Anladınız. Seçim değerlendirmesi yapacağım. Ancak benden önce, Gazi Üniversitesinden, bir profesörün seçim değerlendirmesini sizinle paylaşacağım.
Prof. “Bu halkın yüzde ellisi beyinsiz.”
Bir Türk aydının geldiği yeri görüyor musunuz?
İşi çözdü. Halkın yarısı beyinsiz olduğuna göre, sadece beyni olanlar, CHP’ye oy verenlerdir.
İşte her seçimde CHP’nin kaybetmesini sağlayan bu bakış açısıdır. Bu bakış açısı da, hiçbir şekilde değişmez. Ta ki… Aklını başına getirecek bir olay yaşanana kadar.
Neyse Profesörün seçim değerlendirmesini bir kenara bırakalım. Elimizden geldiğince, aklımızın yettiğince bir değerlendirme yapalım.
Seçimi düşmanla savaşanlar kazandı. Düşmanın yanında yer alanlar kaybetti. Çok sert gibi görünen bu ifadeyi açıklığa kavuşturacağım
Düşmanlarımız: PKK terörü ve FETO. Her ikisi de Amerikan tarafından Türkiye ile savaşmak üzere görevlendirilmiş düşmanlar.
CHP,MHP,HDP Fethullah örgütüne sahip çıktılar. CHP,HDP terörle mücadeleyi kabullenmediler.
Bir başka ifadeyle, terörle mücadele edenler kazandı, teröre şu veya bu şekilde destek olanlar kaybetti.
Çöken efsanelerden birisi; HDP, yani PKK Meclise girmezse, AKP tek başına iktidara gelir.
Seçimden önce, Kılıçdaroğlu PKK niye silah bıraksın ki, IŞİD ile savaşıyor. Silah bırakmaz.
CHP için seçim; bu sözün söylendiği gün kaybedilmişti, Çünkü terörle mücadeleyi, AKP’ye bıraktığının resmen tescili idi.
Terörle mücadelede, TSK’nın yanında olmak yerine, dolaylı yollardan TSK düşmanlığı işlendi.
Seçmen geleceğe bakarak oy verir. Terör nedeniyle gelecek karanlık görünüyorsa, kim terörle savaşıyorsa, onunla birlikte olur.
Böyle düşünen bir seçmene, niye böyle düşünüyorsun diye eleştiri yöneltemeyiz. Beyinsiz diyemeyiz. Güvenlik olmayan yerde demokrasi zaten olmaz.
Güvenlik olmayan yerde vatan da olmaz.
CHP’nin, Batı merkezli düşünde dünyası, CHP’yi ve MHP’yi siyasetsiz bıraktı.
Terör konusunda, Batı ve Amerika’nın yanında yer alan CHP, HDP ve MHP seçimi kaybetti. MHP biraz farklıymış gibi görünse de, o da, Batı merkezliydi.
Hem Kürtün, hem Türkün bölünmeye karşı olduğunu, bu seçimle bir kez daha anlamış olduk.
Batının ve emperyalist ülkelerin böyle bir kaygısı yoktur. Bu sebepten de, kendine yakın olan parti ve çevrelere, direkt veya dolaylı bölünme siyasetlerini telkin ederler.
Amerika ve Avrupa’nın, AKP’nin terörle yaptığı savaşa karşı olması, muhalefet partilerinin de, bu savaşı Saray Savaşı olarak betimlemesi, AKP’nin zaferini getirdi.
Yani şer cephesinde yer alanlar kaybetti.
AKP terörle savaşırken kendisinin yaptığı bir şey olmadı. Sadece inisiyatifi TSK’ya bıraktı. Bir bakıma TSK’nın arkasına saklandı.
Seçimin asıl kazananı, terörle savaşan TSK’dır.
Geçen beş aylık süreçte, öyle bir görünüm ortaya çıktı ki, AKP terörle savaşıyor, CHP ve HDP ona muhalefet ediyor.
CHP program ve ilkeler koymaksızın, sadece nefret üzerinden siyaset yürüttü.
“CHP, MHP ve HDP’nin arkasında Amerika var” düşüncesi, o kadar derinleşmişti ki, düşmanla birlik olan veya düşmana karşı olanlar arasında, bir seçim varmış gibi görüntü hâsıl oldu.
Seçimden sonra, bu günden, bir örnek verirsek. Guardion Gazetesi başmakalesi; ”Türkler ağır bir bedel ödeyebilir. Hala tehdit etmeye devam ediyor. Demek istiyor ki, PKK konusunda dediklerimizi yapmazsanız, biz yapacağımızı biliyoruz.
Seçimlerde niteliğin hiçbir önemi yoktu. Terör her şeyin önüne geçti.
Bu seçimlerde, Amerika’nın kurduğu tuzaklar ve senaryolar işlemedi.
Türk halkı bölünmeye karşı olduğunu ifade etti
Diyeceksiniz ki, AKP neden terörle savaşmaya başladı? Birinci neden; AKP’nin de iktidarını terör tehdit eder hale geldi. Emperyalist destek o kadar artı ki, AKP iktidar olarak savaşmak zorunda kaldı. Tabi TSK’nın iknaını da, buna katmak gerekir.
Erdoğan Suriye’de Batılılar tarafından, dımdızlak bir şekilde ortada bırakıldı.
Zorunluluklar AKP’yi teröre karşı hale getirdi. TSK savaştı. AKP oyları aldı.
Yaptığım bu yorum, Batı merkezli düşünenlere ve bizim profesöre aykırı gelebilir. Ama ne yazı ki gerçek bu…
bulentesinoglu@gmail.com