content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

30 May

Birikimli Bir Aday; Dr. Nurhan Talu…

Birikimli bir aday; Dr. Nurhan Talu… Dr Burhan ÖZFATURA 27 05 2011 Seçim sistemimizde liste esası değil de genel tercih sistemi olsaydı ne güzel olurdu. Hangi partilerde daha kaliteli, daha birikimli, daha güzel hizmet verebilecek aday varsa onu tercih ederdik (Bu durumda genel başkanlar da kendilerine emir kulu olacakları değil halkın tercih edeceklerini listeye koymak zorunda kalırlardı). Dr. Nurhan Talu işte böyle, fevkalade birikimli, kaliteli bir aday.

Kendisini 1984 yıllarından beri tanıyorum. İzmir’deki çevre yatırımları ile ilgili olarak bizimle beraber gayret gösterdi. Çevre Müsteşarlığı’nın sonra da Çevre Bakanlığı’nın kuruluşunda birlikte çalıştık. Çok güzel sonuçlar aldık. Kendisi ODTÜ mezunu (Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nden). Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi konularında Yüksek Lisans ve doktora yaptı. 24 yıl üst düzey bürokrat olarak devlete hizmet etti. Birleşmiş Milletler ve OECD’de görev yaptı. Şehircilik, Çevre, Yenilenebilir Enerji vb konularda bir derya. Şu an DP’nin İzmir’de 1. Bölge, 1. Sıra adayı.

İstedim ki İzmir halkı kendini tanıtsın. Bu vesile ile ‘Organik Tarım’ konusundaki uyarılarını da öğrensin; Organik tarım üzerine oynanan oyunları bozmak lazım… Organik tarım dünya ticaretinde 1970’li yılların başında yer alırken bizde daha çok Avrupa kökenli firmaların istekliliği ile 80’li yılların ortasında önemsenmeye başlandı. İç pazardaki hareketi ise son yıllarda AB’ye uyum sürecinin bir yansıması olarak görebiliyoruz. Dolayısıyla Organik Tarım Kanunu’nun çıktığı 2004 yılından bu yana Türkiye’de bir kıpırdama var diyebiliriz. Kanunun uygulama yönetmeliği ise 2010’da yayımlandı. Ancak ne yazık ki; geçen bu 6 yıllık süre için çiftçimizin elini, ekmeğini güçlendirmek amaçlı, organik tarım üretiminin ve pazarlamasının nasıl düzenleneceğine ve geliştirileceğine/yaygınlaştırılacağına dair hala doğru dürüst ulusal bir strateji belirlenmiş değil. Organik tarım faaliyetlerinde kontrol e denetim son derece zayıf, organik üretimin durumu ile ilgili sağlıklı bir istatistiki yapı kurulmamış, kamu kesiminde kurumsal kapasite yetersiz ve en önemlisi ticaret izlenemiyor ya da izlenmek istenmiyor.

Mesele sadece tüketiciye güvenilir, kaliteli ürünler sunmak üzere organik ürün ve girdilerin üretiminin geliştirilmesini sağlamak değil aynı zamanda kendi çiftçimizin organik tarım pazarında güçlü olmasını sağlamak. Ama durum hiç de iç açıcı değil. Çünkü Türkiye’de organik tarımın neredeyse tamamı ulus ötesi firmaların elinde ve organik tarım üretimi yapan çiftçilerimiz bu firmaların kıskacı altında. Daha geçen hafta İzmir’de etkinliği yapılan Ekoloji Fuarı’nda stantları gezenler gördüler ki Türkiye’deki organik tarım üretici sertifikasına sahip kuruluşların çok azı ülkemiz kökenli. Sertifika çıkarma masrafları küçük üreticilerin kaldıramayacağı boyutlarda olduğu için ihracatçı firmalar üreticiler adına bu sertifikaları alıyorlar.

Tarım üreticilerimizin ve kooperatiflerimizin bu sertifikaları almamalarına en önemli engel başımızdaki hükümetin inatla uyguladığı dışa bağımlı tarım politikaları değil mi? bu ülkede orta ve küçük tarım işletmelerinin giderek yok olmasının ne önemi var, yeter ki batılı ülkeler sınırsız tarım pazarlama bizim topraklarımızı da katsınlar. Acaba tarımsal ürün piyasalarımızı güçlendirmek ve rekabet edebilirliği arttırmak adına ‘ekolojik tarım seçeneklerini’ mi yoksa, ‘küresel şirketleri’ mi güçlendiriyoruz? Onlar güzel göz boyuyorlar. Organik ürün ihracat firmaları, organik tarım nasıl yapılır üzerine üreticilerimize başlangıçta geniş eğitim imkanları yaratıyor gibi görünüyorlar ama aslında organik tarıma başlamak için sadece ikna yöntemi bu. Bu eğitimler sonunda bizim çiftçimiz pazara çıkamıyor ki. Eğitimlerin verimliliğine dair yapılan araştırmalarda yıllardır organik tarım yapılan köylerimizde ‘yeşil gübre’ nedir bilmeyen üreticiler olduğu, kimyasal gübre kullananlar olduğu ya da bitkilerini iyi besleyemediklerinden verim kaybına uğrayan çok sayıda çiftçinin mağdur olduğu biliniyor.

Türkiye’de organik tarımdaki tehlike sadece ürünle de sınırlı değil, organik gübre, organik ilaç şeklinde ticari markalarla yeni bağımlılıklar yaratılıyor ve çok uluslu tohum ve ilaç firmaları bu alanda yine başrolde. Bugün artık organik tarım sistemi ticari organik gübre, organik ilaçlar kullanılarak yapılmaya başlandı ve daha çok büyük şirketler bu sistemin içindeler. İşin özü şu; Türkiye organik tarımda da dışa bağımlı olmaya başladı. Kendi çiftçimizi destekleyen ve doğrudan üreticimizin inisiyatifinde bir ekolojik/organik tarım hareketi yok ve ne yazık ki; Türkiye’nin organik tarımdaki gelişmesi bugün dış şirketlerin kontrolünde. Aslında ülke yararına ekolojik tarım yapılmasında samimi olunacaksa, en başta tarımsal biyo çeşitliliği korumak lazımdır.

Çünkü tarımı yapılan türlere ait bitki genetik kaynaklarındaki çeşitliliğin korunması, bitkisel üretimin sürdürülebilirliği bakımından son derece önemli. Türkiye’nin bitkisel çeşitlilik açısından zengin bir ülke olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak iktidar ne yapıyor? Bu zenginliklerimizi korumak değil, kullanmak ve kullandırmak istiyor. Biyolojik çeşitliliğimizin, tescili doğal sitlerimizin ve tabiat varlıklarımızın küresel sermayenin yağmasına, talanına açılmasına fırsat tanıyan yasalar çıkarıyor, insan sağlığını ve canlı yaşamı göz ardı eden ‘sözde ekoloji’ politikaları üretiyor. Doğal değerleri bugüne kadar çıkardıkları birçok yasa ve uygulamayla piyasa malına dönüştürenler, ülkemizin doğasına sahip çıkmayı amaç edinen ancak Sayın Başbakan’ın söylemiyle ‘o çevreci tipler’ seçime giden yolda göz ardı etme riskini alıyorlar. Bugün doğa korumaya darbe vurmak isteyenler, Haziran 2011’de nasıl bir darbeyle karşılaşacaklar görülmeye değer. Kim bilir belki o zaman mevcut iktidar ekolojiye bakışını ve politikalarını değiştirmekte çok geç kalmış olacak. www.burhanozfatura.org

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank