content
27 Nis

Almanya’da Postmodern Almancı Bir Bakan

Tanzimat Döneminden kaldığını düşündüğüm batı hayranlığı, ülkemizde yıllar geçip Avrupai yaşantı tarzı hemen hemen her türlü alana sirayet etse de hala devam etmektedir.

‘Almanlar savaşı kaybedince, bizler de hükmen mağlup olduk’ sözü bile Alman hayranlığının nasıl ironik hale getirildiğinin en tarihsel kanıtıdır.

Enver Paşa’nın Alman hayranlığı ile başlayan ve 1960lardan sonra Almanya’da silahlanma çabalarıyla istihdam imkânının artırılması sonucu Türkiye’nin Almanya’ya aşırı göç vermesiyle devam eden Almanya tendansı Türkiye ile Almanya arasında inorganik bir bağın hep baki kalmasına neden olmuştur.

Her iki ülke arasındaki ortak yönlere bakacak olursak ilk göze çarpan sınırlı özelliklerin Almanlardan da Türklerde olduğu gibi faşist ruhu kabarmış aşırı milliyetçilerin hala çıkıyor olması ve her iki ülkede de çifte standart uygulamaların bulunmasıdır. Yalnız Almanlar ve Türkler arasında bu tür ideolojik benzerliklerden ziyade sosyal ve kültürel anlamda aşırı farklılıklar söz konusudur.

Misafir işçi diye gittikleri Almanya’nın bazı eyaletlerinde Almanlardan çok Türklerin yaşadığı söylentileri dolansa da birkaç nesildir orada ikamet etmekte olan ve ister istemez Almanlaşmış gurbetçilerin yanı sıra:

Beyaz nike ayakkabının içine siyah çorap giymekten, sigara paketinin içine çakmağını, çorabının içine sigarasını saklamaktan, televizyonun üzerine dantel örtmekten, dükkân sahibi olup paspası sokak ortasında temizlemeye çalışmaktan, elinde tespih sallayarak yürümekten, kurufasülye-pilav-cacık üçlemesinden vazgeçmeyerek Türklüğün gerekliliğini devam ettiren vatandaşlarımız da mevcuttur.

Ne kadar yozlaşma olduğu söylense de; aracın sinyal lâmbaları dururken kolunu çıkararak dönüyorum hareketi yapan, gazete kâğıdıyla cam silen, kumandayı strechfilm ile kaplayıp üzerine lastik takan, sırf Türkiye döndüğünde hava atmak için banka kredisiyle zar zor aldığı son model arabanın arkasına yazı yazan, dişiyle gazoz açmaya çalışan gurbetçilerimiz ise Türklüğün şanını Almanya’da da devam ettirmektedirler.

Tabi gurbetçiler arasında ikinci ya da üçüncü nesle geçildiğinde kültürel yönden kendini geliştirmiş, iyi eğitim almış, her türlü ortama adapte olabilen kişiler olduğu gibi Almanya’da veya Türkiye’de okuduktan sonra orada beyaz yakalılar arasında yer alan Türk vatandaşları da bulunmaktadır ki bunlara postmodern Almancı denilmektedir.

İşte bu postmodern Almancı kimliğine örnek verilebilecek bir isim de Almanya’nın Aşağı Saksonya Eyaletinde Sosyal İşler, Kadın, Aile ve Sağlık Bakanlığı görevine atanan ve son günlerin en çok konuşulan isimlerinden biri olan Aygül Özkan.

1971 Hamburg doğumlu olan Aygül Özkan’ın annesi ve babası Almanya’da terzilik yapmakta. Hamburg Üniversitesi hukuk mezunu olan ve 1998’den bu yana avukatlık yapan Özkan, evli ve bir çocuk annesi. 1998’de Alman Telekom’da iş hayatına atılan Özkan, 2005’te TNT Post Lojistik’te Kuzey Almanya Bölge Müdürü olarak çalışmaya başlamış. 2008 yılından bu yana Hamburg Eyalet Parlamentosu’nda milletvekili olan Özkan, aynı zamanda kabineye yeni atanan üç kadın bakandan biri.

Bu atamanın, Almanya’daki Türklerin en fazla oy verdiği ve milletvekili çıkarttığı Sosyal Demokrat Parti (SPD) veya Yeşiller yerine Türklere yönelik politikaları nedeniyle pek sevilmeyen ve Almanya’daki Türklerden pek oy alamayan Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi’nce (CDU) gerçekleştirilmiş olması politik gözlemcileri şaşırtmış haliyle. (kaynak: euractiv.com.tr)

Zira CDU'nun, Türkiye'nin AB üyeliği ya da Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarının çifte vatandaşlığı konularında, yabancılar ve uyum politikası hakkındaki radikal görüşleri malumdur.

Çocukların hangi dine yönelecekleri konusunda kendilerinin karar vermesi gerektiğini dolayısıyla okullarda dini sembollerin bulunmamasının gerektiği gibi, sınıflarda başörtüsünün de takılmaması gerektiğini ifade eden bir açıklama yapmış.

Bu dâhiyane fikri ile eyalet hükümeti içinde tartışma başlatan Bakan Özkan kendi partisi tarafından da eleştirilmiş.

Alman Sosyal Demokrat Parti (BPD) Genel Başkan Yardımcısı Berlin Eyaleti Başbakanı Klaus Wowereit da benimle hemfikir olacak ki Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partili Aygül Özkan'a, doğru partide yer alıp almadığını "iyice" düşünmesini önermiş.

CDU'nun Bavyera eyaletindeki kardeş parti konumundaki Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) partisinin Federal Meclis Grubu Genel Sekreteri Stefan Müller ise Özkan'ın açıklamalarını "saçma ve ürkütücü" olarak nitelendirerek, "Haçları okullardan çıkartmaya çalışan politikacılar, Hıristiyan bir partide doğru bir yerde olup olmadığına bakmalı. Haç, Hıristiyan Birlik partilerinde (CDU/CSU) kimliğimizin, kültürümüzün ve değerlerimizin temelini oluşturur" diye konuşmuş.
(kaynak: haber7.com)

Özkan her fırsatta, bugün (27 Nisan) yemin ederek bakanlık görevine başlaması durumunda öldürüleceği yolunda tehditler aldığını ancak Neo-Nazicilerin O’nu yıldıramayacağını belirtmekte.

Bu Bayan Almanya’da bakanlık görevine getirildiğinden beri hakkında çıkan haberleri takip ediyorum. Birçok kişi Özkan’ı, işçi olarak Almanya’ya göçmüş ve senelerce ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmüş Türklerin medarı iftiharı olarak görüyor.

Türk asıllı bir bayanın Bakanlık görevine getirilmiş olmasını, milletimiz nedense Olimpiyatlarda altın madalya kazanılmış ya da Uluslararası bir platformda ülkemiz başarıyla temsil edilmiş gibi takdire şayan sayarak ayakta alkışlıyor. Alkışladıkları bu Türk asıllı Bakan’ın gerek seçildiği parti gerek yaptığı açıklamalarla hakikaten Türklükle bir ilgisi olduğunu düşünüyorlar mı acaba?

Hıristiyanlar da Allah korkusu olan insanlardır. Eğer Hıristiyan bir ülkede yaşıyorsan o ülkenin dininin gereğini yapan kişilere müdahale etme hakkın yoktur. Tıpkı Türkiye’de dinini yaşamak isteyen insanlara müdahale etme hakkının olmadığı gibi. Hıristiyanlık sembollerinin kaldırılmasının yanı sıra objektif görünmek için derse başörtüsüyle giren öğrencilere de el atan Bakan Hanım dinsizlik sebebiyle gençlerin düştüğü ruhani bunalımlardan pek haberdar değil sanırım.

Türkiye’de laiklik meselesi halloldu sıra Almanya’ya geldi. Çoluğu çocuğu Allah, Peygamberden bi haber yetiştirerek laik olduğunu sananlar şimdi de Almanya’nın din işlerine el atmaya karar verdiler.
Bu arkadaş din düşmanlığı ile sivrilerek prim yapmaya çalışanlardan olsa gerek ama Almanlar Türkler gibi gaza gelip laiklik olsun diye dini inançlardan taviz vermek gerektiği saçmalıklarını yemezler.

‘Hıristiyan olan Alman halkının yaklaşık yarısı Protestan, %44'ü ise Katolik’tir. Gün geçtikçe artan Müslümanların çoğunluğunu Türkler teşkil etmektedir.’ Ansiklopedik olan bilgi bu şekildedir fakat kilise vergisinden kaçmak için halkının %29'dan fazlasının kendini resmi olarak ateist olarak deklare ettiği Almanya’da, muhafazakâr Hıristiyan bir partinin lider olarak seçilmiş olması ne kadar şaşırtıcıysa, o partiden seçilen bir Bakanın ateist zihniyetli açıklamaları da bir o kadar şaşırtıcı olmamalıdır.

Etiketler : , , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

1 Kere Cevaplanmış to “Almanya’da Postmodern Almancı Bir Bakan”

  1. 1
    Uğur ÖZALTIN Says:

    Almanya da KİLİSE VERGİSİ varmış ve bundan kaçmak için ateist olan kişi sayısı az değil ama siz ülkemizde bir CAMİ VERGİSİ koyun bak, kaç kişi müslüman kalacak :>



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank