- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Amaca Giden Her Yol Mubahtır(!)

Adalet-i İzafi'nin Adaleti Mahza'ya Karşı Makyavelist Mücadelesi

Adalet vicdanın, zulüm nefsin sesi, adalet-i izafi ise şeytanın sağdan yaklaşmasıdır.

Adalet anlayışının kırılması erken bir vakitte olmuştu. Efendimiz’in “refik-il ala”ya kavuşması üzerinden yaklaşık 25 yıl geçmişti. Ne oldu ise olmaya başlamış ve İslam dünyasında kırılmalar başlamıştı. Ve tarihte hep varolan bir görüş İslam toplumuna da sızdı. Çoğu kurtarmak için azı feda et. Buna fetva bulma telaşına düşen alimler cevabı yapıştırdı. Adalet ikiye ayrılır: Adaleti Mahza ve Adaleti İzafi… Mahza denen adalet türü azı da çoğu da hiçbir kafi ya da mü’mini çoğun (umumun) selameti için feda etmezken, izafi (göreceli) adalet mücbir sebepler karşısında azı (içi kan ağlaya ağlaya) feda edebilmeye cevaz verdi.

Yezid’e sormuşlar: Neden zulmediyorsun. Demiş: Ahali iki şekilde yönetilir. Adaletle ve Zulümle. Ben demiş, adaleti bilmiyorum… Unutmayın Yezid de Müslüman’dı.

Ve adaletin mutlak manadaki belki son savunucusu Hz. Ali’ye, izaficiler çıkarmadıkları sıkıntı bırakmadıkları gibi, sonunda –hem de- mescide namaz esnasında öldürttüler. İşin bu noktada kalacağını düşünmek sadece hayaldi. İzaficiler bu sefer de Hz. Hasan’ı zehirleterek katlettiler. Bitmedi… Adaletin neseben sahipçileri hala hayattayken huzur bulamayacaklarını iyi bilenler, Kerbela’da Hz.Hüseyin’i katlettiler. İzaficilerin yanında, -çok değil- 48 yıl önce Efendimizi gören gözler de vardı. Ve şimdi kan çanağı gözleri ile Hz.Hüseyin efendimizin kellesi ile top oynayan zalimleri izliyor ve isyan ediyordu. Ama iş işten çoktan geçmiş, artık İslam âlemindeki iktidar kesiminin elleri kana bulanmıştı.

Bu gerçekler ışığında düşünün: Adaletten asla taviz vermeyen bir anlayışın elçisinin göreceli adaleti (adalet-i izafi) tasvip ve tasdik edebileceğini iddia edebilecek bir kişi var mı?

Şeytan direkt temasa geçmez insanlarla. Hep aracı kullanır. Bazen soldan gelir bazen alttan bazen üstten, ama en tehlikelisi sağdan geliştir. Mü’minin kulağına üfler: Bu işi “hayr” için yapmalısın… Allah için… Sonra iş çığırından çıktığında, sağ sol yaklaşmalarına gerek kalmamıştır. Her yol artık Roma’ya çıkar. Fasit dairenle mutlu musun?

Faiz haramdır, ama piyasa koşullarında mücadele edebilmek için ben almalıyım. Zira müslümanlar güçlü olmalıdır. Para güçtür! Çok para kazanırsam çok hayırda bulunurum.

Kul hakkına girmek en büyük günahtır. Ama ben daha büyük bir amaca ulaşmak için bazı kişilerin ufak tefek haklarını çiğneyebilirim. Örneğin o’nun iyiliği için(!) bana emanet ettiği mahremine hıyanet edebilirim. ‘Kafam bozuldu’, ‘canım sıkıldı’ diyip o’nu tehdit eder, satabilirim. Kendimi düşünüyorsam namerdim(!)

Bir başka açıdan ele alacak olursak; insanların; nankör, yalancı, ikiyüzlü, tehlike karşısında korkak, kazanç karşısında çıkarcı olduklarını bütün bunları bilerek onlara muamele etmek gerektiğini, zira iyi olmayan insanlar arasında iyi kalmak isteyen bir insanın er geç ortadan silineceğini dolayısıyla insanın iyi olmamayı öğrenmesi gerektiğini tavsiye eder İtalyan siyaset bilimci Machiavelli.

İnsanlığı kümülatif bir değer olarak algılayıp, ona dair olan her şeye ilgi duyuyormuş gibi yapmayı, sağ gösterip sol vurmayı, ucuz iyilikler yapıp kendini cömert göstermeyi mubah gören insanların gücünden bahseder ve ekler:

‘Nezaket, başkalarına kendini ne kadar fazla düşündüğünü, onları ise ne kadar az düşündüğünü belli etmeme sanatıdır.’

Öyleyse, birçok adam geçinen, Müslüman’ım diye ortada gezinen kişilere,

Machiavelli de böyle diyordu değil mi?

Ey Mü’min kardeşim! Amaca ulaşacak tüm yollar (gayri meşru da olsa) mubahtır!

Peki… Senin Peygamberinin adı ne?

Geçmiş olsun

Comments Disabled (Open | Close)

Comments Disabled To "Amaca Giden Her Yol Mubahtır(!)"

#1 Comment By Uğur ÖZALTIN On 07 Nisan 2010 @ 11:23

Güzel bir yazı olmuş, kutlarım.
Günümüzde müslümen görüntü altında bu izafi şakrabanlıklar daha sık görülür oldu.

Servetlerini açıklayamayanlar, karanlış işlerini ve gelirlerini dini takiyeler ile örtenler çok moda şimdilerde.

Fatır Suresi, âyet : 5 Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak) aldatmasın
Lokman Suresi, âyet : 33 Ey insanlar, Rabb'inizden korkup-sakının ve öyle bir günün azabından çekinip-korkun ki, (o gün hiç) bir baba, çocuğu için bir karşılık veremez ve (hiç) bir çocuk da babası için bir şeyi verebilecek (durumda) değildir Şüphesiz Allah'ın va'di haktır Artık dünya hayatı sizi aldatmaya sürüklemesin ve aldatıcı(lar) da sizi Allah ile aldatmasın

Hadid Suresi, âyet : 14 (Münafıklar) Onlara seslenirler: "Biz sizlerle birlikte değil miydik?" Derler ki: "Evet, ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz, (Müslümanları acıların ve yıkımların sarmasını) gözetip-beklediniz, (Allah'a ve İslam'a karşı) kuşkulara kapıldınız Sizleri kuruntular yanıltıp-aldattı Sonunda Allah'ın emri (olan ölüm) geliverdi ve o aldatıcı da sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak, hatta masumca sizden görünerek) aldatmış oldu"

En’am Suresi, âyet : 112 Böylece her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla başbaşa bırak

ALLAH İLE ALDATAN O KADAR ÇOKKİ ŞİMDİLERDE

#2 Comment By Ahmet Ay On 07 Nisan 2010 @ 13:48

İnsanın "şer" boyutu yani "şeytan"i yönü ile sürekli bir mücadele halindedir. Öyle bir ki "her an herşey olabilir" durumu ile karşı karşıyadır. Dolayısıyla ayrıca "İblis soyundan gelen" şeytanların işi kolay!
"Andolsun ki onların ayaklarını kaydıracağım", "sen benim kullarıma asla zarar veremezsin". Hadi gel de işin içinden çık...

#3 Comment By Halil DAĞ On 07 Nisan 2010 @ 22:21

Çoğulculuk ile çoğunlukçuluk arasındaki farkı farklı bir dille, dini kavramlarla anlatan güzel bir yazı olmuş.

Günümüzde de bütün mesele kutsanan çoğunluğun ötekileştirilen azınlığı tepeleme kavgasından çıkmıyor mu?