- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Ayna “ayna” Söyle Bana!..

Arzu ÜRÜN

yaŞAMDAN

Var mı benden güzeli dünyada? Masalda, kötü kalpli "güzel" kraliçe parasıyla, yine kendi gibi kötü kalpli büyücüsüne yaptırdığı, büyülü aynasının karşısına geçip, her gece aynı soruyu sorar. Ayna ayna, söyle bana var mı benden güzeli şu fani dünyada? Yalakalık yapmak üzere programlanmış olan ayna, bir süre sonra sıkılır ve “öyle ya gerçekten güzelse bu kraliçe, ne diye sorma ihtiyacı duyuyor ola ki?” der. Tamam iyi para kazanıyordu, işi de çok kolaydı ama nereye kadar şekerim. Para her şey demek değil ki.

Bir gün, hem sıkıntıdan hem de meraktan olsa gerek sarayın dışına göz atmaya karar verir. Sihirli güçleri onu, ülkeyi yönetenlerin, saraylının  uğramadığı,kıraç bir köye götürür. Burası saraya hiç benzememektedir, tarlalarda hayvanların peşinde koşuşturan yada sırtında bebelerle süt sağan, kadınlı erkekli kalabalığı görünce kafası iyiden iyiye karışır aynanın.

Saraylı ve köylü birbirinden ne kadar farklı yaşamlar seçmişlerdi. İyi ama çekilen bunca zahmete ne gerek vardı? Hem haksızlık bu “iki yaşam arasındaki” uçurum diye düşündü. Ona göre köylüler de saraya gelmeli ve hep beraber mutlu mesut yaşamalıydılar. “Saraydaki can da, köydeki patlıcan mı?” dedi ve parlak projeler oluşturma sorumluluğu yüklendi hiç düşünmeden.

Köylü için toprak demek; ev bark yurt demek, hayvan demek; can demek, yaşam demek. İlk zaman düşündü köylü “olmaz” dedi. “Hep bir ağızdan gitmeyiz, bırakmayız toprağı, çapayı“ dedi. Ne ola ki büyükbaş, küçükbaş hayvanın hali sonra, zebil ziyan.

Saray eşrafı içinse vaziyet daha vahimdi. Kabus, hatta doğal afetle eş değerdi durum. Ayrıca ne gerek vardı böyle bir densizliğe, kimdi bunu düşünen hadsiz? Böylece iki güruhta şaşkın ve sıkıntılı ve de anlamsız bir sürece girdiler sırf bizim işgüzar ayna yüzünden.

Sevgili ayna kararlıydı, bir kere hırs yapmıştı. Hem kraliçeden daha güzel kızları bulacak, hem de  ikna edecekti herkesi. Düzeltecekti haksızlıkları ve tekdüze yaşamına renk katacaktı, başarıdan başarıya koşacaktı. Ama önce saray halkından çekinen kraliçeyi ikna etmesi gerekiyordu. Her kafadan bir ses çıkıyordu ve kraliçede ufaktan kıllanmaya başlamıştı.

“Kaybedecek zaman yok” dedi ve en zayıf noktayı daha da zayıflatmak üzere aldı sazı eline:

Aman kraliçem, yaman kraliçem, eşsiz benzersiz dünya güzeli kraliçem, verirseniz fermanı tarih yazar kraliçem. Şöyle bir hayal edin; dünyada ilk kez, az sonra, şok şok şok, flaş haber, böylesi ne görüldü ne duyuldu, bir son dakika haberiyle…

Yeterrrr tamam, anladım der; kraliçe, Madem pek bir ehemmiyetlidir durum, bir o kadar da gereklidir söyle çıkarsınlar fermanı. Gelsin köylü yerleşsin saraya.Yazacaksa tarih beni, hem güzel hem merhametli, var mı bundan önemlisi?

Ayakları yerden kesilir aynanın, üç takla atar,iki hoplar bir zıplar ve köylünün yanına varır. Deli misiniz siz yoksa aptalın su katılmamışı mı? Daha ne istiyorsunuz sarayı serdim altınıza, herkes yaşayacak sarayda bir kese dolusu altınla, ne yapacaksın köyde bir kuru saban bir atınla. Burası Sultanistan efendiler, taşı toprağı dolu altınla…Köylü bir kese altına, satar savar "gelmişini geçmişini" hayatını.

Değmeyin keyfine bizim aynanın, o hızla homurdanan saraylının yanında alır soluğu.

Yahu ne kadar saf ne kadar tuhafsınız. Ben sizin için nelere katlanayım, sizin yaptığınıza bakın hele

Yok efendi yok, iyilik de yaramıyor, neymiş efendim sarayın bütün erkeklerine güzel kızlar bulmak için uğraşayım, soyumuz canlansın deyip dişimi tırnağıma takayım…

Güzel kız lafını duyan sarayın erkekleri aniden gevşer, hafiften terler, bıyık altından dudak büküp gülümserler. (Aynanın sözünü keserek): Yahu sen de bir alemsin, kim ne lakırdı etti ki, pek bir alıngansın canım, seni ne kadar sever sayarız bilirsin… Sen aynasın olur mu hiç yanlışın, ne yaptığını bilirsin!..

Köylü saraya, saraylı güzel kızlara kavuşmuş, ayna da arzusuna ulaşmış vaziyette yaşamaya başlarlar. Bir tek kraliçe rahatsız ve öfkelidir, artık her gece en güzel sensin diyen yoktur. Tek korktuğu şey gelmiştir başına; ama eli kolu bağlı çaresiz durumdadır. Öyle bir olay olmalı ki kendinden bilinmesin, herkes birbirine girsin sonra evli evine, köylü köyüne…

Ayna her gece başka bir köylü kıza, ne kadar güzel olduğunu söylemekten memnundur memnun olmasına; ama eksik bir şey varmış gibi hissetmekten de geri alamaz kendini. Bir gece yine methiyeler dizerken bunlardan birine, kızın hiç doğru cümleler kuramadığını, köylü ağzından kurtulamadığını fark eder, kız ne zaman ağzını açsa argo ve basit kelimeler dökülmektedir dudaklarından. Güzeller güzeli köylü kızı, güzelliğinin fevkinde ve bilincindedir. Buna mukabil kendini geliştirmek ve düzgün konuşmak için çaba harcamak zahmetine girmeye gerek görmemiştir. Önemli olan güzelliktir, çünkü ona öyle söylenmiştir.

Saraylılar da bilinçaltında aslında kraliçelerinin huysuz olsa da ne kadar kültürlü ve bilgili ve o haliyle ne kadar güzel olduğunu düşünmeye başlamışlardır, sadece dile getiremiyorlardır.

Ayna yavaş yavaş yaptığı işten pişmanlık duymaya başlamıştır, yine bir yolunu bulup sebep olduğu bu durumu düzeltmeyi kafasına koyar.

Aklına gelen oyunu uygulamaya koymak için bir toplantı düzenler ve bütün Sultanistan sakinlerini davet eder. Konuşmaya başlar.

* Saygı değer Sultanistan halkı, yarın komşu ülkemiz Servetistan devlet büyükleri ve beyin takımı çok önemli bir antlaşma imzalamak üzere, ülkemizi ziyaret edeceklerdir. Kraliçemiz buyurmuştur, bu önemli kafileyi aramıza katılan sevgili köylü halkımız karşılayacaktır. Ancak teşbihte kusur olmamalıdır, en ufak kelime hatası, yanlış anlaşılmalara sebep olacaktır. Bu da bizi, sonu savaşa gidecek kadar kötü bir çıkmaza sürükleyebilir…

* Saray halkından itirazlar yükselir; hayır olmaz, kabul edilemez bu, her zaman ki gibi bilgili, kültürlü ve görgü sahibi kraliçemiz yapsın görüş-meyi. Çok büyük bir risk olur, ülkemiz savaşı  kaldıramaz. Kesinlikle itiraz ediyoruz, referanduma gidelim, seçimi halk yapsın!..

Aslında saray yaşamına alışamayan köylü halk sanki bunu beklermiş gibi rahatça yaşadığı köyüne dönmek istediğini, seçime gerek olmadığını söyler. Bir referandum halinde EVET oyu vereceğini de söylemeyi ihmal etmez.

Ayna rahat bir nefes alır ve bir daha asla üstüne vazife olmayan işlere kalkışmamaya büyük yemin eder. ( Kırılma yemini)

Kıssadan hisse: Güzellik zeka ile birleşince bir anlamı ve kalıcı etkisi olur. Tek başına geçici ve sıkıcı olmaktan öteye gidemez. Nerede yaşarsanız yaşayın kitap    okuyun derim, kitabınız yoksa bize yazın, gönderelim.