content İkametgah adresi: Cendere Yolu No:16 Kağıthane / İstanbul
10 Eki

Bir Başkadır Romanlar

Bu hayatın belki de en hafifini yaşarlar. Bugün bulduğunu yarına bırakmaz, yarının vereceğini bugünden beklemezler.

Şarkılarıyla, danslarıyla, giyimleriyle şenlik edasında bir renktir çingeneler. Ben de bu defa hiç korkmadan onların içine girdim araştırdım ve o güzel insanları yazdım.Dünyanın rengi de diyebiliriz onlara. Gülmeleriyle ortalığı çınlatan, melodilerini söylerken kendilerinden geçerler ve bu işi gerçekten severek yaparlar. Kavgalarında bile bir arkadaşlık vardır. Yürekleri kocamandır, içlerine girdiğin zaman seni kendilerinden gibi sayarlar. Başlarlar anlatmaya öyle güzel bir şiveyle konuşurlar ki siz gülesiniz mi, ciddi mi durasınız bilemezsiniz. 

Aşkları bile bağırışlı çağırışlı yaşarlar. Ben bir olayı direkt onların ağzından dinledim. Bir sevgili diğerine kızdı mı, kızan eğer kız ise erkek olan peşinden sabahlara kadar dolaşır. Kız “çekilesin peşimden kokarca gibi kokarsın” diyerek gülümseten cümlelerle başından def eder sevgiliyi tabi biz gülüyoruz bunlara onların oralarda çok gönül kırıcı kelime sayılıyor bunlar. Erkek en sonunda pes eder “bana bak giderim bizim Mualla’nın kızına bilesin” deyip kıza göz dağı verir. Kız kıskanır ama yağını vermez “gitmezsen erkek değilsin be, git benden de selam söyle benim saçımın telinin kırpıntısı olamaz o kız anasının daniskası” deyiverir. Onların aşkı, kavgaları bile özünde şenlikli geçer. 

Sordum nasıl karşılıyor sizi insanlar yaşadığınız zorluklar neler. Tek bir nokta dikkatimi çekti. “Abla burada tek bir okul var bizleri alan, isteriz gidelim başka okullara ama almazlar kapçıklar” üzüldüm tabi ki de ama elimden bir şey gelmediği için fazla irdelemedim. Çok güldüm o gün, o kadar şenler ki eğer üzüntünüz varsa mutlaka bir Çingene mahallesine gidin. Tabi tanıdık varsa oraları bilen, oralarda tanınan biri ile gezmeniz daha mantıklı. 

Düğünleri bir şölen gibi oluyor, rengarenk elbiseler içinde 3 yaşından 70 yaşına kadar herkes oyuncu, bir roman oynuyorlar aklınız almaz. Ama ortaya isimle çağırılıyorlar bilmem kimin anası ile gelini şeklinde oluyor. Sünnet düğünlerinde sünnet çocuğu tahta bindirilip kapı kapı dolaştırılıyor. Eğer biraz zenginse düğünü yapan takılan altınları hiç söylemiyorum bile. Düğüne katılanların kıyafetleri görülmeye değer. Allı pullu şakır şakır parlıyor, gecenin karanlığına resmen ışık oluyorlar. Düğünler sokakta oluyor, oturma yerleri iki sandalye arası tahta, Çalgılar ince çalgı denen klarnet, darbuka ve altı tencere misali yuvarlak, üzeri telli olan cümbüş adı verilen çalgıdan oluşuyor. Ama öyle güzel çıkıyor ki sesi, biraz benim gibi oynamayı seven biri asla yerinde duramaz. Sabahtan mevlid okutuluyor, akşam dans, içki akıp gidiyor. Düğünler üç gün üç gece sürüyor, bir gece sadece erkeklere yapılıyor damadın arkadaşları ve akrabalarına, kesinlikle kadınlar giremiyor dansözler oynatılıyor, masalar kuruluyor yemekler, içkiler seriliyor her kes gönlünce eğleniyor. 

Kadınların egemenliği yok ama kadınların da erkekleri taktığı yok. Evler çok renkli sabahtan akşama kadar sarı, kırmızı, mavi, pembe, yeşil ile boyanmış evlerinin önünde oturuyor kadınlar. Kim ne yemek yapacaksa sokağa çıkartıyor küçük tüp eşliğinde pişiriyorlar. Sakızları olmazsa olmazlarından her bir kadının ağzında sakızı günü bitirene kadar çiğniyorlar. El işi filan yok, diyorum ya sohbet ederek gün boyu kavga ederek yaşıyorlar. Günlük elbiseleri bile çiçekli kıpır kıpır insanın bir an giyesi geliyor. Şalvarları, etekleri birer moda harikası gibi. 

Çocuklar çıplak ayaklarıyla sokakta dolaşıyor, yüzleri, elleri kararmış yıkanmak için akşamı bekliyorlar. Yüzlerinde kocaman gülümsemeleriyle dişleri dökülmüş kadınlar, saçlarında kocaman karanfillerden tokaları size misafirperverlik sunuyorlar. Onları görünce hayatın umursamazlığını hissediyorsunuz kalbinizde. Sanki dertten arınmış, huzurlu bir yaşam gibi geliyor. Aslında bir çok sorunları var, ezilmişliğin ve dışlanmışlığın gölgesinde yaşıyorlar. Size sadece hiçbir derdi dert etmeyen kısmı cazip geliyor. 

İçlerine girdiğiniz zaman başka bir dünya gibi geliyor, gerçekten de öyle başka bir hayat başka bir yaşam, siz de kendinizi yargılıyor ve analiz ediyorsunuz. Umudun beslediği yaşam onların ki, ve sizde bu yaşamın ucundan kendiniz için olanı tutuyorsunuz. 

Daha fazla yazmak isterdim, ancak bana bu kadarı izin verildi. Ancak şunu söyleyebilirim, onlar dışarıda gördüğümüz birçok insandan daha insan, daha verimkar, daha dostlar.

Romanlar işte, her biri başlı başına 100-150 sayfalık birer roman...

Benden şimdilik bu kadar, başka hayatlar da buluşmak dileğiyle.

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

11 Kere Cevaplanmış to “Bir Başkadır Romanlar”

  1. 1
    Uğur ÖZALTIN Says:

    İlle de roman olsun şarkısıyla daha bir güzel görünüyorlar gözüme.
    Çingene ismini pek sevmiyorlar nedense.
    Onların dışlanmışlıkları hırsızlığı meslek edinmeleri yüzünden dir yoksa başka bir sebep yok.
    Yine de iyiler di mi ?

  2. 2
    Nesrin ATEŞ ŞENGÜLEN Says:

    Yaşam tarzları belkide Uğur bey. :)Onları anlayabilmek için onlar gibi düşünmek lazım belki de, ben bunu gördüm yerinde yaşadım...Kimbilir birgün sizde böyle bir deneyim yaşayabilirsiniz. Saygılar..

  3. 3
    ÖZNUR Says:

    Çok güzel olmuş, çok beğendim :)Romanlara yakın bir yerde oturduğum için onların hayatlarını azda olsa biliyorum 🙂 tam anlattığım gibiler :))))

  4. 4
    cihan Says:

    Sarıgöl mahllesı sakını olarak bu kdr ıcten anlatıaln bı yazı gormedım ben teskkurelr her sey ııcn en azından romanların belkıde cırkın bılınen o yuzunu bı nebze olsun dogru yanstımıssınnn..... sarıgol mahllesi şen mahalle adına saygıalr.....:D

  5. 5
    nilgün Says:

    gerçekten herşeyleri gönüllerince,düğünleri süper ki seyrettiğim için bilerek söylüyorum dünyanın en rahat insanları.....

  6. 6
    Semra Says:

    Edirne de yaşayan biri olarak gündelik yaşantımın içinde mutlaka onlarla bir şekilde karşılaşıyorum.anlatımınız kusursuzluga yakın hatta her notayı kullandıgınız bir şarkı gibiydi.onları bu kadar yakın tanıdınız için sizi şanslı sayıyor,başarılı araştırmanız içinde sizi tebrik ediyorum.

  7. 7
    binnur Says:

    çok güzel bi yazı olmuş bende mesleğim gereği bol bol bi araya geliyorum:)) tıpkı anlattığınız gibi.. kaleminize sağlık başarılarınız devemını diliyorum tebrikler....

  8. 8
    bahar Says:

    muhteşem bi yazı olmuşşş sizi kutluyorumm kesinlikle çok heyecanlı hareketli ve coşkulu insnlar aslında hayatı tamda yaşanması gerektiği gibi yaşayan insanlar keşke herkez sizin gibi onlara karşı objektif bakabilsee şarkıları oyunları düğünleri herşeyiyle içimizde yaşayan ve eğlenceliler sadece bu gözle bakmak gerekiyor sanırımm...

  9. 9
    Nesrin ATEŞ ŞENGÜLEN Says:

    Görüyorum ki herkesin içinde birazcık ta olsa romanlık var. Ya da şöyle denilebilir bizler onları kendimize yakın buluyoruz. Yazdıklarımın bu denli samimi bulunması beni çok mutlu etti. Hepinize sevgiler.

  10. 10
    Hülya Barış Says:

    Yazılarını gözlemlere dayalı, olayların, durumların içlerine girerek gerçekleri bize aktarak yazman çok güzel sevgili Nesrin. Romanlar da sonuçta bir insan sanırım onların toplumdan dışlanmasının sebebi içlerinde bazılarının HIRSIZlık yapmalarından kaynaklanıyordur.Ama sebep-sonuç ilişkisine dayalı bir sorun görünüyor yani onlar toplumdan dışlandıkları için, bir kimlik kazandırılamadıkları için onlar da hayatı göğüslenmek için hırsızlık yapıyor olabilirler.Bazı şeyler yaşanmadan bilinemez.Anlamak için yaşamak lazım.Yine onlarda bir insan ve kendilerine saygımız sonsuz bunları bilsinler.Yeni yazılarını merakla bekliyorum.Kalemine sağlık sevgili Nesrin.

  11. 11
    behiye Says:

    çok güzel bizimlede paylaştığın için teşekkür ederim.:D



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank