content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

27 Ara

Baltayı Bilemek…

Öyküyü duymuşsunuzdur;

Bir ormanda iki kişi ağaç kesiyormuş. Birinci adam sabahları erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye başlıyormuş, bir ağaç devrilirken hemen diğerine geçiyormuş. Gün boyu ne dinleniyor ne öğle yemeği için kendine vakit ayırıyormuş. Akşamları da arkadaşından bir kaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyormuş. İkinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında eve dönüyormuş. Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar. Sonuç: İkinci adam çok daha fazla ağaç kesmiş. Birinci adam öfkelenmiş :

" Bu nasıl olabilir? Ben daha çok çalıştım. Senden daha erken ise başladım, senden daha geç bitirdim. Ama sen daha fazla ağaç kestin. Bu işin sırrı ne ?"

İkinci adam yüzünde tebessümle yanıt vermiş :

" Ortada bir sır yok. Sen durmaksızın çalışırken, ben arada bir dinlenip baltamı biliyordum. Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir." demiş…

Şimdi durduk yerde bu öykünün ne anlamı var diye düşünebilirsiniz. Şöyle ki geçtiğimiz hafta boyunca üniversite sınavından (YGS) çıkan öğrencilerle onların sınav sonrası aklı karışmış, turşuya dönmüş aileleriyle uğraşıyorum.

Sınav ilk defa yapıldı ve beklenen sorular geldiği gibi, beklenmeyen yerlerden de sorular geldi. Bu nedenle neredeyse sekiz-dokuz aylık bir çalışmanın ardından evlatları önde, anne-babalar arkada, geçtiğimiz pazar günü bir buçuk milyon genç ve onların aileleri nefeslerini tuttu ve beklediler.

Bazıları dua etti, bazıları gazetelerini okudu, bazıları volta atarak zaman geçirdi. Herkes çocuğuna karşı büyük bir özveri ve samimiyet içinde destek oldu. Tâ ki sınav bitene kadar. Sınav sonrası ve ertesi gün, cevapların da açıklanmaya başlamasıyla, sonuçların az da olsa netleşmesinden sonra beklenen başarıyı gösteremeyen gençlerin kendilerini koyuvermeleri gibi yeni bir sorunumuz doğdu…

Aileler iki gün öncesine kadar şevkle ve gayretle çalışan çocuklarının bir anda yelkenleri suya indirivermelerine önceleri ses çıkarmadılar. Derken iki, üç, dört gün derken bir hafta geçti ve hala yeniden çalışmaya bir türlü başlayamayan gençler, hem kendileri hem de aileleri için bir endişe kaynağı haline geliverdi.

Kar yağınca zincir satanlara nasıl iş düşerse, şimdi de sınav sonrası, sınavın bozduğu ayarları yeniden yapılandırmak da bize düştü…

Bu nedenle, takip eden okuyucularım bilir, geçen hafta yeni bir yazıyla karşınıza çıkamadım da… Özleyenler olduğunu düşündüğüm gibi, gitti de kurtulduk diye düşünenler de olabilir… Ama işte merak edenlere söylüyorum tek neden baş edemediğim bir yoğunluk idi… Başka da bir şey değil…

Gelelim konumuza, baharın gelmesi, hormonların değişmesi üstüne sınavın da beklenildiği gibi olmaması derken bir türlü masanın başına oturamayanlara adıyorum bu yazıyı... Eğer onlar okuyamazlarsa ki bu mümkün, testlere gömülmek zorundalar zira… Ama biliyorum ki bu yazıyı okuyan herkesin yanında yöresinde mutlaka SBS, YGS, KPSS ve adını bile bilmediğimiz nice sınava hazırlanan pek çok insan var etrafımızda. Biz okuyup onlara yol gösterebiliriz. Kaybettikleri umudu yeniden kazanmalarına vesile olabiliriz diye düşünüyorum…

Evet, bir hafta biraz umutsuzca geçmiş olabilir. Yapılan programlara uyulamamış olabilir. Artık ne yapsam kazanamam diye bir başka bahara umutlar ertelenmiş olabilir. Sizin yaşadığınız her neyse birde şöyle düşünün: bu hafta baltanızı bileyerek geçti…

Çok yorulmuştunuz ve dinlendiniz. Kendinizi tanıdınız. Hiç heyecanlanmam diyordunuz, tersi oldu. Süre yeter diyordunuz yetmedi. Emin olmadıklarımı boş bırakırım, sonra dönerim diyordunuz, dönemediniz. Sosyal bilimleri havada karada yaparım diyordunuz, ters köşe oldunuz; felsefe çantada keklik diyordunuz, değilmiş… Ve daha birçok çıkarım... Herkese göre farklı farklı... Ama özünde her aday kendisini tanımış oldu… İkincisinde bütün bu deneyimlerle birlikte her şeyin daha güzel olması mümkün…

Zayıf olduğunuz alanları tanımak bu alanlara yönelmek için zamanınız var. Tek sorun, düştüğünüz yerde debelenmekten, kendinizi savunmaktan, olan için bahaneler uydurmaktan vazgeçip kalkmaya davranmakla başlıyor… (Yiğit düştüğü yerden kalkar.)

Artık kalkın, bir hafta baltanızı bilediniz, keskinleştirdiniz, şimdi sıra ormana gitmekte. Başkalarının ne yaptığı değil, sizin ne yapmak istediğiniz önemli. Seneye bugün nerede olmak istiyorsanız, bugün ve burada, bu baharda ona göre çaba harcamalısınız.

Kendinizi suçlamayın, “Bir hafta kaybettim, asla yetişemem.” diye düşünmeyin, kendinize zaman ayırmış farz edin. Dinlendiniz, kendinizi yeniden tanıdınız ve değerlendirdiniz, şimdi bugün, bu saatte yeniden başlamak için hazırsınız. Bizler de anne-babalarınız da öğretmenleriniz de arkanızda…

Yanınızdayız…

Hayatta daha azına fit olmamak için şimdi daha çoğunu vermeye ve daha fazla gayret etmeye gerçektende değer. Elinizden gelenin en iyisini yapmanın zamanı şimdi. Eylemde bulunmanın zamanı şimdi. Şimdilerinizi iyi değerlendirebilmeniz dileklerimle…

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank