- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Bir Güne Sığar mı?

Oldum olası hiç hoşlanmadım şu özel günlerden.Yani anneler günü,babalar günü, sevgililer günü,kadınlar günü vs…Adet haline geldiği için bazı özel kişilerle kutlamasını yapsam da bir türlü sindiremedim içime.
Çıkar ilişkisi olan birliktelikler gibi çiğ kokar bu günler bana.
Diyeceksiniz ki, hiç olmazsa sene de bir gün vazifelerimizi hatırlayıp, hatırlatalım. Ya geriye kalan 364 gün?

En doğal duyguların insana hatırlatılmasına ne gerek var ki? İnsanlar karşıt cinsinden birisini, anne babasını da sever zaten. Önemli olan; KİŞİLERİN BU DUYGULARINI DENGELİ BİR ŞEKİLDE SUNMASINI BİLMELERİ VE BUNLARI YAŞAM TARZI HALİNE GETİRMELERİDİR... Bunlar aile terbiyesi ve sosyal çevreden öğrenilir. Karşılıklı haklar ve dengeli sevgiler verildiği korunduğu müddetçe hiçbir ilişki bozulmaz. Temeli bozuk olan ilişkiler ise senede bir gün içinde pompalanan öğüt ve nasihatlerle düzeltilemez.

İnsanoğlu var olduğu günden bu yana yaşadığı ve yaşayacağı en doğal duygusu olan sevgiliye, anne ve babaya olan ilgisi, sevgisi senede bir gün birilerinin hatırlatmasıyla mı yaşandı ve yaşanıyor? Siz bunları köstekleseniz de körükleseniz de yaşanacak bir şekilde. İtalya’da fi devrinde bir hükümdarın erkeklere sevgililerinin yanına gitmelerini yasaklayarak savaşa sürüklemesi üzerine Rahip Valantin’in gizli gizli insanları vuslata erdirme çabasını bayram ilan etmişler. Biz de dünyaya ayak uydurarak bu günü sadece hediye almaya endeksleyerek kutluyoruz yıllar yılı.
Kadınlar gününün Amerika’da yakılan işçi kadınlardan sonra icadedildiği gibi…
İhtiyarlayanlarını en kıytırık yerlerde kendi hallerine bırakanlar olduğu gibi yeni doğan bebeğini cami avlusuna hatta çöp kutusuna atanlar da var…Niye bebekler günü yok? Diye sorarım hep.

En tabi duyguların yaşanma hakkı birileri tarafından baskılanmasının sonunda hak iadesi gibi gösterilerek başka birilerinin de bunu tüketim çılgınlığına alet etmesi gibi tuhaflıklar yaşanmakta. En yüce duyguların bir güne sığdırılması çok itici bir olay bence. Hele de hediyeleşmenin gösteriş budalalığı haline getirilmesi ile daha da itici oluyor.
Annelerin kutsallığı, haklarının üstünlüğü bir güne değil hergüne yayılmalı ki toplumsal bir düzenlemeye katkı sağlasın. Bunlar derslerde, filmlerde, yazılarda, televizyon ve radyo kanallarında sık sık gündeme getirilmeli, örnek davranışlar sergileyerek insani boyutları çizilmeli ki bir işe yarasın diye düşünüyorum…
Şunu da söylemeden geçemeyeceğim; Ana baba hakkını, kadın hakkını, dini boyutta ele alanların ne kadar ifrata kaçtıkları da malum…uçuk kaçık kıssadan hisselerle efsane hazretler üreterek, uygulanması mümkün olmayan, insan üstü örnekler vererek bu haklara gönderme yapanların etkisi saman alevi kadardır. Babasını sırtında hacca götüren evlat gibi mesela.

Kendi çocuklarıma yaptığım bir tembihtir bu: “ Belli günlerin kıskacına takılarak benim için sakın sıkıntıya girmeyin. İçinizden geldiğince, duygularınız ve imkanlarınız elverdiğince ne yapmak istiyorsanız onu yapın! Ben sizi karşılıksız sevdim,seviyorum” düşüncesinde olduğumu onlara hissettirmişimdir. Saçımı süpürge edişimi, uykusuz gecelerimi, çilelerimi anlatırım ama onların gözlerine sokmak ve karşılığını beklemek gibi bir gaflete düşmedim çok şükür. Etle tırnak gibiyiz çünkü onlarla; beni sevin demekle sevgileri artmaz, sevmeyin demekle de eksilmez…

Her zaman savunduğum bir şey var: sevgimizde, ilgimizde dengeli, tutarlı olmadığımız sürece bu işlere çözüm bulamayız…Bir günde pompalanan hatırlatmalar 364 günde içi boşalmış olarak kalmamalı…
Güvenli, dengeli, kaliteli ilişkiler içinde seviyeli birlikteliklerle doyasıya yaşanmalı sevgiler.

Asuman Soydan Atasayar