content
03 Ağu

Bugün tenceremizde farklı yemekler var (!)

Evet bu gün farklı konuları ele alacağım için biraz teşbih yapalım dedik ve tenceremizde farklı yemekler var başlığını kullandık, affınıza sığınıyorum.

İZMİR GAZETECİLER CEMİYETİNİ KUTLARIM
Dün www.haberanaliz.net haber sitesini açtım ki cemiyet TOKİ ile el sıkışıp çok anlamlı ve güzel bir işe imza atmış. Emeği geçen herkesi kutlarım. Sizler bilmezsiniz. Gazetecilik çok zor iştir ve eğer İstanbul Ankara gibi illerin dışında iseniz daha zordur. Ekonomik sıkıntı çok büyüktür. O yüzden zar zor ayakta duran, onuru ile mesleğini yapmaya çalışan kardeşlerimiz için TOKİ ile yapılan bu anlaşma çok önemli. Yoksa Gazetecilerin, Anadolu da görev yapanlarının ev sahibi olması gerçekten zordur. Kutlarım. İzmir Gazetecilerini, cemiyet yöneticilerini ve emeği geçen herkesi…
MUHTARLIK TARİH OLUYOR-MUŞ…
Dün bu haberi okudum. Vatan gazetesinde bir röpörtajvari yazı. Yazıya diyeceğim yok. Habere de… Mevzu başka. Muhtarlığın tarih olması meselesi… Bence olmalı. Ne gerek var çağdaş, uygar bir ülkede ve üstelik AB kapısında bekleşen ve girdim girecem diyen ülkede MUHTARLIĞA ne gerek var? Devletimizin her kurum ve kuruluşu var. Askeri, polisi, Belediyesi, Kaymakamı, Valisi mevcut… Muhtarlığın bir anlamı mı kaldı? Kaldırın gitsin. Çoğu siyasetin içinde… Gidin bakın, sözde siyasi davranmazlar, ama hepsi belirli partilere arkalarını dayamışlardır. Siyaset yapacaksa gitsin bir partiye yapsın. Siz onların biz siyasi değiliz demesine bakmayın. Bence Muhtarlıklar artık kalkmalı. Devlet bu işi de sonlandırmalı. 50 sene önceki Türkiye’mi burası kardeşim. Üstelik hiçbiri aldığı ücreti de beğenmez, aradın mı da yerinde bulunmaz. Yani işin doğrusu verilen aylık ücret de gerçekten ücret değildir, o ayrı bir tartışma konusu. Ama bence kökünden halletmek de fayda var, kaldırın gitsin şu muhtarlık kurumunu. Artık hiçbir esprisi yok çünkü.
MESLEK ODALARI SALTANATI
Belki onlarca kez gündeme taşıdım. Meslek odalarının mensuplarına katkı ve faydası nedir bunu açıklar mısınız? Hangi meslek mensubu o odanın kendisine kıyak geçtiğini, yada faydalı olduğunu söyleyebilir? Yıllık oda aidatı alırlar, tasdik ücreti, tescil ücreti felan fistan. Kırk çeşit ücret alırlar. Devletin TC armalı mührünü kullanırlar çünkü resmi kurum niteliği taşırlar. Altlarında makam arabaları resmi plakalı... Makam odaları saltanat derğahı gibidir. Devletten de pay alırlar. Hangi esnafına, hangi mensubuna faydalı olmuştur söyleyin? Esnaf ve iş adamı buralardan pek bir fayda sağlamaz. Ama kayıt mecburiyeti vardır. Devlet yasa ile zorunlu hale getirmiş. Bir iş yapacaksan o işle ilgili odaya kayıt olacaksın. Trilyonlar akar milletin cebinden odalara. Har vurur harman savururlar. Gidin bakın hizmet binalarına, kullandıkları makam araçlarına. Birde ülkedeki esnafın, iş adamının durumuna bakın. Bu mesleki odalara kayıt mecburiyetini ALLAH RIZASI İÇİN KALDIRIN. Günah ya. Benim senin paranla saltanat sürenlere nasıl göz yumarsın. Nasıl devletsin? Devlet adil, hakkaniyetli olur. Niye beni zorluyorsun oda kaydına? Vergi mükellefi olarak sana kayıtlıyım. Yerel belediyeden ruhsatlıyım. Eğer üretimle alakalı ise sağlık ve tarım bakanlığı gibi kuruluşlardan da ruhsatlıyım ve denetime tabiyim. Beni neden birde meslek odasına bağımlı hale getirip yoluyorsun ve yolduruyorsun? Allah’tan korkun ya!
ADLİ TIPTAKİ ARDI ARDINA GELEN İSTİFALAR
Adli tıp basının gündeminden düşmedi. Özellikle Hüseyin Üzmez, Münevver Karabulut olayları ile basın sık sık gündeme taşıdı. Öyle böyle demiyorum. Bende duyuyorum. Özellikle icraya düşen esnaf ve iş adamından Adli tıpa gidip de sahte imza iken gerçek imzadır diye gelenleri, yâda gerçek iken sahte imza diye gelenleri. Demekki orada bir hastalık var. Bunun tedavisi lazım. Ama önce iyi teşhis etmek lazım, hastalığı… Yanlış reçete, yanlış tedavi uygulanmamalı. Orası bir kurum ve hepimize lazım. Adil, hakkaniyetten şaşmadan, doğruyu yapmak lazım… Aklıma takılan ise şu... Neden bu istifalar daha önce yoktu da, şimdi olmaya başladı? Üstelik Cumhurbaşkanlığı denetlensin şurası dedikten hemen sonra patır patır istifalar başladı. Niye? Bekleyin, bir ayıp, kirli işiniz yoksa hesap verin, sonra çekin gidin. Soruşturma ve araştırmadan mı korkup gittiniz, yoksa gerçekten size baskı uyguluyorlar, gelin bizim dediğimizi yapın diyorlar baskı kuruyorlar diye mi? Bilemeyiz işin iç yüzünü. Ama bildiğimiz bir şey var. Adli tıpta rahatsızlık var. Lütfen teşhisi düzgün yapın, reçeteyi doğru yazın. Allah’ı sakın unutmayın. Herkesin hesabı var, ama yeri göğü yaradan ve halk eden yüce Allah’ında var. Bunu unutmayın. Adaletsiz davranmayın.
ANTALYA BÜYÜKŞEHİR ULAŞIM DAİRE BAŞKANLIĞI
Burayı da kutlamak lazım… Evvelki gün toplamış şehirdeki tüm minibüsçüleri ve dolmuşçuları bir disipline etmiş. Kurallara uyun, yoksa gereğini yaparız demiş. Dur kalklar, durak dışı yolcu almalar, ezrail gibi araç sürmeler, vakitli vakitsiz korna çalmalar, a dan z yi her şeyde uyarmışlar ve gereğini yapmışlar. Bana kalsa ben bu dolmuş ve minibüs esnafını tek tip kıyafete sokarım. Yada gömlek kravat takma zorunluluğunu getiririm. Traşlı olacaksın, tertemiz olacaksın zorunluluğu getiririm. Yaka paça açık, ayakkabının arkasına basmış, külhanbeyi, artist tiplilerden kurtarmak lazım memleketi. Hiç yakışmıyor. Üstelik sadece Antalya değil, dibindeki MERSİN, Adana, ve bilcümle tüm şehirlerdeki dolmuş minibüs esnafı için aynı şeyi yaparım. Yapılmalıda. Her şeyi trafik polisinden beklememeli yerel yönetimler. İşin politik çıkarını ve menfaatini bir kenara bırakıp, halkın çıkarını öne alıp, bu söylediklerimi yapmalılar. Eşkıya gibi minibüs şöförü, dolmuşçu var ve kavga gürültü bitmiyor. Belirli normlar konulmalı, her isteyen dolmuşçuluk da yapmamalı. Özellikle şoförler eğitimden geçmeli, sık sık psikiyatri gözetiminden geçmeliler.
SAYIŞTAY RAPORU İLE KIYI KATLİ VE YAĞMASI
Biz günlerce yazdık çizdik. Yıllarca söyledik. Kıyılar işgal altında. Haksız yere telle çeviriyorlar, işgal ediyorlar, gereksiz dolgu yapıyorlar, iskele kuruyorlar, çok katlı binalar dikiliyor diye.. Kimin umurunda. Atı alan Üsküdar’ı değil, Afrika’yı geçti. Şimdi kalkmışlar SAYIŞTAY Kurumu inceleme yapmış talanı, dolanı, yalanı ve israfı ortaya çıkarmış. Yine de helal. Bari uygulayın. Önleyin. Islah edin. Önünü alın. Kesin artık sahil işgalini, kirletilmesini, talan edilmesini, yok edilmesini… Bu işti kusur kabahati olanları ise VATAN HAİNİ gibi yargılayın. Acımayın. Çoluk çocuğumuzun geleceğini çaldılar çünkü. Ama nerde? Halen Mersin kıyılarında işgaller var. Haklarında mahkeme kararı olan yerleri yıkamıyor devlet. Büyükşehir başkanı ile paslaşan Tenis kulubünü yıkamadılar mesela. Yine Mezitli’de Taşkıran tesislerini yıkamadılar. Bir bakıyorsunuz adamlar iktidar partisinin içinden çıkıyorlar. Hangi dönem olursa olsun. Yani anlayacağınız Siyaset işin içine etti. Devlet ise malına mülküne sahip çıkmadı, çıkamadı, sahip olamadı. Yazık bu millete yazık.
BİLKENTLİ ÇOÇUKLARIMIZIN BAŞARILARI
Bilkent’de okuyan gençlerimiz görünmezlik pelerini icat etmişler. Aferin onlara. Hepsini o pak alınlarından öptüm. Haberi okuduğumda gurur duydum. Demek ki bizim gençlerimize, evlatlarımıza fırsat verilsin, olanak tanınsın bakın neler yapabiliyorlar. Kutlarım sizi çocuklar. Emeği geçen herkese milletim ve devletim adına, bir sorumlu yurttaş olarak teşekkür ederim. Başarılarınızın devamını dilerim.
EMEKLİ MAAŞLARI
Hey gülüm hey. Allah korkusu olmaz ise, vicdan ile cüzdanı karıştırırlarsa olacağı budur. Bu ülkede İşçi, memur, esnaf, emeklisinin durumu ortada... Aldığı para ortada... İnsanca ve uygarca yaşaması ne mümkün! Dünyanın hiçbir ülkesinde kendi emeklisine böyle yaşamı reva gören yoktur. Böyle devlet olmaz. Böyle yönetimde olmaz. AB ülkesi olacağız diyoruz ama elin oğlu bunları görüyor. Yaşam şartlarımızı, günün koşullarını, şehir hayatımızı görüyor inceliyor. Bir Avrupalı gibi değiliz ki. Ne yani, akşamları eğlence programlarında filanın poposu, külodu, içkisi, aşkı meşki gösterilince, vay be, Türkiye ye bak, ne kadar gelişmiş mi diyorlar sanıyorsunuz? Aldanmayın. Elin oğlu bizi çok iyi biliyor ve takip ediyor. Her alanda yozlaştığımızı da görüyor. Kültür, sanat, yaşam, ahlak, siyaset, meslek her alanda… Yani bizdeki uyanık vekilleri de görüyorlar. Gece yarısı operasyonları ile maaşlarını arttıranları da. Kendilerine gelince nalıncı keseri gibiler. Emekli vekiller 5-6 milyara yakın alıyorlar. Hele birde yönetim kurullarında yani arpalıklarda olanlar var. Çifte ballı maaş alanlar var. Allah’tan korkun, Allah’tan… Bir gün lokmayı ağzınıza attığınızda İyyykkk diyecek geberip gideceksiniz. Nefes borunuz tıkanacak. Emekli perişan. Bağkur, ssk, emekli sandığı, her ne ise buralardan emekli olanların aylıklarında adam gibi iyileştirme yapın. Ahları tutar valla. Benim babamda bir Emekli idi, rahmetli, her gün yönetenlere kahreder, söylenirdi. Fazla yazmak istemiyorum. Siz anladınız onu.
BU İŞ DEVLETE 13 TRİLYON ZARAR ETTİRDİ
Kimin cebinden gitti? Senin benim. Yani olan vatandaşa… Nedir konu? Konu şudur efendim. Haber derki, bir kazdı, biri bozdu yeniden yaptı Devlet bu işten 13 tirilyon kaybetti. Yani… Yani Belediye başta olmak üzere kurumların yol, kaldırım, parke, çalışmaları, elektrik, su, doğalgaz hatları için yaptıkları kazı mazı çalışmaları. Biz vergiyi verelim, askerliği yapalım, vatandaş olarak üzerimize saldıkları her kurala uyalım ama beyler keyfi harcasınlar, bilinçsiz, şuursuz harcasınlar, çarçur etsinler, heba etsinler… Çünkü hesap soran yok, bu ne iştir diyen yok. Olursa da, ne lan işimizi karıştırıyon, memleketin akıllısın sen misin diye çullanırlar. Yazık yazık. Devlete de, millete de.. Çalınanlar, yok olanlar, yok edilenler, çarçur edilenler, heba edilenler, hor kullanılanlar çoluk çocuğumuzun geleceği. Gelecek yaşamımız. Yoo, Allah’tan korkun yoo..

Tabiî ki ben genel yazdım. Söylediklerim hepimiz için geçerli. Ben, sen, o… Bizler, sizler, onlar… Herkes üzerine düşeni alsın. Kulağını kaşımak isteyende kaşısın. Bakalım nereye kadar kaşımaya devam edecek. Saygılarımla.

Etiketler : , , , , , , , , , , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank