content

ikradan-mahyaya-aydinlanma

13 Nis

Adil Yargı ve Ali Fahri KAYACAN

Kelimeler vardır, her dilde ve hal-u karda aynı anlama geliyor.

Kelimeler vardır her bağlamda farklı anlamlar ifade eder.

Terimler vardır değişmesi (nadiren de olsa) bilim alanına göredir. Felsefe de başka, matematikte başka olur.

Kavramlar vardır dilden dile değişse de anlamlar akraba kalmaya devam ediyor.

Vicdanlar vardır hiçbir ayırım yapmadan, herkes için eşit mesafede kalmayı esas alır. Hak ve hakikatin, zulüm ve haksızlığın, adalet ve eşitliğin anlam ve kapsamına uygun bir şekilde hakkını teslim eder.

Vicdanlar da vardır yeryüzünün en çok ihtiyaç duyduğu kelimeyi, kavramı, terimi öyle kullanır, o sözcüğe öylesine anlamlar yükler ki o kelime, kavram adeta “yer yarılsa da dibine girsem” der.

Eğer siz “güzel”liği insanlığın ortak doğrusu olan “işkencenin kötülüğü” için kullanırsanız güzellik yerini yedi kat dibine girmek ister.

Eğer siz adaleti zulümle eş tutulacak bir şekilde cümle içinde kullanırsanız yer ile gök arasındaki en büyük, en çirkin, en acımasız, en haksız, en korkunç ifadesini kullanmış olursunuz.

12 Eylül ihtilalinin hâkimlerinden Ali Fahir KAYACAN mealen “dönemlerindeki yargılamanın bugünden daha adil olduğunu” söylemiştir.

Siz bu lafı (bu seslerden oluşan kelime olsa olsa “laf” olur, başka layık bir anlam/tanım bulamıyorum) bir hâkimden okuduğunuzda hemen akla gelen ilk soru:

Sağlığı yerinde mi? dersiniz. Bu soruya “evet” cevabını uygun görürseniz peşinden:

Şu anki ülke gidişatı ile bir ilgisi (spesifik olarak) olabilir mi?

İşte bu soruya vereceğimiz cevap 40’ı aşkın idam kararı veren ihtilal dönemi hâkimin niyetini, amacını öğrenmemize yeterlidir.

İnsanların cemaziyülevvelini sorgulamayı doğru bulmuyorum. Bu sebeple ihtilal dönemi darbe hâkiminin geçmişine dair bir şey söylemeyeceğim. (Ancak google amca işi o kadar kolaylaştırmıştır ki ismini yazıp google’a kimdir diye sorduğunuzda size tanıyabileceğiniz kadar malumatı sunmaktan imtina etmez. Dileyen bunu deneyebilir)

Yalnız adı geçen hâkimin ne’ce kararlar verdiğini öğrenmeyi merak edersiniz değil mi? Biz de merak ettik ve baktık ki darbe dönemi hâkimliği, idamlar ve infazlar… İşte bu hâkimin zerzevatvari açıklamasının nedenini öğrenmeye çalıştım.

Ne demişti sayın hâkim?

“12 Eylül dönemi yargısı bugünden daha adildi.” Bu “laf”a, bu “laf ola beri gele” türü cümleye farklı tepkiler verilebilir. Kimileri “konuştuğunda kafası hoş muydu”, Kimileri “sağlıklı mı kendileri” diye merak etmiş olabilirler. Kimileri de;

Yuh vallahi! Adama demezler mi: "Be birader sen ve senin gibi hâkimler değil miydi 'bir oradan bir buradan asalım' diye gencecik çocukları idama mahkûm eden? Utanmıyor musun?" 12 Eylül darbesinde yaklaşık 1,5 milyon insan gözaltına alındı. Partiler kapatıldı, gazetelere el konuldu. 700 bin civarında tutuklama yapıldı, 200 civarında insan 'kuşkulu' bir şekilde (kışlada, karakolda, hapishanede vs.) hayatını kaybetti…”[1] diye veriştirmiş. Aslında doğru ama eksik söylemiş Sayın DUMANLI…

Öncelikle ihtilâl dönemi hâkimin bu “laf”ı söylediği bugünün siyasi, adli, coğrafyasına bakalım. ERGENEKON davasının üstüne BALYOZ ve DEVRİMCİ KARARGÂH davaları da binince zaten tedirginlikte pik yapan “ülkenin derinlikleri” bu kez sondan bir önceki plan gereği manipülasyon ve dezenformasyonla davayı sulandırmak istiyorlar.

Neymiş efendim?

“12 Eylül yargısında savunma hakkı daha özgürmüş.”

Olabilir; “yargıçlar-savcılar ne söylersen söyle nasıl olsa karar çoktan verilmiş” diye konuşturmuş olabilirler. Hatta sanıklar savunma yaparken siz hâkimler de kendi aranızda akşam konken ve briç oyununun karelerini oluşturan sohbeti yapıyor olabilirdiniz. Mübaşirin birkaç kez;

“Hâkim bey, savunma makamı sözlerini bitirdi” diye seslendikten sonra duruşmaya döndüğünüz de mümkün olabilir. Bunu “özgür(ce) savunma” olarak kabul edebilirsiniz de... “özgür savunma” konusunda çok şey söylemeye gerek duymuyorum.

Ancak “adaletle/adil karar” ve “adil yargılama” ile ilgili birkaç şey söylemenin gerekli olduğuna inanıyorum.

Doğrusu “adil”lik rakamsal olarak, şekil açısından;

Yani görüntüde doğru.

Hâkim beyin “12 Eylül döneminde yargı(lama) adildi” laflamasını doğru! kabul edebiliriz. Dedik ya rakamsal/sayısal/nicelik olarak bakıldığında “adil”diler diyebilmek mümkün.

O kadar “adil”diniz ki tarafsız olmak için hem sağ partileri ve hem de sol partileri kapattınız.

Hem meclisi ve hem de belediyeleri sağ-sol ayırımına gitmeden feshettiniz.

Adaletinizi! 1,5 milyon insanı dindar-dinsiz, sağcı-solcu, Alevi-Sünni, kadın-erkek, işçi-işveren, köylü-kentli diye ayırmadan gözaltına aldığınızda da göstermiştiniz.

Adaletinize! teslim (gözaltında, karakolda, hapiste) 200 ana evladı gece-gündüz ayırımı yapılmadan öldürüldü.

Bir Alevilerden bir Sünnilerden müebbet hapse mahkûm etmek “denge”, “eşitlik” olarak değerlendirilip “adil” yargılama olarak değerlendirilebilir. Yalnızca bu değil;

Bir ülkücü bir komünist idam ederek yine “tesadüfen” de olsa 12 Eylül yargısı ve yargıcı olarak “adaleti” sağlamışsınız.

Sadece bu mu?

İdam kararlarında keza çocuk-yetişkin demeden idam ettiniz, daha da önemlisi “adalet gereği” çocuk olanların yaşlarını büyütmeyi de ihmal etmediniz.

İnfazlarınızda hem kendi yerinize ve hem de arkadaşınızın yerine hazır bulunup ayrı-gayrı yapmadınız…

Bütün Türkiye bunları “adil” oluşunuza borçludur. Ama bir farkla, küçük bir farkla… Bütün Türkiye’nin bu “laf”ınıza “evet” demesi için küçücüüüük bir değişiklik yapmamız gerek;

Dört harften oluşan “adil” sözcüğünün son harfini kaldırırsak sorun biter. Yargılamalarınız aynen öyleydi…

 


[1] Ekrem DUMANLI, Zaman, 12 Nisan 2011

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank