1982'de 12 Eylül Darbecileri tarafından yaptırılan ve halka zorla kabul ettirilen bu gayrimeşru Darbe Anayasası, tam 30 yıldır hâlâ yürürlüktedir.
Bu durum, millet iradesine ve demokrasiye açıkça hakaret teşkil etmektedir.
***
Efendim, anayasalar toplumun azamîsinin üzerinde mutabakata vardığı, siyasî mahiyetteki temel hukukî metinlerdir. Son 'Yeni Anayasa' çalışmaları, TBMM Başkanı Cemil ÇİÇEK'in takipçi tutumu sayesinde Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda önemli mesafeler kat etmiştir.
Ancak, bu memnuniyet verici durum bizi hemen sevindirmemelidir.
Zira Yeni Anayasa'nın 'Temel Hak ve Hürriyetler' konusunda ciddî bir anlaşmazlığa sebep olmayacağı zaten önceden tahmin edilen bir keyfiyettir.
Anayasalardaki en önemli ve kritik husus 'Millî Kimlik' meselesidir. Türkiye iddia edildiğinin aksine mozaiğe benzetilen bir toplum yapısına sahip değildir. Türkiye'de yaşayan halkın çok büyük çoğunluğu, asgarî %85'i aynı etnisiteye mensuptur.
Kaldı ki, geri kalanlar da bin yıldır beraber yaşayan ve kültürün bütün unsurlarına müştereken sahip bulunan gruplardır.
Bu durumda üniter bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde tek millî kimliğe sahip bir milletin yaşadığı bir gerçektir. Türkiye'de toplam oranı en fazla %15'i bulabilen Kürt, Arap gibi alt etnik gruplarının yaşaması bu hakikati değiştirmeyecektir.
Netice olarak, Yeni Anayasa'da, 'Tek Millet' tanımı dışında başka bir etnik vurgu çerçevesinde ikinci bir 'Siyasî Kimlik' ortaya çıkaracak ve 'Millî Kimlik' özelliğini ortadan kaldıracak hükümlerin yer alması mümkün değildir.
Millî kimlik
Efendim, çeşitli ülke anayasaları TBMM Araştırma Merkezi'nce de incelenmiş ve Millî Kimlik başta olmak üzere temel konulardaki yaklaşımları tespit edilmiştir. Ayrıca, Doç. Dr. Mümtaz SARIÇİÇEK'in son yazdığı 'Anayasal Metinler ve Millî Kimlik' adlı makalesinde de çeşitli anayasalarda Millî Kimlik konusunun ele alınışı anlatılmıştır. Bu tespitlere göre;
1. ABD Anayasası'ndaki 'Biz Birleşik Devletler Halkı' ifadesi, 'Millet' sözcüğünün henüz yaygınlaşmadığı bir dönemde bir Millî Kimlik ifadesidir.
2. Alman Anayasası: Anayasa'nın başlangıcında 'Alman Milleti Kendi Anayasa Yapma Yetkisine Dayanarak İşbu Anayasayı Kabul Etmiştir' denilmektedir.
Burada 'Vatandaşlık Bağı' ile devlete bağlı olan herkesin 'Alman' olarak kabul edildiği kesin bir dille anlatılmıştır.
Alman Anayasası bu millî kimliğin 'Etnik' değil, 'Siyasî' temelde oluştuğunu açıklaması bakımından önemlidir ve bu özelliğiyle 1924 ile 1982 Anayasalarındaki tariflere benzemektedir.
3. Fransa Anayasası: Millî kimlik 'Fransız' sözüyle ifade edilmekte ve Fransa'da yaşayan herkesi içine almaktadır.
4. İtalya Anayasası: Millî kimlik 'İtalyan' adlandırması ile gösterilmekte ve metinde bu ifade 10 defa tekrar edilmektedir.
5. İspanya Anayasası: Millî kimlik 'İspanyol Milleti' olarak tanımlanmakta ve Anayasa metninde 'İspanyol' ifadesi tam 36 defa tekrar edilmektedir.
***
Yeni Anayasa çalışmalarında 'ya Millî Kimlik adı zikredilmesin, bu olmayacaksa ikinci bir Millî kimlik de zikredilsin' denilmektedir.
Irkçı-bölücü Kürtçülerle bunları destekleyenlerin bu iddiaları yerine getirilirse 'Türk ve Türk Milleti' sözcükleri Yeni Anayasa'da yer almayacak veya ikinci bir millî kimliğe yer verilecektir. Her iki uygulama da Türkiye'nin bütünlüğü bakımından imkânsızdır.
Dr. SARIÇİÇEK'in yazdığı gibi; 'Anayasalar Millî Kimlikler adına çıkarılmış tapu senedi niteliğinde olup, hamiline tapu senedi yazılmaz.'