiyatifine bırakılıyor!” tespiti dikkat çekiciydi.
Kitap yazmanın ne kadar zahmetli bir süreç olduğunun tecrübesiyle bendeniz söz alarak konuyu yorumlamak istedim:
İlk bakışta bu istatistik doğru olsa da düşünceyi doğru orantıda kuramayız! Eğer bu memlekette -yazanı okuyanından çok bir millet haline gelmişsek- burada bir yanlışlık var demektir. Bu da benim çıkardığım istatistik... Çünkü ülkemizde eline kalem alan yazıyor! Neyi, nasıl yazacağını bilmeden!.. Yazar olmanın kriterlerinden bi haber aklına geleni yazan, sonra parası ile bir kitap çıkartıp eşe dosta dağıtmakla yazar olunmaz! Bu düşüncenizle sizi kimse ciddiye almaz! Edebiyatta… devlet niçin ciddiye alsın ki!? Doğru orantı şudur: önce hak edeceksin!… istisnalar kaide...
Tabi ülkemize münhasır diğer yan sebeplere hiç girmiyorum…
Sıkça karşılaştığımız örneklerden biri:
Bir Lise talebesi okuduğu kitapların etkisiyle bir şeyler yazıyor, bununda adını hikâye, roman koyup sosyal medyadan paylaşıyor. Sonra size okumanız için de ricada bulunuyor! Düşünmüyor ki, bu işten anlayan birine denk gelir de, O usta hiç sormaz mı; “kızım/oğlum sen roman ya da hikâye yazma tekniğini öğrendin mi? Bu ihtimalde cevap “hayır” olacaktır!.. Maalesef durum bu vahamette!..
İstediği kadar yazısı çok beğeni kazansın, ya da kitap fuarında emsallerince alkışlanıp önünde imza kuyrukları oluşsun, saman alevinden öte gidemez.
Daha da ötesi, gerçek edebiyat yapanların önüne takoz... !..
Siz, siz olun, varsa bir yeteneğiniz, önce o yönde (lütfedip) işin tekniğini öğrenin, aksi takdirde hevesten öte gitmez!.. Bizi ciddiye alan güzel insanlara selam olsun… #yaşayarak yazıyoruz.