Çal Davulcu Oynasın…
Erzurum’un Aşkale ilçesi.
Donan gölet içinde iki elektrik direği arızalanır.
TEDAŞ’ın beş işçisi, belediyenin süs amaçlı deniz bisikletini gölete indirir, üzerine biner, tamire gider.
Su buz tutmuştur.
Kırarak ilerlemeye çalışırlar, metal bisiklet devrilir.
Beş işçi sularda kaybolur.
*
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, olay yerine incelemeye gider.
Kaymakam, “İzin verilmedi, yine de tamire indiler” der.
İşçiler bölgeyi karanlıktan kurtarmak için söz dinlememişler.
Bakan, tek kelime açıklama yapmadan ayrılır.
*
Pasinler ilçesine geçer.
Ardında uzun boylu, kara gözlüklü, yağız korumalarıyla yürürken, 60 yaşındaki Mustafa Boğaçayır, kendisine ulaşmayı başarır.
- Sayın Bakan, senin geldiğine sevindim.
- Yok ya… Nerden bileyim sevindiğini...
Posbıyıklı Mustafa Ağa, şaşırır.
- Eh işte…
Bakan keyifle omzuna dokunur.
Hadi bir takla at da göreyim…”
- Yapamam
- Bir oyna bakalım…
- Oynarım.
- Nasıl oynarsın görelim, çal bakalım davulcu…
*
Herkes birbirine bakar.
Sivil memurlar, elleriyle davulcuya çalmasını işaret eder.
Davula, zurnanın kıvrak sesi katılır.
Yörenin bilinen “Kürt’ün kızı” havası çalar.
Bakan isteğiyle Mustafa Boğaçayır, kollarını açar, sağdan döner, soldan pike yapar.
Bakan Şahin, alkış tutarak eşlik eder.
Tabii çevresindekiler de…
Gülerek.
*
Canım Türkiye’m
Cennet vatanım
Sevdam ülkem.
Olayların farklı, insanların renklidir.
Acıları yaşar, coşkuları yaratırız.
Siyasetçimiz, bakanlarımız, devlet büyüklerimizi sever, sayarız.
Seçim öncesi oy almak için oynarlar, vaatlere takla attırırlar.
Seçim sonrası oynatırlar, takla atmamızı isterler.
*
Bu halimize…
Ne dense az, ne dense çoktur!
*******************
