content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

02 Kas

Bu Kurbanın Eti Yenmez!

Bu meselede ahkâm kesmek sana mı kaldı diyenler çıkabilir.

Aziz memleketimin müstesna kurumu Diyanet İşleri Başkanlığı’nda çaycısından imamına, imamından müftüsüne kadar ne kadar muhterem zat varsa hepsi ballı börekli kurumlara müdür, genel müdür olarak transfer olunca ne yazık ki ortaya çıkan fetva boşluğunu doldurmak benim gibi bir beynamaza düştü. Benim fetvama itirazı olan bana kızmasın Alo Fetva Hattı’nı arayarak Diyanet’e müracaat etsin…

Neyse, fetvamın detaylarına geleyim;

2000’den bu

yana milli gelirinin yaklaşık olarak 5 kat arttığı söylenen ülkemizde ne yazık ki temel beslenme ürünü olan kırmızı et tüketimi Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ’ın açıklamalarına göre hızla düşerek 12 kg civarına inmiştir. Sağlıklı beslenme için günlük tüketilmesi gereken kırmızı et miktarı 100–150 gram (yıllık 35–50 kg arası) iken kırmızı et tüketimi ABD’de 115 kg, Avrupa ülkelerinde 65 kg civarındadır. Beyaz ette de durum benzer şekildedir.

Ülkemizde et tüketiminin bu kadar düşük seyretmesinin temel nedeni toplumun geniş bir kesiminin asgari geçim düzeyinin altındaki standartlarda yaşıyor olmasıdır. Açlık sınırının 1.000 TL, yoksulluk sınırının 2.600 TL civarında olduğu ülkemizde ne yazık ki milyonlarca insan bu sınırların altında yaşamakta, yoksulun da yoksulu konumundadır.

Yoksulluğun yanında son yıllarda uygulanan yanlış tarım politikaları hayvancılık sektörünü durma noktasına getirmiş, bir kaç yıldır aşırı dalgalanan kırmızı et fiyatlarını kontrol etmek için kesimlik hayvan üretimi artırılamayınca en sonunda “bu da oldu” dedirtecek cinsten bir olay olarak, devlet tarafından canlı hayvan ve kırmızı et ithalatı gerçekleştirilmiştir.

Konunun bu yönünü daha fazla açıklamaya çalışmak sadece istatistiki kalabalık olacaktır. Konu oldukça nettir, ülkemizde zaten yetersiz olan kırmızı et tüketimi yanlış uygulanan hayvancılık ve tarım politikaları yüzünden daha da düşmüş, yükselen et fiyatları özellikle dar gelirli kesimi bu önemli gıda maddesinden tamamıyla mahrum bırakmıştır.

Yoksulluğun önemli bir açmaz olduğu ülkemizde dinsel kaynaklı bir gelenek, yoksul kesimlerin bu kıymetli gıda maddesine ulaşmasında önemli bir işlev görmektedir. O gelenek de yüce dinimiz İslam’ın, müminlerin dayanışmasını ve varlıklı olanların yoksul olanları gözetmesini esas alan “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” düsturuna hayat veren Kurban Bayramı’dır. Bu bayram sayesinde etin varlığından sadece kelime olarak haberdar olan birçok yoksul; sofrasında et görmekte, sofrası gerçek anlamda bayram etmektedir. Buruk bir sevinçle de olsa tüm haneler şenlenmektedir.

Kurban Bayramı’nın sosyal hayatımızdaki yerini anlatmaya gerek yok. Ancak kurban kesmenin dini bir gereklilik ve ritüel olmaktan çıkarılıp bir görgüsüzlük ve şaşaaya dönüştürülmesi üzerine birkaç söz gerekmektedir.

İslam’ın 5 şartını, İman’ın 6 şartını (bu konu biraz tartışmalıdır), 32 farzı, 54 farzı  ve daha bir çok küçüklü büyüklü ilahi emri sürekli pas geçen Müslüman kardeşlerimiz, nedense iş dinimizin vaciplerinden birisi olan kurban kesmeye gelince aslan kesilmekteler.

Yani durum o kadar vahimdir ki müminliği topyekun ıskalayan tüm memleket ahalisi, sorduğunuz zaman katıksız bir Müslüman olarak arz-ı endam eder. Ama nedense aslolanın mümin olmak olduğu kimsenin aklına gelmez.

İslam, tüm insanlığa gelmiş olmasına karşın herkesten önce altta kalanların dinidir. İnsan doğasının “altta kalanın canı çıksın” dediği bir dünyada İslam dininin gerçekten de sarsıcı emirleri vardır. Bu yüzdendir ki tarihsel macerasına baktığımız zaman İslam dini en önce ezilen, sömürülen, yoksul insanlarca sahiplenilmiş, onun herkesi eşitleyen kuralları baş tacı edilmiştir.

İslam’ın insanın en derinine hitap eden bu emirleri ne yazık ki günümüz Müslümanlarınca göz ardı edilmektedir. Herkesin kendini birinci sınıf Müslüman saydığı bir toplumda bu emirlere hakkıyla riayet eden mümine çok az rastlanmaktadır. Ne hazindir ki nerdeyse tamamı Müslüman olan ülkemizde müminler, Müslümanların içinde küçücük bir azınlık olarak kalmaktadır. Geriye kalan kahir ekseriyet ise İslam dininin gösterişle ilgili olan kısmına sarılırken ortaya eğreti bir görgüsüzlük çıkmaktadır.

Bu öyle bir görgüsüzlük ve gösteriş ki; imkânı olmamasına, kurban ibadetini yerine getirme şartlarını karşılamamasına rağmen birçok vatandaşımız kurban kesmektedir. Ayrıca kesilen kurbanın eti vs. vacibin vecibesine uygun bir şekilde fakir fukaraya ve konu komşuya dağıtılmayıp buzdolaplarının derin dondurucularına tıka basa doldurulmaktadır. Aşağı yukarı hepimiz çevremizde nerdeyse bir yıl boyunca kendi kestiği kurbanın etini yiyen Müslüman kardeşlerimize rastlamışızdır. Güzel dinimizin gelenekselleşmiş, dinsel rollerinin yanında birçok sosyal işlevi üstlenmiş bu güzel ananevi ibadeti maalesef kendi kimliğinden uzaklaşarak bir gösteriş şölenine dönüşmüştür.

Ey Müslüman kardeşim,

Beyhude kurbanlık pazarlarını dolaşma, boşuna elini kana bulama. Hele sokak cadde dana tosun kovalayarak komik duruma hiç düşme. Hiç uğraşma, bu sene sana kurban kesmek düşmez. Bunca mümin kardeşin aç iken sana tok yatmak düşmez. Farz olan sadakanı vermeden vacip olan kurbanı kesmek düşmez.

Söz dinle Müslüman kardeşim,

Memleketin işsizlikten kırıldığı, kesecek kurbanlık hayvanın kalmadığı bir memlekette kurban kesmekten daha önemli ibadetler var. Sevaba ihtiyacın varsa azıcık sağına soluna bak. Bir bak, bak gör ne kadar ihtiyaç sahibi göreceksin.

Boşuna debelenme Müslüman kardeşim,

Bunca işsizden bihaberken, yoksulu görmezken, onlarca farz ibadeti kenarda dururken sırf fiyakam bozulmasın diye kurban kesmeye yeltenen senin gibi bir müslümanın kestiği bu kurbanın eti yenmez…

Etiketler : , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

8 Kere Cevaplanmış to “Bu Kurbanın Eti Yenmez!”

  1. 1
    ibrahimî Feyzullah Says:

    Haklı olduğunuz noktalar var ama hüküm beyan etme hususunda hem ihtisas, hem ictihad gerekliliği söz konusu; adı üstünde: Fetva!
    Devam eden bir yazı dizimiz var; yarın inşaallah bitiyor. Derakab(ki cuma gününe tekabül ediyor) bu konuyu işleyeceğiz.

    Fâni hürmetler!

  2. 2
    Uğur ÖZALTIN Says:

    İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
    Zekat niyeti ile fakire bir altın vermek, yüz bin altın sadaka vermekten daha sevaptır. Çünkü zekat vermek, farzı yapmaktır. Sadakalar ise, nafile ibadettir. Farz ibadetin yanında nafile ibadetlerin hiç kıymeti yoktur. Deniz yanında, damla bile değildir. Şeytan aldatarak, kazaları kıldırtmayıp ve zekat verdirmeyip, nafileleri güzel gösteriyor. (3/17)

    “Sen ne bü­yük­sün (ey Kâ­be!). Se­nin şâ­nın ne yü­ce­dir. Fa­kat ger­çek bir mü­’mi­nin Al­lâh ka­tın­da­ki şe­re­fi sen­den de üs­tün­dür.” (İbn-i Ömer -ra­dı­yal­lâ­hu anhümâ-)

    “Kâ­be, Âze­roğ­lu Ha­lil İb­râ­him ta­ra­fın­dan ya­pıl­mış­tır. Gö­nül ise, yü­ce ve bü­yük Al­lâh’ın na­zar­gâ­hı­dır.” (Hazret-i Mevlânâ -kuddise sirruh-)

    MÜMİN GÖNLÜNÜ KIRA KIRA İBADET ETTİKLERİNİ ZANNEDENLER, MÜMİNLERİN SIRTINDA SEYAHAT ETTİKLERİNİ ZANNEDENLER, YARADANI KANDIRMAYA KALKIŞAN GAFLET EHLİDİR diyorum vesselam

  3. 3
    Halil DAĞ Says:

    biz fetva makamı olduğumuzu zaten iddia etmedik. sadece doğan boşluğa da hoşluk olsun kabilinden bir latife ile işaret ettik.
    ayrıca burada mevzu fetva hususunun kendisi değildir, ayrıca sadaka, zekat ya da başka ibadetler arasındaki kıymet muhakemesi de değildir.
    mevzumuz, toplumumuzun gelenekselleşmiş bir din uygulamasının ahvalidir. eh haliyle durumu izah ederken de bu kavramlara atıflar olmuştur ama bunun yapılmış olması ayrıntıya takılmayı gerektirmez.

  4. 4
    ibrahimi feyzullah Says:

    Hüküm beyan ediyorsunuz.
    Allah'ın emri, peygamberin icraatı varken aksini insanlara sunuyorsunuz.
    Bir ibadeti de ısrarla gelenek diye tesmiye ediyorsunuz.
    Bu kurbanın eti yenmez gibi iddialı bir söz söylüyorsunuz; bir dost meclisi değil burası, topluma yan ve yön verme konumundasınız çünki yazarsınız; o halde daha dikkatli ve rikkatli olmanızı istememiz hakkımızdır.
    ayrıca latife ile işaret etmişliğiniz yok, direkt muhatabı yönlendirme sözkonusu. toplum, özünde güzel olan bir ibadeti yanlış yapıyorsa, size düşen,sorumluluk alıp, toplumu bilgilendirmek, doğrusuna doğru seyletmektir.

    Tabii, benim bu tenkidim, sizin maharetle altını çizdiğiniz realiteleri görmememi veya görmezden gelmemi gerektirmez;

    Fâni hürmetler!

  5. 5
    Halil DAĞ Says:

    "Güzel dinimizin gelenekselleşmiş, dinsel rollerinin yanında birçok sosyal işlevi üstlenmiş bu güzel ananevi ibadeti maalesef kendi kimliğinden uzaklaşarak..." aynen yazıda geçen ifadedir. Gelenek demedim. İbadet olduğu ama sosyal rollerinden dolayı ananevi yönü ibadet yönünden daha güçlü hale geldiği ifade edilmek istenmiştir.
    Allah'ın emri ve efendimizin icraatı ortadadır. Şartları bellidir ve itiraz etmedim.

    Hakkınızı istemekte haklısınız. Ancak yön verme hususunda hatalısınız. Kimseye direkt olarak kurban kesme ya da senin kestiğin kurbanın eti yenmez demişliğimiz yok. Ama "Canım müslüman kardeşim, memleketin hali ortada, mü'min kardeşinin hallerine karşı körleşme, eğer ki komşun açken sen tok yatıyorsan kurbanı çifter çifter kesiyorsan bu Allah'ın gücüne gider" demek istemişizdir. Hani nerde yazıyor derseniz, ben okuyucunun zekasına güveniyorum, tam da bunu anlamışlardır.

    Zaten derdim yönlendirmek değil, dinimizin sosyal yönü en güçlü ibadeti üzerinden müslümanları hakiki mü'minliğe davet ederek komşusunu yıl oniki ay gözetmeye davet etmektir.

  6. 6
    Halil DAĞ Says:

    yazmanın amacı biraz da rahatsız ederek o konuyu üzerinde düşünülür hale getirmektir. ahkamsı ifadeler bundan ortaya çıkmıştır ama ahkam bize göre değildir. dedim ya bir beynamaz olarak benim işim değil bu.

  7. 7
    İbrahimî Feyzullah YALÇIN Says:

    "..müslümanları hakiki mü’minliğe davet ederek.."
    ile
    "..dedim ya bir beynamaz olarak benim işim değil bu.."
    ifadeleri size ait..
    burada muazzam bir çelşki var...
    hakiki mü'minliğe davetin de kendine has düsturları olmalıdır pekâla, değil mi?
    ey Halil? Ey dost?

  8. 8
    Halil DAĞ Says:

    üslupda ve düsturda sorun yok bence. sadece mümin taklidi yapılmasına fena bozuğum.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank