content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

27 Mar

Cop ve Gaz’lı Demokrasi!

Emniyet güçlerinin orantısız güç kullanması bir halkın isyan duygusunu bastırabilir mi ?

En iyisi ben gördüğümü söyleyeyim.

Penceremden gördüğümü.

Ülkeyi ayağa kaldıran ‘Berkin isyanı’nın İzmir’de yoğun yaşandığı bulvarda oturuyorum.

Sıkılan biber gazları, olduğum yere 8. kata kadar ulaşıyor.

Pencereyi açarsam gözlerim yanıyor ama sorun değil, dayanamıyor sık sık açıyorum.

Çünkü sorun aşağıda, gençlerin üzerine sıkılan plastik mermilerde, onların yüzlerine, gözlerine püskürtülen gazlarda.

Gençlere birşey olacak diye yüreğim ağzımda.

Her an yola düşecek yeni Berkin’lerden korkuyorum.

*

O atılan gazlar, havalardaki coplar çare mi?

Hayır, polis gidiyor, gençler geliyor yeniden meydana.

Ardından en az 20 kez tekrarlanıyor bu sahne.

Kimseye birşey olmadan bitsin artık bugün...

Tek isteğim bu gibi geliyor o an.

Sonra düşünüyorum, hayır tek istediğim bu değil.

Biliyorum ki, bu sokak isyanlarını ne gaz, ne plastik mermiler dindirecek.

Yarın bitse de diğer günler yine canlanacak.

*

O biber gazları yeter mi sanıyorsunuz.

Onca genç öldü, yaralandı yetmedi. 15’indeki Berkin katledildi, onbinlerce Berkin doğdu. Bu saatten sonra hiç yetmez.” diye geçiyor içimden...

*

Aşağısı iyice karıştı.

Polisler gençlerin üzerine hücum ediyor, coplar havada.

Aklım o gençlerde.

Canları yanmasın istiyorum.

Tek çizik olmasın.

Onlar benim gençlerim.

Hepsini ben doğurdum, onların annesiyim, ablasıyım, bacısıyım.

*

Ben böyle düşünüyorum, peki balkon konuşmaları yaparak tüm ülkeyi kucaklayacağına söz verenler neden bu kadar katı?

Neden bu gençler birer ‘nefret tahtası’ haline getiriliyor ve emniyet kuvvetleri onlara bu hınçla saldırıyor.

Bakın ben yukarıdan gördüğümü net söyleyim.

Eğer bu nefret dili bitirilmez, polise yeni düşman ‘ötekileştirilenler’ olarak gösterilmeye devam edilirse o biber gazları, o plastik mermiler işe yaramaz.

Yok edilen her vücut, binlere, onbinlere bürünür.

Ve bu toplum yeniden kendi çocuklarını yer hale gelir.

*

Jonathan Swift’in 1729’da yazdığı edebiyatta ironinin şahikası olarak kabul edilen İrlanda’daki yoksulluğun önlenmesine yönelik bir metin vardır; ‘Yoksulluğu ancak yoksul çocuklarını yersek çözebiliriz’ der özetle.

Şimdi bu ülke istikrarı; siyasi karmaşaya, baskıya, otoriterleşmeye itirazı olan kendi insanlarını yiyerek sağlayamaz...

Şu ‘nefret’ söyleminden vazgeçerek ancak yeni Berkin’lerin acısını yaşamaktan kurtulabiliriz...

Sabahlar olur ve küçük Berkin’e, Burak Can’lar eklenir.

Çözümün poliste olmadığını ancak bu gençlerin ölümü yüzlere vurabilir.

Müştak Erenus’un dediği gibi, ‘çocuğu ekmek almaya gönderdik, gitti güneşi getirdi.’

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank