- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

AK Parti’nin Türk Başkanlık Sistemi Modeli

Bir topluda siyasi sistem oluşması, değişmesi, dönüşmesi, toplumdaki siyaset dışı sosyal ve kültürel sistemlerin tersiyle meydana gelir.Bu süreç ne kadar zorlanır, hızlandırılırsa da kısa sürede sonuçlanan bir süreç değildir. Bunun için, demokratik şekilde bir şekilde gelişen bir hükümet sisteminde, birden bire başkanın tesirinin hiç olmadığı parlamenter sistemden, tamamen değişik özeliklere sahip bir başkanlık sistemine geçilmesi mümkün olamaz. Eğer nihai hedef ABD Başkanlık Sistemi’ne doğru yol almaksa bütün sosyal, kültürel ve siyasi’ kurumları olgunlaştırarak yerli yerine oturtmak gerekir. Aslında 1982 Anayasası, Cumhurbaşkanı’na tanıdığı olağanüstü yetkilerle parlamenter sistemin sınırlarını zorlamıştır. Bunun üzerine, Cumhurbaşkanı’nın doğrudan halk tarafından seçilmesi ve 2010 Referandumuyla yapılan değişiklikler eklenince, ortaya kendiliğinden

Yarı Başkanlık Sistemi’ne benzer bir tablo meydana çıkmalıdır.

 

AK Parti tarafından Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sunulan ‘Türk Başkanlık Sistemi’ modeli tetkik edildiğinde son derece dikkatle ve hassasiyetle hazırlanmış bir hükümet sistemi modeli olduğu görüntülenmektedir.

 

Bu Başbakanlık Sistemi modelinin, Tam Başkanlık ile yarı başkanlık Sistemleri arasında bulunduğu ve Türkiye’nin yapmasına aykırı olmayan özellikler taşıdığı görülebilir. Bu sistemin uygulanmasıyla, vesayet rejiminin mevcut siyasi sisteminin gelişimini önlenmesi, sivil ve askeri bürokratik egemenliğe imkân vermemesi;

Cumhurbaşkanı’nın parti üyeliklerinin devam edebilmesi; güçlü bir yürütme erkinin yanında onu dengeleyen yasama ve yargı erkinlerinin güçlülüğü, bu ‘Türkiye Tipi Başkanlık Sistemi’nin müspet özelliklerden bir kaçıdır. Modeldeki Cumhurbaşkanı’nın, hâlen mevcut sözümona parlamenter sistemimizdeki Cumhurbaşkanı’ndan farklı olarak ‘genel siyaseti yürütme’ dışında ilâve bir yetkisi ve görevi yoktur.

***

AK Parti’nin Anayasa modeli konusunda önemli bulduğumuz eleştiriler şunlardır:

1.TBMM ve Başkanı’nın seçimlerin yenilenmesine karar vermesi. Bu, hiçbir demokratik başkanlık sisteminde benzerine rastlanmayan ve çeşitli mahzurları bulunan bir hükümdür. TBMM’nin de Başkan’ı bir bakıma azledebilmesi yetkisi; Başkan’ın Meclisi toptan feshederek millet iradesini gasp etmesi yetkisini dengeleyemez. Bu noktada,’denetim ve denge’ mekanizması iyi çalışmamış olur.

2. Başkanlık Kararnamesi, son derece riskli bir hukuki uygulamadır. Bu yetki, hâlen uygulanan ’kanun hükmünde kararname’ yetkisinden daha geniş bir şekilde verilmektedir. ‘Başbakanlık Kararnamesi’ sadece dış politika ve Milli güvenlik konularıyla sınırlı hâle getirilmesi ve KHK uygulamasında olduğu gibi Başbakanlık Kararnamesi çıkarıldığı anda Meclise gönderilmelidir.

3. Başkan’ın, yargıda çok fazla sayıda atama yetkisine sahip olması da doğu değildir.

Buna mukabil eş-zamanlı seçim modeli, Başkan ile Meclis arasındaki koordinasyonsuzluğu büyük ölçüde ortadan kaldırmakta ve sistemi çözüme kavuşturmaktadır.

***

Eğer’ Yeni Anayasa’nın, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyon’undan nisan sonuna kadar çıkması bekleniyorsa, hükümet sisteminde radikal bir değişikliğin yapılmasının zorluğu göz önüne alınmalıdır.

Çözüm olarak; AK Parti Başkanlık Sistemi Modeli’ndeki ana itirazlarla itibar edilerek mutabakata varılmaya çalışılması; Bu mümkün olmazsa yarı Başkanlık Sistemi’nin, Yeni Anayasa’ da bir kaç maddelik değişiklikle uygulanmasının sağlanması düşünülebilir.

Unutulmamalıdır ki, ‘Yeni Anayasa ’Türkiye’nin ufkunu ve istikbalini açacaktır.