- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Bu Hafta Gelelim mi Baba?

Hasretin tarifi nasıl yapılır bilmem. Lügatlere göre çok basit her şey. Bir kelimenin yanına iki nokta koymak yeterli…
Hasretle gurbet yan yanadır çok defa. Sevdiklerinden uzaklaştı mı insan aramaya başlar. Hatta sevdiğini fark eder. Geldiği yerde olmayı tercih eder. Aklından geçirir, gönlünden geçirir…
Şartlar gurbet kavramını yerleştirmiş bir kere. Her milletin kendine has bir tanımı varsa da bizde daha farklı olduğunu düşünüyorum. “Evvela selam eder, ellerinden öperim” diye başlayan mektupların ‘evvela’ kelimesi çok şeyi anlatır. Gerisi kelimelerden kuru laflardır.
‘Evvela…’
Asker ocağı, yatılı okul, yabancı ülke gurbetin gönülden hissedildiği yerlerdir. Buralarda bir başka olur gurbet. Hani bırakıp gelme imkanı yoktur hemen. Belirli zamanın geçmesi lazımdır. İşte o geçmesi lazım olan zaman insanı eritir. İnsan yaptığı işten değil de o geçmesi gereken zamanın başka anlarda olduğu kadar kolay geçmemesinden yakınır. Sanki zaman durmuştur.
Yine de yatılı okulların verdiği ruh ıstırabı diğerlerinde yoktur. Daha oyun çağında evini terk eden bu yavrucaklar günün tamamını okul, yatakhane, yemekhane ve etüt sınıflarında geçirmeye mecburlar. Sadece hafta sonu umutları vardır. Ancak o zaman evine gitme şansı vardır. Ama her kişi bu fırsata sahip değildir. ‘Evci’ çıkabilmesi için velisinin de muvafakati olması gerekmektedir.
Hafta sonları yaklaştıkça velileri arama isteği sıklaşmaktadır. Bu arada konuşma sırasında kullanılan cümleler vaziyeti hazin şekilde anlatmaktadır.
Bir gün velisi ile görüşme isteğinde olan bir öğrenci telefonda babasına “ Bu hafta gelelim mi?” sorusunu yöneltmişti.
Bu hafta gelelim mi?...
İnsanın ruhuna sokulmuş çivi gibi. Burada ‘gelelim mi’ onların birden çok olduğunu da ifade ediyor. Asıl ifade ‘onların’ her zaman gelme hakkı olmayışı. Karşı taraf yani ailesinin vereceği karara göre ‘gelinip gelinemeyeceği’ belli olacaktı.
Demek her zaman…
Bu cümleyi duyduğum zaman nasıl bir hal içinde olduğumu kestiremedim. Demek hafta sonu olması bile kavuşmaya mani idi. Çünkü baba öyle istiyordu. Çünkü babanın imkânı o kadardı… Çünkü baba da çaresizdi. Belki her şeye rağmen yavrusunu daha iyi şartlarda olduğunu düşünüyordu. Veya onu her hafta getirip götürecek parayla evdekileri geçindirme mücadelesi verecekti…
Bu hafta gelelim mi?
(Yani gelmek istiyorum…)
Sonraki hafta gel yavrum.
(Ahh! Keşke gel diyebilseydim…)

Yatılı okulda okuyan köy çocukları bilir ki okulun fiziki şartları daha iyidir. Ama o eve gidince soğuktan bir kenarda büzülüp durmayı, okul yatakhanesinde sıcak bir odada büzülüp durmaya tercih etmektedir. Evdeki soğuğun onu üşüttüğü söylenemez. Fakat kaloriferin onu ısıttığı hiç söylenemez. İşte insanoğlunun anlayamadığı veya anlamakta güçlük çektiği yer.
Bu altın kafesi kim keşfettiyse…

Gelelim mi baba?
En azından bu hafta…

Zeki ORDU