- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Altın Destekli Döviz ve Sarı Dediz

Küresel ölçekte üretkenliğin azaldığını, IMF Raporları ve diğer ekonomi kaynakları ifade ediyor.
Üretkenliğin tanımı; daha az enerji, daha az işçilik, daha az sermaye kullanarak üretim yapmanın adıdır.

Teknoloji tanımının da üretkenlik tanımı ile örtüştüğünü söyleyebiliriz.

Kapitalizm her krize girdiği dönemde, krizden çıkış için üretkenliğin artması yolunda, bir çıkış bularak devam etmiştir.

2008 yılından beri kapitalist dünya kriz içindedir. Ve yakın bir zamanda da çıkış gözükmemektedir.

Finans dünyası bu krizlerin sebebi olarak, talep yetersizliğini göstermektedir.

Üretkenliği artırmak demek; daha az insan gücü kullanmak demektir. Yani daha fazla işsiz…

Daha fazla işsizlik ise, talep yetersizliği demektir. Bir başka ifadeyle, üretkenliği artırdığınızda, talebi de kısıyorsunuz demektir.

Yumurta mı tavuktan çıkar, tavuk mu yumurtadan çıkar misali oluyor.

Kapitalizm üretkenliği artırsa, işsizlik artıyor, talep azalıyor, fakirlik çoğalıyor, ekonomi tıkanıyor. Gelir dağılımı daha da bozuluyor.

Evet, teknoloji kullanımı ve üretkenlik artırılmalıdır. Ancak adil bölüşüm olmadığından, teknoloji kullanımı artıkça, üretim ucuzluyor, lakin o ucuz ürünü alacak çalışanın geliri almaya yetmediğinden sistem tıkanıyor.

Başka bir ifade ile söylersek; gelir dağılımındaki adaletsizlik artıkça, ekonomiyi tıkar hale geliyor. Yani adaletsizliğin bir bedeli ortaya çıkıyor.

ABD, krizden çıkmak amacıyla, 4,5 trilyon karşılıksız dolar bastı. ABD zenginlerine dedi ki, alın bu paralarla yatırım yapın, yeni teknolojiler koyun, ucuza ürün verin ve krizden çıkın…

Olmadı.

Artık üretkenlikle alınabilecek bir mesafenin pek de kalmadığı ortaya çıktı.

Amerikan zenginlerinden arta kalan dolarlar, bizim gibi ülkelere geldi.

Ucuz para ve borçla geçici, sahte bir refah oluştu. Bizim zenginimiz yatırım yapmadığından ürünler ucuzlamadı. Hatta enflasyon yükseldi.

Bizdeki tıkanıklığın adını orta gelir tuzağı diye adlandırdılar.

Üretmediğimizden, orta gelir gurubu, dış ülkelerde üretilen ürünleri satın aldı. Dış sermaye guruplarını belli bir süreliğine rahatlattı.(telefon, oto, konut, AVM)

Batı az gelişmiş ülkelerin orta gelir guruplarının birikimlerini de böylece tüketmiş oldu.

Dünya ekonomisini anlatmaya çalıştığım yöntemlerle çevirmeye çalışan ABD, bu döngüyü dolar üzerinden yürüttü.

Dünya finans sitemi demek dolar, EURO, Yen demektir.

Batının dolara dayanan finans sistemi, dünyanın fakirleşmesine sebep oldu. Çin hariç.

Bu finans sisteminden çıkmak, yeni bir ekonomik anlayışla yola devam etme zorunluluğu ortaya çıktı.

Basılan karşılıksız dolarların gittiği ülkede, yarattığı enflasyon ve istikrarsızlık dolardan kaçış dürtüsünü çoğalttı.

Anlattığım sürecin sonucu olarak, Çin Ulusal Altın Gurubu ve RUS-POLYUS bir işbirliği anlaşması bağıtladı.

Zaten dünyada üretilen altının %20’sini toplayan Çin, altın rezervlerini yükselttikçe, yükseltti.

Rusya ve Çin altın destekli döviz (curriency) sistemini dünya finans siteminin içine soktu.

Rusya, Çin ve bunların ticaret yaptıkları ülkeler, altın destekli finans sistemine geçtiler.

Ticaret yapan bu ülkeler, dolar referanslı teminatlar yerine, altın destekli döviz teminatları almaya başladılar.

60 ülkede, hala dolar rezerv para olarak kullanılıyor.

Şangay Gold Exchenge’nin verilerine göre; birçok ülke, dolarlarını altın ile değiştiriyor.

Çin ile ABD arasındaki asıl gerilim bu sebeptendir. Sarı Deniz meselesi buradan çıkmıştır, vs.

Gelişmeler bu şekilde devam ederse, altın fiyatları yükselir. Dolar değer kaybeder.

Dünyanın önemli bir yol ayırımında olduğunu söyleyebiliriz.

bulentesinoglu@gmail.com