content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

20 Nis

Değer Belirleme Sanatı

Ayakta mı tutuyor insanı değerler? Besliyor mu, acep kişiyi değer sahibi kılmak, hem bunu dillendirmek. Bir kimlik istiyoruz. Bu kimlik, köle olsa bile kimliksizlikten iyidir. Neolitik Çağın tüm sancıları hızlı kimlik sahibi olma dönemidir, diyebiliriz. Ulusa Devletlerin “Kök Hücresi” Rahip Sınıfı ve tüm halk dinlerinin kökeni “Şaman”lardır, bugünün temelleri. Ve Felsefe! “Cübbe giyememiş din adamaları” olsa gerek, F. Nietzsche’nin dediği gibi. Bir değer yıktık Yunan Adalarında, bir değer yarattık Avrupa diyarlarında. Niçhe’m içtendir. Olabildiğince “dilsoz”dur (gönül dilidir dili). Kulağıma konuşan dilidir, dili ise gönlünün tercümanıdır. İbn-i Arabi’in “Tercümet’ul-Eşvak”(Âşıkların Tercümanı” misali Alman Ayranlarında en derin duygularıyla konuşmaktadır.  Bu yüzden insanlığın da sevgilisi oluvermiş, sevilmiş Tolstoy misali. Kimlik bunalımı yaşamayan, kimlikle “kim olduğunu” da sorgulayamaz. Ki Sokrat’ın da “sorgulanmayan hayat yaşanmaya değmez” hitabına muhatap olur.

Köle isem, mutluyum; kul isem, bahtiyarım, ideoloji sahibi isem, berhudarım; hayat bu kadar mı? Bir değerim vardır, diyor. Bir amacım vardır, diyor. Bir yolum yordamım vardır da neyim olsun diyor Descartes idealarında. “Yöntemlerim” diyor Descartes; “yöntem tapıcılığıdır” diyor mealen. O halde yöntemin kendisidir “değer olan”. Peki, değersiz olmak mıdır? Nihil sahibi olmakta mı bir değer değil mi? Durdum! Bak vallahi J. Paul Sartre bile kurtaramaz oldu. “Ölgür olmaya mahkûmum”. Lakin olamadım, göremedim bir özgürlüğe mahkûm olan. Çağdaş insanın kafasıyım! Modern insanın değer yargıları karşısında. Bir yazar öyle diyordu; “havucun ne anlamı varsa, insanın o anlamı” var. Kabul ettiremezsin bunu kendine bile, bana nasıl sayıklarsın, be her kimlik kargaşası ruh…

Bir değer daha belirleyelim, “değer belirlememe değeri”… Oldu mu böyle Safsatacılık. Septikler bile hayrandır yaşamaya. Onlar bile âşıktır değerlere, kendi Septik değerlerine. Değerlerden kurtulamaz mıyız, sıyrılıp atılamaz mıyız; mutlak değer olan sonsuzluğa. Evet… Gilgameş’in bulamadığı ölümsüzlüğü bulacağımıza hâla inanmaktayız. Hâla içimizde kıvranıp duran sonsuzluğu, ölümsüzlüğü arayarak var olabiliyoruz.

Biradost!

Rêheval!

Enkidu’m…

Katran Orman’ları kapar bizleri.

Yer Altı dünyası bile alamaz bizleri. Bizler gök dünyası Anu ile birlikte kurtulamayız. Ey Tiamat! Seni küllerden yarattık; bedeninden varlaştırdık bütün dünyamızı. Marduk oluverdik Ataerkil dünyamızın besleyici mutluluğu. Lakin: ne sen anladın, kendiliğindenliği, hiçlik yerine varlığı; ne de biz…

@Mehmet Salih ÖZALP

Saygılarımla…

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank