- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Ah Nerede Benim Çocukluğum!

Çok özlenir çocukluklar hani bilirsiniz. Her gittiğiniz tarih, her yürüdüğünüz kaldırım taşı, her tuttuğunuzun bir kapı tokmağı size o günlere dair acısıyla tatlısıyla ama bir o kadar da özlemle yadettiğiniz anları hatırlatır.

Bu günkü kadar plastik yoktu belki hayatta, veya her köşe başında bir banka yoktu. Ya da el kaldırdığınızda taksi durmazdı. Herkes birbirini bilir, minnet ederdi, hal hatır sorardı, selamsız sabahsız gelip geçilmezdi.

Belki bu gün eyvallahsız yaşamalarımıza fazlaca alıştık. Kalabalıklar içinde yaşıyoruz, parasız kalınca bankalar yanımızda, acil işimiz çıkınca eğer yoksa arabamız, el kaldırmamız yeterli sarı taksilere. Belki bunlar içinde kaybolduğumuz bireyselleşmiş yaşantımızda yapayalnız kaldığımızı yer yer hissediyoruz. Böylesi zamanlarda yılda bir iki bayramlar ve seyranlarla avutuyoruz kendimizi.

Ne garip değil mi, kalabalık içinde kaybolmuşluğumuz, kendimizi bile fark edemeyişimiz. Yıllar öncesinin iç içe ve tanıdık ve bildik hayatları hatırlarız bir yandan. Bir yandan da, sevdiklerimize birinci gün olmasa bile ikinci hatta üçüncü gün katlanamayışlarımızı biliriz hapsolduğumuz yığınlar içindeki hayatımızda.

Balkonlardan baktığımızda yine insanlar var. Kaçını tanıyor veya kaçıyla merhabalaşıyoruz. Çocukluk zamanlarımıza yürüdüğümüzde, ya da memleketimize gittiğimizde canlanır bizde bu duygular. Buram buram tarih kokan eski evleri, o cumbalı pencerelerini ve de o dar çıkmaz sokağın çeşmesini, çeşme başındaki bekleşmelerimizi, sohbetlerimizi…

Evlerimiz o kadar yakındı ki  pencereden yemek alır verirdik, komşuda pişen yemeğe imrenmezdik. O akşamüzeri kapımıza bir tabakla gelirdi. Veya biz acaba demeksizin yaptığımız veya aldığımız ne varsa paylaşırdık.

bir de ninemiz vardı. Yaşlıydı lakin, ben yaşlıyım demezdi hiç. Mutluluğunu, yıllara meydan okuyan alnındaki derin izlerden, gözlerinin taa içlerinden okurduk.  İyimizde kötümüzde hep yanımızdaydı.

Zamane çocuklarımız ya da torunlarımız  gibi oyuncaklara sahip değildik. Bez bebeklerimiz  ve  de tahtadan arabalarımız vardı. Belki sıradan belki de eğlencesiz şeylerdi bunlar bu güne göre. Ama, mutluyduk oyuncaklarımızla. Neden biliyor musunuz? O bez bebekleri, tahtadan veya çamurdan arabaları, çamurdan çocukları, ya alın terleterek biz yapmıştık ya da annelerimiz dedelerimiz veya ninelerimiz yapmıştı. Oyuncağımızın yapılışının her bir aşamasını bilirdik, görürdük. Bu nedenle değeri büyük olurdu gözümüzde bizlerden bir parça olurdu. Çünkü bu emekle yapılan oyuncaklar bizlere parayla satın alınamayacak mutluluklar tattırırdı.

Kocaman radyolar vardı 69-70 li yıllarda. Akşam 20.00 masal saatiydi dinlerken uyuya kalırdık. Dinlediğimiz masalın bir karakteri oluverirdik içten içe.  Hatta  ertesi  gün arkadaşlarımızla kavga ederdik hayır ben prensesim sen prenssin o da vezir  diye. Şu an düşündüğümüzde bizler aslında çok şanslıymışız. Fakat yeni neslin bu güzelliklerin tadına varamamış olmasını, tadına varmayı bırak haberlerinin bile olmamasını bilmemiz içimizi acıtır.

Günde bir iki oyuncak eskiten bu günün çocuklarıyla, bütün bir çocukluğunu aynı oyuncakla geçiren bizim çocukluklarımızı yan yana getirdiğimizde hangisinin mutluğu daha içli ve derin, varın orasını da siz düşünün.

Comments Disabled (Open | Close)

Comments Disabled To "Ah Nerede Benim Çocukluğum!"

#1 Comment By murat mert On 02 Ağustos 2009 @ 20:45

cok guzel bır yazı dönüş hanım, kaleminize saglık