- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Burdur’un Kozağaç Beldesinde ‘Cura Kültürü’ yaşatılıyor.

2005 yılında birincisini, 2012 yılında da
ikincisini yayınladığım “Burdur’un Saz ve Söz Ustaları” adlı kitaplarımın
yayınından sonra, bu konuda araştırma yapmayacağım sözünü kendi kendime
verdiğim halde, Burdur’da; Burdur Gaz eterinde

konuyla ilgili haberler yer aldı mı, dayanamayıp o haberleri, kesmeyi, muhafaza etmeyi, yazılarımda yer vermeyi sürdürüyorum. Sanki bu alanda 3. kitap yayın çalışmalarımı gerçekleştireceğim!..

Burdur ilimiz merkezinde günlük yayınlanan, Yenigün gazetesinin 02 Şubat 2013 tarih ve 17 bin 863. sayısının 1 ve 8 nci sayfalarında, “İlimiz Kozağaç Beldesinde, Cura kültürü yaşatılıyor” başlıklı, fotoğraflı bir haber yeraldı. AA. çıkışlı bu haberi, aşağıya aynen alıyorum efendim:

Yörük’lere özgü bir müzik aleti olan cura, ilimiz Çavdır ilçesine bağlı Kozağaç beldesinde yaşatılmaya çalışılıyor. ‘Teke yöresinin merkezi” olma unvanını elinde bulunduran ilimizde cura’nın halk oyunları kültüründe ayrı ve özel bir yeri bulunuyor.

İlk çıkış tarihi kesin olarak bilinmeyen ve bir Yörük müzik aleti olan curanın gövdesi genellikle dut, ceviz ve kızıl ardıç, sapı katran, kapağı katran veya gürgen ağaçlarından yapılıyor. Uzunluğu 55–60 santimetre, tekne genişliği 15 santimetre olan cura, 2 ile 6 telli arasında yapılabiliyor.

Çavdır ilçesine bağlı Kozağaç beldesinde kullanılan curayı günümüzde belde de yapabilen sadece bir kişi kaldı. Kozağaç Belediye Başkanı Habib Akın, AA Muhabirine yaptığı açıklamada, curanın ilk çıkış tarihinin bilinmediğini belirterek, “Cura, Kozağaç beldesinde yapılır ve çalınır. Beldemize özgü bir müzik aletidir. Cura beldemizden başka hiçbir yere mal olmamıştır. İlk yapılış tarihini bilen yok. Atadan dedeye, kuşaktan kuşağa aktarılıyor” dedi

Kozağaç’ın Yörük beldesi olduğunu söyleyen Akın, atalarının dağlarda koyun güderken bu müzik aletini bulduklarını ve kendine özgü nağmeleriyle bu kültürü geliştirdiğini ifade etti. Atalarının cura ile daha çok gürbeti, hasreti, özlemi dile getirdiğini vurgulayan Akın, ulaşımın çok zor olduğu zamanlarda içinden geçenleri diline ve nağmelere döktüklerini kaydetti.

Curanın diğer müzik aletlerinin yanında kendi sesini duyurduğunu anlatan Akın, “Tüm çabamız curanın  sesinin kısılmaması için. Curamızın sesini sonsuza kadar duyulması için Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne müracaat edip yardım isteyeceğiz” diye konuştu.

Beldedeki tek cura imalatçısı Osman Çiçek ise curanın gövdesinin dut, ceviz ve kızıl ardıç ağaçlarından genellikle 4 telli olarak yapıldığını kaydetti. Sap kısmının katran, kapak kısmının ise katran ve gürgen ağacından yaptıklarını bildiren Çiçek, “Atalarımızın, dedelerimizin sanatı kaybolmasın, körelmesin diye cura üretmeye çalışıyorum” dedi.

Mektup: Aziz dostum, sayın Kayacan; Binbir emekle hazırladığınız, “Burdur’un Saz ve Söz Ustaları-2” adlı kitabınızı

aldım. Harika bir eser. 792 sayfalık devasa, kalıcı bir eser. Sizi içtenlikle kutluyorum. Artık İse Kayacan’ın heykeli, Burdur’a dikilmelidir. Daha ne bekleniyor?. İsa Kayacan bunu, sağlığında görmelidir. (Abdülkadir Güler, Söke, 04.02.2013)