content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

18 Haz

Artık Yeter “TAYYİP BEY!..” (III)

Bugün 10 Haziran 2010. Devri sadaretinizin 2744. günü. Öyle bir hızlı tempo içindeyiz ki; gündemi yakalamak ne mümkün!...
Her maddesi ayrı endişelendiriyor bizi.
İnatlaşmanın adı insani yardım olmuş, ülke bir savaşın eşiğine getirilmiş.. Olan göz göre göre ölüme gönderilen insancıklara olmuş. Saldırı, kan gözyaşı.. Özel koruma altındakiler, yani milletvekilleri, son anda bindirilmemiş gemilere..
Olay sonrası, resmi ağızlardan, içerde; “dostluğumuz ne keder yumuşaksa, düşmanlığımız o kadar serttir” türü içi boş sonuçsuz, gözdağları dışında, gıyabi cenaze namazı kılanların feryatları dışında, yurtdışından “gık” yok.. Hani yardım gemisindeki 32 ülkenin halkından, hükümetlerinden bir tepki!?.. Yok!.. Yoksa onlar, İrlanda vatandaşı El Methi El Hamat El Haradi türünden çakma vatandaşlarımıydı o ülkelerin!? Ne yazık ki, kendi derdimize yandık!.
Olan ülkenin onuruna oldu!..

Bakmışız; PKK ile işbirliği yaptığını gizlemeyen, kırmızı çizgilerimiz üzerinde kurdurulan aşiret devletinin çakma devlet başkanları devlet töreniyle karşılanır olmuş...Ülkenin Dışişleri Bakanı pişkinlik içinde, “kak”lı şaka peşinde.. Hem de PKK müfettişi Sincari’de huzur-u heyette!.. Aşiret Reisi Peşmerge de Devlet Başkanı sıfatıyla kürsüde.. Türk bayrağı yanında. Tek eksik PKK bayrağı salonda.. Birkez daha kırıldı ülkenin onuru!..

Donanmanıza baskın yapılmış, 6 can feda.. iki katı yaralı.. Kaldırılan şehit cenazelerindeki alışılmış çığlıkların dışında “gık” yok!..Gazze baskını, baskın gelmiş.. Ölenler trafik kazası telefatı kadar bile ses getiremedi, resmi ağızlarda. Onlar, kurtuluş savaşı verdiğine inandıkları Hamas’a “el uzatanların” yanındaydı cenazeler kalkarken. Yine kırıldı ülkenin onuru..
Kendi başımızı deremesek de, komşu gelinin gerdeğine sağdıç olmaya kalkmamız da sonuçsuz kaldı.

Kınamız elimizde kaldı.. Yalnız bırakıldık nükleer enerji takasında dünya kamu oyunda. Kamburu çıksa da, feleği şaşmış olsa da omurgamızın,kamu oyuna omurgalı duruş sergilemek gibi züğürt tesellisi ile aldattık kendimizi.. Onurumuz yine kırıldı..
Bop eşbaşkalığımız, hertürlü tavizle kazandığımızı sandığımız güvenli ortaklık, kıbrıs tavizleri, gücü ve saygınlığı ile oynanmış bir ordu yaratma gayretleri, dinler arası diyalog girişimleri, ekümenik tavizleri, ruhban okulu, cumhuriyetin ve ulusal bütünlüğünün altını oysa da, iç ve dış siyasetin en karanlık açılımları bile fayda etmedi. Yalnız bırakıldık!..

Her biri onur kırıcı birer ödül olarak yanımıza kar kaldı sonuçta..
Günümüzün modern kapitülasyonlarının ezdiği, fakirleştirdiği, bir torba erzaka oyunu takas edecek hale getirdiği halk yığınları, sessizliğe büründükçe; ülkede kurulan korku imparatorluğu, sadece bugününü değil, geleceğini de garanti altına alabilmek; muhtemel değişimlerin hesap sorma tehlikelerine karşı korunmak için, olağanüstü hukuksal değişimler dayatılmaya başlandı topluma. Aslında “tek doğru; tek adamın doğrusudur!” dayatmasıydı bu.

Bu girişim ve dayatmalara yapılan eleştiriler hiç dikkate alınmadı.. Gerek içerde gerek dışarda ülke onuru hiçe sayıldı.. 85 ülkeye yapılan 245 yurt dışı ziyaretleri bile ülkenin; milletler arası diyaloglarda ciddiye alınmasına ve ülkenin onurunun kurtarılmasına yetmedi..Ne verilen tavizler, ne de başımıza geçirilen çuvala ses etmemek!. En yakın dostlarımızı kırmak pahasına, “sıfır sorun” adı altında futbol diplomasileri bile yetmedi ciddiyetimizin tesciline... Sonuç, “daha pahalı doğal gaza mahkumiyet” olarak yansıdı..

Gerek içerde gerekse dışarda, sıfıra sıfırla bile da kalamadık!.. Şimdi elde var eksi!..

Artık yeter Tayyip Bey!..
Milyar dolarlara malolan dış geziler, bunca sadakat, biad, taviz , açılım, görüşme, forum, yardım, ölüm, öfke, koparılan yaygaralar...çekilen restler kimin aşına evin, kimin ekmeğine katık oldu!?.. Kimin işini geri verdi, hangi işsize iş, hangi çaresizin derdine derman oldu!?..

Yitirilen ve zaafa uğratılan bazı şeylerin geriye kazanılması mümkündür. Zaman özellikle bazı telafilerin ilacıdır. Ancak yüreklerde açılan yaralar hem daha geç kapanır hem de büyük acılar yaratır.. İşte bunun adına onur kaybı denir!..
Onur kaybına neden olanları ne toplum ne de tarih affeder!..

Ne vaatlerle geldiniz; ne ümitlerle baştacı edildiniz.. Olmadı tayyip Bey!.. Artık gidiniz!..
Halk, onurunun daha fazla kırılmasına tahammül etmiyeceği, hukukun üstünlüğünün korunması konusunda, daha fazla taviz vermiyeceği, bunun için de tüm yasal haklarını kullanacağı konusunda kararını vermiş görünmektedir.

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank