content
24 Ağu

Ah İstanbul!. Âh Minel-Mecbûriyet!..

Malumunuzdur; Yahya Kemal, içinde "Nice revnâklı şehirler görülür dünyada" mısraı geçen şiirine "Sana dün bir tepeden baktım azîz İstanbul" sözleriyle başlar.. Ömrümün İstanbul mevsiminin ilk zamanlarında, hayalimde Yahya Kemal'i İstanbul'u seyretmek üzere üzerine yerleştirdiğim yegâne tepe Çamlıca Tepesi'ydi. Bu şiiri ve bunun üzerine Münir Nurettin Bey'in bestelediği şarkıyı uzun zaman önceden gûyâ bilirdim ama meğer o dönemde kendi "İstanbul cahiliyyesi dönemini" yaşayan biri olduğumdan habersizmişim.

Gerçi Mercimektepe'de cirit atan, yamaçlarından Şekerdere'ye yuvarlanmadan inilemeyen Tekke'yi bilen; Kaleden İt Tepesi'ni, Tekke'den Aladan'ı temâşâ ederek büyüyen biri için, "tepe" olarak başka da seçenek yoktu. Zaman içinde İstanbul üzerine irşad olundukça anladım ki hazreti hayalimde yanlış tepeye oturtmuşum. Hoş, şimdi ne kadar İstanbullu olduğum, bu 'irşad'dan  ne kadar feyz alabildiğim de tartışılır; o ayrı bahistir..

Haluk Dursun Hoca -mealen- şöyle der: "Bir şehir hakkında fikir sahibi olmak için öncelikle üç şeyi bileceksin: Birincisi; şehrin topoğrafyası yani dağı-deresi-tepesi-vadisi-ovası -varsa- ırmağı ve bunların birbirine göre konumları (bir bakıma 'vaziyet planı'). İkincisi; florası yani kendine mahsus ağaç türleri, çiçekleri ve sair bitki örtüsü ve yayılma alanları. Üçüncüsü; gastronomisi yani yeme-içme kültürü, mutfak zenginliği ve o mutfağı besleyen gıdalar cümlesinden olan zerzevat, bakliyat, et ve sair unsurların yetiştirilmesi ve temin şekli."

Heyhât!.. Ben bu düsturlardan habersiz bir garip aşık iken daha birinci maddede çakılmışım. 'Sonradan görme'liğin bir mertebesi de böyle birşey olmalı; İstanbul'u seversin, şiiri seversin, Yahya Kemal'i seversin; gel görelim ki bir İstanbul şairinin temâşâsını yanlış tepeye yakıştırma talihsizliğinden kurtulamazsın.

Dünyada İstanbul'la boy ölçüşmeye hevesli başka şehirler de vardır mutlaka. Ve dahi her şehrin de tıpkı insanlar gibi seveni olur sevmeyeni olur; her insanın mizacı her şehrin mizacına uygun düşmez. Fakat şairin de işaret ettiği gibi, lakin "efsunlu güzellikleri" sebebiyle olacak,  İstanbul bu bakımdan da eşsizdir. Onu gelen sever, giden sever; gören sever, görmeyen sever; burada olmaktan hoşnut olan da sever, yaka silken de sever; ona kucak açan da sever, ondan -gûyâ- fellik fellik kaçan da sever..

Yıllar yıllar önce bir yüzü ağlar bir yüzü güler halde buralardan terk-i diyar edip memleketlerine gitmek durumunda kalan arkadaşlarımızdan mektupla siparişler alırdık; "Salacak'ta bir akşam üstü benim yerime çay içip günbatımını seyret!" diye vekalet gönderirlerdi. Hey gidi günler.. Hey gidi İstanbul!.. O mektupların satır aralarından adeta mistik bir özlem ve heyecan sızardı. Sanırsın, -lâ teşbih- hac farîzasını edâya vekalet veriyorlardı! İstanbul işte böyle bir şehir..

Bu şehrin efsûnundan benim gönlüme düşen payın ilk kıvılcımları erken çocukluk dönemime, takriben dört-beş yaşlarıma tekabül eder. Daha sonraları, bir süreliğine küllenecek olan asıl kor parçasının düşmesi de ilk gençlik yıllarıma denk gelir ki hikayesi uzundur. Geçelim..

Dünyanın diğer bütün şehirleri için sevmek veya sevmemek seçeneği vardır ve herkes kendi meşrebince bu iki şıktan birini tercih eder. Ancak İstanbul bu bâbda müstesnadır; bu öyle bir şehirdir ki görüp görmemek mevzûbahis bile değil; varlığından haberdar olmak, ona meftûn olmak için yeter sebeptir. Öyle düşünürüm ki, diğer bütün şehirleri sevmek ihtiyârîdir ama İstanbul'u sevmek mecbûrîdir.

Bunları düşünürken Atilla İlhan'ın meşhur şiiri aklıma düşüverdi nedense. O şiirde yer alan "Ben sana mecbûrum bilemezsin / Adını mıh gibi aklımda tutuyorum..." sözlerinin muhatabı kimdir bilmiyorum. Lakin, o sözler İstanbul'a hangi sevgiliden daha az yakışır!. Hangimiz İstanbul için böyle dolu dolu, "mıh gibi bir şiir" yazabilmeyi istemeyiz!?

Muhakkak ki İstanbul'u sevmediğini söyleyenler de vardır. Fikrimce öyle diyenler, bu sevgiyi kendine bile itiraf edemeyenlerdir.. Âahhh minel-mecbûriyet!..

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank