- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Bandırma Üzerine Çeşitlemeler

Mayıs ayı ile birlikte havalar ısındı ya, Bandırma eski canlılığına bir kez daha döndü.

Çöl sıcaklarının bu yıl erken gelmesiyle birlikte sahil bandı cıvıl cıvıl olmanın ötesinde şimdiden adım atılamayacak hale dönüştü gibi.

Bandırma’nın hepimizin de bildiği gibi çok fazla sosyal bir yaşamı olmadığı için Bandırmalılar’ın da tek eğlencesi doğal olarak sahilde tur atmak, çekirdek çıtlamak ve Kuşcenneti Festivali kapsamıyla, 17 Eylül Kurtuluş Günü şenliklerinde az da olsa stresten arınmak olarak dikkati çekiyor.

Yalnız bu yıl 1. Milli Eğitim Festivali kapsamında ilköğretim ve lise öğrencileri tarafından gerçekleştirilen şenlikler, Bandırma’da festival havasının da biraz erken doğmasına yol açtı.

Havaların da iyiden iyiye ısınması, sahil bandına inen vatandaşın, kolay kolay evine dönmesinin de önüne geçti sanki.

Belediye de, sahil bandı projesi kapsamında şehir restoranta kadar tamamlayınca, Bandırmalılar için biraz daha geniş gezinti alanı oluştu nihayet.

Aslında proje birkaç aşamalı olduğu için yapılan ilk etap. Tamamı bittiğinde herhalde gez gez bitmeyecek bir durum da olursa şaşmayın.

Fakat, buralarda gezinirken, ister istemez dikkatimizi olumsuz yönde çeken bazı durumlardan da söz etmeden geçmek günah olur diye düşünüyorum.

Şöyle ki, yapılan her çalışma, sonuçta bizlerin cebinden çıkan bir takım vergiler, ödemeler, rüsumlar, su paraları, İller Bankası’ndan gelen katkı payları gibi paralardan ödeniyor.

Yani belediye bir anlamda bizler adına, bizim için oralara bir takım tesisler yapıyor. Yapıyor da, önemli olan yapılması mı, yapılan bir eserin korunması mı?

Ne yazık ki, biz yapılanları korumakta son derece beceriksiz ve de kıymet bilmeyen bir toplumuz.

Sahil bandının üç ayrı yerine konulan kondisyon aletleri, sanki çocuklar için oyun parkı gibi kullanılıyor. Kaydıraktan kayar gibi, tahtıravallide sallanır gibi ne kadar kondisyon aleti varsa hepsinin üzerinde küçük çocuklar çıkmış, gönüllerince eğleniyor!..

Sanırım o aletlerin hemen hemen hepsi, belli bir yaşın üzerinde bulunan ve sağlıklı yaşam için spor salonuna gitme imkanı bulunmayan, ya da böyle bir imkanı evinde gerçekleştiremeyenler için konuldu.

Kadın erkek belli yetişkinlikteki insanlar, önce sahil bandında ya da mendirekte bir iki tur atıp, vücutlarını ısıttıktan sonra, bu kondisyon aletlerinin başına gelerek, gerek yağ yakılması konusunda, gerekse kasların çalışması konusunda çeşitli kültür fizik hareketlerini yapsınlar düşüncesinden yola çıkılmış.

Düşünce güzel de, uygulama yanlış. 3-5 yaş seviyesinden tutun da, 10-12 yaş seviyesine kadar ne kadar çocuk varsa bu aletlerin üzerinde, kondisyon çalışıyor!..

Çok ihtiyaçları var ya!..

Büyükler de çocuklardan fırsat bulabilir, ya da onları bir şekilde ikna edip indirabilirse, bu aletleri kullanma fırsatı bulabiliyor. Gerçi çocukların başında anne-babaları varken pek de ses edemiyorlar ya!..

Yarın birgün bu aletler çocukların bilinçsiz kullanımları sonucu kırılıp dökülerek devre dışı kaldığında günah değil mi, bunca yapılan masrafa?

En azından bunları kontrol edecek, çocukların bu aletlerle oynayamayacağını anlatacak bir görevli koymak çok zor olmasa gerek diye düşünüyorum.

..................................

Yine gerek Cumhuriyet meydanı olsun, gerek yeni yapılan sahil bandı ile birlikte, mendirek yine ellerinde paket paket çekirdek yiyenlerle dolu.

Herhalde çekirdek çıtlama konusunda, Türkiye’nin en önde gelen ilçeleri arasında rahatlıkla en ön sıraları alabilecek bir kapasiteye sahibiz!..

Tabii bu yenilen çekirdeklerin kabukları da, olduğu gibi yerlerde. Çünkü, bizim kültürümüzde elimize ne geçerse ya yere, ya da denize atma gibi doğal bir genetik alışkanlığımız mevcut!..

Yürüdükçe, ayaklarınızın altında ezilen çekirdek kabukları yüzünden sürekli çıtır çıtır sesi çıkmasından rahatsızlık duymuyorsanız, gezin gezebildiğiniz kadar.

Sadece çekirdek mi? Aklınıza gelebilecek ne kadar kabuklu yemiş varsa içleri mideye, dışları yani kabukları da yere...

Güya bu ay Kabahatler Kanunu devreye girdi. Yerleri kirletenler cezalandırılacak!.. Ama bunu uygulayacak birim yok.

Aslında, belediyeye bir hayli kazanç sağlayacak yeni bir gelir kapısı bence.

Her zabıtanın eline verilecek birkaç ceza koçanı sayesinde, hem belediyeye ek bir gelir elde edilir, hem de vatandaş bir şekilde bu yerlere kabuk atma alışkanlığından vazgeçer.

Hadi zabıta görevlendiremiyorsunuz, nasıl otoparkları Bandırmaspor adına işletiyorsanız, buradaki ceza kesme işini de yine Bandırmaspor’a havale edin, daha iyi olmaz mı?

Kulübün görevlendireceği birkaç kişi, ellerinde yetki belgesi ve ceza makbuzları ile çekirdek yiyenlerin başına dikildiğinde, hem kulübün geliri artacaktır, hem de vatandaş terbiye olacaktır.

Bunun bürokratik uygulamasını da artık yetkililer düşünsün.

.................................

Tüm bunların yanı sıra yine oturma gruplarında da oturmasını beceremediğimiz ortada. Ne kadar bank varsa, ya üzerindeki boya kazınmış, ya da ahşapsa sevgililerin adı kazınmış... Gençler, sanki duygularını bu banklar aracılığı ile tüm Bandırma’ya ilan etme yarışına girmişler. Ancak, bunu yaparken mala zarar verdiklerini hiç mi hiç akıllarına getirmiyorlar. Banklar babalarının malı ya!..

Burada bizlere de görev düşüyor sonuçta. Bizler de bize ait olan tüm bu malzemelere sahip çıkmayı öğrenmeliyiz. Uyarıcı görevini yapmalıyız.

Yoksa, dünyanın parası verilerek oluşturulan bu eserler belli bir süre sonra değerlerini yitirecek