content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

28 Kas

TESEV’in Anketi ne Anlama Geliyor?

 Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) için, KONDA Araştırma ve Danışmanlık tarafından gerçekleştirilen ankette çarpıcı sonuçlara ortaya çıktı.
Yapılan anket toplumun anayasadan beklentileri, temel anayasa konularındaki kanaat ve eğilimlerinin öğrenilmesi, ortaya çıkan kanaatleri, eğilimleri ve beklentileri etkileyen siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik ve demografik unsurların neler olduğunun değerlendirilmesini tespit edebilmek için tasarlanmış ve uygulanmış.    

Sol toplam yüzde 17, sağ 30.2, merkez ve hiçbiri ise yüzde 52.7

“Siyasi açıdan Türkiye’de yıllardır bir sağ – sol – merkez diye bir gelenek var. Siz kendinizi siyasi görüş olarak nerede tanımlarsınız?” sorusuna verilen yanıtlar, son 10 yıldaki büyük değişimi de ortaya koyuyor.
Sol 12.8, Ortanın solu 4.2, Merkez 15.6, Ortanın sağı 4.7, Sağ 25.5, hiçbiri yüzde 37.1.
Kendisini sadece sol üzerine kuran hiçbir siyasi partinin bu ülkede iktidar olma şansının olmadığını bu sonuçlar gösteriyor. Çünkü, kendisini sol olarak niteleyen seçmen sayısı toplam yüzde 17. Ve bu yüzdenin tamamının da bir sol partiye blok olarak oy kullanma gerçeği yok.

Biz solun toplamını eskiden yüzde 30 olarak okurduk. Yüzde 70'i de sağ blok olarak kabul ederdik. Ancak sonuçlar gösteriyor ki, sağın oturduğu toplam seçmen sayısı ise yüzde 30.2. Kendisini sağda ve solda görmeyen seçmen sayısı ise yüzde 52.7. Bu oran CHP'nin neden bugün yükselemediğinin de bir göstergesi. Çünkü CHP merkeze doğru açılmadığı sürece, iktidar olmada büyüme şansının da olmadığını son anket açıkça ortaya koyuyor.

Sıfatlara göre sağ yüzde 51, sol ise yüzde 8.

Ayrıca, “Kendinizi tanımlamak için aşağıdaki hangi SİYASİ kimlikleri / sıfatları kullanırsınız?” sorusuna verilen yanıtlar ise oldukça ilginç.
Ülkücü Yüzde 4,4, Milliyetçi 14,2, Muhafazakar 14,6, İslamcı 17,8, Demokrat 6,7, Liberal 0,9, Atatürkçü 26,5, Ulusalcı 1,7, Sosyal demokrat 5,2, Sosyalist 1,9, yanıt vermeyen ise yüzde 6.
Son 10 yılda kendisini islamcı olarak niteleyenlerin oranının yüzde 17.8'e yükselmesi oldukça ilginç ve ayrı bir değerlendirme konusu.

Siyasi kimliklere ve sıfatlara bakınca sağ olarak niteleyeceğimiz geleneğin içerisinde olan siyasal kimliklerin ve sıfatların kendilerini sağ ve sol olarak görmemeleri de oldukça ilginç bir sonuç. Siyasi sıfatlara baktığınızda sağ olarak değerlendireceğimiz oran yüzde 51. Sol ise yüzde 8. Sağın kimlikler üzerinden oranı artarken, solun ise kimlikler üzerinden oranı düşüyor.

Kendisini ulusalcı ve Atatürkçü olarak niteleyenlerin oranı ise, yüzde 28.2. Bu oran içersindeki seçmenlerin oyunu blok olarak kullandığını da düşünmüyorum. Aynen sol olarak görenlerin blok olarak davranmadığı gibi.
Görülen o ki, sıfatlarla kendisini değerlendirenler, bulundukları yeri ise sağ ve sol olarak görmüyorlar. Bu ise son 30 yıllık siyasal değişimi ortaya koyuyor.

Seçmenler siyasi kimliklerine göre oy kullanmıyorlar

Yukarıda dağılım 2011 seçimlerinde şöyle oy kullanmış:
Ak Parti Yüzde 44,1, CHP 21,1, MHP 9,5, BDP/ Bağımsız 3,3, Diğer Partiler 3,1, Bağımsız adaya verdim 2,9, O tarihte yaşım tutmuyordu 3,1, Sandığa gitmedim, oy kullanmadım 7,8, Boş oy verdim 5,1.
Siyasal tercihlere göre bakınca oylarını şu partiye vermiştir diyebileceğimiz seçmenler oylarını ne yazık ki, siyasal tercihlerine göre de kullanmamışlar. CHP kendisini Sosyal Demokrat, Demokrat, Sosyalist, Liberal, Atatürkçü, Ulusalcı olarak değerlendiren toplam yüzde 43.3 seçmenin, MHP kendisini ülkücü ve milliyetçi olarak değerlendiren toplam yüzde 16.6 seçmenin oyunu alamamış. Ve ilginçtir AK Parti her guruptan oy almış gibi gözüküyor. Ve yine ilginçtir, oy kullanmayan yüzde 7.8, boş oy veren yüzde 5.1 oranında seçmen var. Boş oy veren ve sandığa gitmeyen seçmenlerin büyük oranının kendilerini siyasi olarak bir sıfatla nitelemeyenler olduğunu düşünüyorum.

AK Parti'nin milliyetçi, yerine göre Atatürkçü, demokrat bir söylem kullanmasının arkasındaki asıl gerçeğin, seçmenlerin siyasal kimlik tercihleri ve algılamaları ile olduğunu bu sonuçlara bakınca daha iyi anlıyorum.

Yeni bir anayasa ve tercihler

2010 yılında yapılan referandumda 'evet' diyenlerin oranı yüzde 53.7, 'yetmez ama evet' diyenlerin oranı ise yüzde 5.9, 'hayır ' diyenlerin oranı ise yüzde 30.6. Boykot edenlerin oranı ise yüzde 9.7.
Sürdürülen anayasa hazırlık çalışmalarının şartlarına uygun ilerlemediğini düşünenlerin oranı yüzde 49.9, uygun ilerlediğini düşünenlerin oranı yüzde 17, kısmen olumlu bulanların oranı ise yüzde 33.1.
Anayasa'nın yürürlüğe girmesi için TBMM ve referandum onayı ile olmasını söyleyenlerin oranı yüzde 74. Sadece TBMM yeterli diyenlerin oranı yüzde 11.3, sadece referandum onayı yeterli diyenlerin oranı yüzde 14.7.
Yapılan araştırmadan çıkan sonuca bakılırsa, AK Parti iktidarının kamuoyu tercihlerini çok önemsediğini ve politikalarını ona göre belirlediğini bildiğimizden, Türkiye 2013 yılında yeni bir referandum ile karşı karşıya gelecektir.
Seçmenler yeni bir anayasanın yüzde 53.4 oranında 'Kürt Meselesini', Yüzde 40.7 oranında  'Ekonomik Talepleri', yüzde 18.8 oranında 'eşitlik meselesini', yüzde 11.8 oranında 'Özgürlük ve hakları', yüzde 8.9 oranında 'Adaleti' çözeceğine inanıyor.
Bu; yeni bir anayasaya toplumun oldukça olumlu baktığını ve beklentilerinin yüksek olduğunu ortaya koyuyor.

Atatürk ilkeleri, resmi dil ve eğitim dili

Atatürk ilke ve devrimleri ile Atatürk milliyetçiliğine anayasada yer verilmesini doğru bulanların oranı yüzde 53.8, kesinlikle doğru bulanların oranı yüzde 28.5, kesin yanlış bulanların oranı yüzde 6.5, ne doğru ne yanlış diyenlerin oranı yüzde 8.3. 29 Ekim ve 10 Kasım törenlerinde yurttaşların yasaklara yönelik tepkisini bu sonuçlarla daha iyi okuyabiliriz.
Son günlerin en çok tartışılan resmi dil ve eğitim dili tartışmaları ile ilgili deneklere sorulan sorulara verilen yanıtlar ise oldukça ilginç. Resmi dil konusunda tam bir mutabakat var. Ülkenin resmi dilinin Türkçe olması gerektiğini söyleyenlerin oranı yüzde 85, Türkçenin yanı sıra bu topraklardaki diller resmi dil olabilir diyenlerin oranı yüzde 15.
Temel eğitimde resmi dilin yalnızca Türkçe olması gerektiğini söyleyenlerin oranı yüzde 73,3, Türkçe'nin yanı sıra 'herkes öğrendiği konuştuğu dilde eğitim almalıdır' diyenlerin oranı ise yüzde 26.7.
Resmi dil ve temel eğitim dili beraber sorusuna verilen yanıtlar ise, resmi dil yalnızca Türkçe, 'eğitim dili yalnızca Türkçe olmalı' diyenlerin oranı yüzde 70,9, resmi dil Türkçe, 'eğitim dili diğer diller olabilir' diyenlerin oranı yüzde 14.2, 'diğer diller resmi dil de olabilir, eğitim dili de olabilir' yüzde 14.9.

Sonuç: TESEV'in Konda'ya yaptırdığı araştırmanın Türkiye'nin siyasal tercihlerinin nasıl değiştiğinin de bir göstergesi. Son sonuçları okuyamayan hiçbir siyasi partinin başarılı olma şansının da olmadığı açıkça ortada duruyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmalarını; yer yer çıkışlarını, seçmenlerin beklentileri ve tercihleri açısından okumanın daha anlamlı olduğunu düşünüyorum.

 

Etiketler : , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank